20 Temmuz 2018 Cuma

İRTİKAP SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
5.Ceza Dairesi
Esas:  2014/2938
Karar: 2016/6697
Karar Tarihi: 23.06.2016
  
ÖZET: Sanıklar hakkında irtikap suçundan kamu davası açıldığı, müşteki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek hükümler kurulması hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

(3628 S. K. m. 17, 18) (5271 S. K. m. 233, 234, 237) (5237 S. K. m. 43, 53, 55, 250, 257) (YCGK. 12.02.2008 T. 2007/9-230 E. 2008/23 K.)

Dava ve Karar: Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;

İrtikap suçundan zarar gören müşteki Hazinenin vekili aracılığıyla vermiş olduğu 07/01/2014 havale tarihli dilekçeyle davaya katılma isteminde bulunup hükümleri temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında, 3628 sayılı Kanunun 17 ve 18. maddeleri ile CMK'nın 237/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davaya katılan olarak kabulüne, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 12.02.2008 gün ve 2007/9-230 Esas, 2008/23 sayılı Kararı ve hükmolunan ceza miktarına göre sanık ... müdafiin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Sanıklar hakkında irtikap suçundan kamu davası açıldığı, müşteki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hükümler kurulması,

Kabule göre de;

Tapu Sicil müdürü olarak görev yapan sanık ...'nin mağdurlar ..., ... ve ...'ten masraf adı altında 50-150 TL arasında değişen miktarlarda paranın kendisine ya da ... Lokantası'na ödenmesi gerektiğini söylemesi, mağdurların yaptıkları ödemelerin yasal bir zorunluluk olmadığını bilebilecek konumda olmaları, hatta bazılarının sanığın bu paraları kendisi için aldığından haberdar olduğunu bilmeleri karşısında, irtikap suçu için yasanın aradığı anlamda bir zorlama ve iknadan söz edilemeyeceğinden sabit görülen eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sonraki düzenlemelere nazaran açıkça lehine olan TCK'nın 257/3. maddesinde düzenlenen zincirleme görevinin gereklerine uygun davranmak için kamu görevlisinin çıkar sağlaması suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülmesi ve ayrıca temel cezalar alt sınırdan belirlenmesine karşın, TCK'nın 250/4. maddesinin uygulanması sırasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uygulama yapılması sureti ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

Katılan ...'nin babasından kalan arazilerini kardeşleri ile aralarında anlaşarak paylaştıklarını ve bu anlaşmaya göre tapuda işlemlerinin yapılmasından sonra sanık ...'nin “adam başı 100'er TL masrafınız var, bana topla getir dediğini”, kendisinin de dışarıda bekleyen kardeşlerinden toplayarak sanığa verdiğini iddia etmesi Mahkemece'de oluşun bu şekilde kabul edilmesi karşısında, katılan ...'nin kardeşlerinin mağdur sıfatı ile dinlenilmesinden sonra TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması ve katılanın ekonomik durumu araştırılarak tespitinden sonra irtikap edilen menfaatin 700 TL olan değeri de nazara alınarak TCK'nın 250/4. maddesi uyarınca sanığın cezasında makul oranda indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, noksan araştırma ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmesi,

Sanık ... hakkında temel cezalar alt sınırdan belirlenmesine karşın, TCK'nın 55/3. maddesinin uygulamasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeksizin üst sınırdan uygulama yapılması,

Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, O yer C.Savcısı, katılan ... vekili, sanık ... müdafii ve müşteki Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/06/2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

İCBAR SURETİYLE İRTİKAP SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
5.Ceza Dairesi
Esas:  2014/9521
Karar: 2015/8943
Karar Tarihi: 27.03.2015

ÖZET: TCK'nın maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.


(5237 S. K. m. 53, 250) 

Dava: İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, dosya incelendi;

Katılan Hazine vekilinin 06/06/2013 tarihli dilekçe ile temyizden vazgeçtiği anlaşılmakla, incelemenin; sanık ve müdafiin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Karar: Bozma üzerine yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

İrtikaba konu haksız menfaat miktarı olan 1.640,00 TL'nin, suç tarihi olan 2004 yılı itibariyle, Dairemizin uygulamaları ve paranın satın alma gücüne göre pek hafif değer sınırında kaldığı gözetilmeksizin ve lehe kanun karşılaştırması yapılırken 765 sayılı TCK'nın 219/3. maddesi değerlendirilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Mağdurun ekonomik durumu araştırılmaksızın, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 250/4. maddesinin uygulanması,

5237 sayılı TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326 /son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


İKNA SURETİYLE İRTİKAP SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
5.Ceza Dairesi
Esas:  2015/6146
Karar: 2015/13930
Karar Tarihi: 09.09.2015

ÖZET: Olay tarihinde M... Kadastro Mahkemesi zabıt katibi olarak görev yapan sanığın temyiz masrafı adı altında .. TL alması ve bir kısmını mal edinmesi şeklinde gerçekleşen olayda, mağdurun, sanığın her türlü davranışının yasalara uygun olacağı, yetki ve olanaklarını yasaya uygun olarak kullanacağı inanç ve beklentisi içinde bulunmasına rağmen, bu inanç ve güvenden yararlanarak mağdurun iradesini yanıltıp paranın ödenmesini temin ederek çıkar sağlamanın söz konusu olması karşısında ikna suretiyle irtikap suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu aksi şekilde görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması isabetsizdir. Hüküm bozulmuştur.

(5237 S. K. m. 53, 250, 267) (5320 S. K. m. 8) (1412 S. K. m. 321, 326)

Dava ve Karar: İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

Bozmaya uyulup yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak:

Olay tarihinde M... Kadastro Mahkemesi zabıt katibi olarak görev yapan sanığın temyiz masrafı adı altında 180 TL alması ve bir kısmını mal edinmesi şeklinde gerçekleşen olayda, mağdurun, sanığın her türlü davranışının yasalara uygun olacağı, yetki ve olanaklarını yasaya uygun olarak kullanacağı inanç ve beklentisi içinde bulunmasına rağmen, bu inanç ve güvenden yararlanarak mağdurun iradesini yanıltıp paranın ödenmesini temin ederek çıkar sağlamanın söz konusu olması karşısında ikna suretiyle irtikap suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/ son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 09.09.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

19 Temmuz 2018 Perşembe

ZİMMET SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
5.Ceza Dairesi
Esas:  2014/3239
Karar: 2014/3687
Karar Tarihi: 03.04.2014
  
ÖZET: Suç tarihi itibariyle günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alındığında, zimmet miktarı olarak kabul edilen …. TL'nin değerinin az olduğu ve TCK'nın 249/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması isabetsizdir.

(5237 S. K. m. 43, 53, 247, 249)

Dava ve Karar: Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;

Mahkemenin 19/04/2012 günlü ek kararı ile sanık F. hakkındaki davanın ölüm nedeniyle düşmesine karar verildiği ve bu karara yönelik temyiz talebi bulunmadığı anlaşılmakla incelemenin sanık Hüseyin hakkındaki hükümle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

TCK'nın 247/1-2. maddelerinin uygulanması sonucu verilen 7 yıl 6 ay hapis cezasının 43. madde ile arttırılmasıyla belirlenen cezanın 8 yıl 16 ay 15 gün yerine 9 yıl 4 ay 15 gün hapis olarak tayini, takdiri indirim sonrası verilen ceza doğru hesaplandığından sonuca etkili bulunmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Suç tarihi itibariyle günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alındığında, zimmet miktarı olarak kabul edilen 4.467,76 TL'nin değerinin az olduğu ve TCK'nın 249/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması,

Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanık hakkında 53/5. madde gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar sadece bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerekirken anılan maddenin 1. fıkrasının tüm alt bentlerini kapsar şekilde ve cezanın yarısından da daha az süreyle hak yoksunluğuna hükmolunması,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanık müdafiin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

ZİMMET SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
23.Ceza Dairesi
Esas:  2015/3712
Karar: 2015/6077
Karar Tarihi: 04.11.2015
  
ÖZET: Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere; 01.01.2009 tarihinden sonra avukatların vekalet aldığı kişiler adına dava açıp sonuçlandırarak tahsil ettikleri paraları müvekkillerine ödememek şeklinde gerçekleşen eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu değil TCK'nın 247. maddesinde yazılı zimmet suçunu oluşturacağının anlaşılmış olması karşısında dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

(2797 S. K. m. 14) (5237 S. K. m. 247)

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” hükmüne yer verilmiştir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 02/05/2014 tarih 2013/170 E, 2014/4862 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 01.01.2009 tarihinden sonra avukatların vekalet aldığı kişiler adına dava açıp sonuçlandırarak tahsil ettikleri paraları müvekkillerine ödememek şeklinde gerçekleşen eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu değil TCK'nın 247. maddesinde yazılı zimmet suçunu oluşturacağının anlaşılmış olması karşısında;

Sonuç: İddianamedeki anlatım, nitelendirme ve Yargıtay Kanunu'nun değişiklikten önceki 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi (5.) Ceza Dairesi'nin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin görevsizliğine, dosyanın ilgili daireye gönderilmesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

SAHTE BANKA KARTI KULLANARAK YARAR SAĞLAMA SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2015/9508
Karar: 2015/21080
Karar Tarihi: 07.09.2015

ÖZET: Tüm sanıkların İ..B..a yönelik eylemlerine ilişkin olarak, gerçek kartların manyetik şerit bilgilerini kopyalayarak, şifrelerini elde etmek ve elde etmiş oldukları kart bilgilerini değişik amaçlarla ellerinde bulunan diğer kartlara encoder cihazı aracılığı ile kopyalayıp bankada bulunan hesaplarla ilişkilendirerek ATM cihazlarından para çekme veya alışverişte kullanması hallerinde suçun mağdurunun ilgili bankalar olup, kartları basılan bankalar sayısınca TCK.nun ….maddesi ile aynı bankanın birden fazla kartının değişik zamanlarda basılması halinde ... maddesinin, aynı bankaya ait birden fazla kartın veya bir kartın değişik zamanlarda birden fazla kullanılması halinde ise ayrıca TCK.nun ….maddesinin de uygulanması gerektiğinden eksik incelemeyle hüküm kurulması bozma sebebidir.

(5237 S. K. m. 35, 43, 58, 62, 136, 245)

Dava ve Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:

Sanık M.. Ö..'ın, yasal süresinden sonra vaki duruşmalı inceleme isteminin CMUK.nun 318. maddesi uyarınca oybirliğiyle REDDİNE,

I- Sanıklar H.. Y.., H.. D.. ve M.. İ..'ün G.. B..na yönelik eylemlerine ilişkin hükümlerin temyiz incelemesinde;

Oluşa ve dosya kapsamına göre, katılan G.. B.. kartlarını encoder cihazı aracılığıyla kopyalayıp değişik zamanlarda birden fazla kart basan sanıklar hakkında ayrıca TCK.nun 245/2. ve 43. maddelerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıklar müdafiilerinin, suçun sabit olmadığına ve lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükümlerin oybirliğiyle ONANMASINA,

II- 1) Tüm sanıkların İ.. B.. ve Z.. B..'na yönelik eylemleri ile sanık M.. Ö..'ın G.. B..'na yönelik eylemine ilişkin hükümlerin temyiz incelemesinde;

Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık M.. Ö..'ın G.. B..na yönelik eylemine ilişkin olarak, katılan G.. B.. kartlarını encoder cihazı aracılığıyla kopyalayıp değişik zamanlarda birden fazla kart basan sanık hakkında ayrıca TCK.nun 245/2.ve 43. maddeleri ile tekerrüre esas sabıkası nedeniyle de TCK.nun 58. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıklar H.. Y.., H.. D.. ve M.. İ.. müdafiilerinin; sanık M.. Ö..'ın ve katılan İ.. B.. vekilinin, sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak;

a- Tüm sanıkların İ..B..a yönelik eylemlerine ilişkin olarak, gerçek kartların manyetik şerit bilgilerini kopyalayarak, şifrelerini elde etmek ve elde etmiş oldukları kart bilgilerini değişik amaçlarla ellerinde bulunan diğer kartlara encoder cihazı aracılığı ile kopyalayıp bankada bulunan hesaplarla ilişkilendirerek ATM cihazlarından para çekme veya alışverişte kullanması hallerinde suçun mağdurunun ilgili bankalar olup, kartları basılan bankalar sayısınca TCK.nun 245/2. maddesi ile aynı bankanın birden fazla kartının değişik zamanlarda basılması halinde 43. maddesinin, aynı bankaya ait birden fazla kartın veya bir kartın değişik zamanlarda birden fazla kullanılması halinde ise ayrıca TCK.nun 245/3, 43. maddesinin de uygulanması gerektiği cihetle, somut olayda, M.. E.., F.. C..'in suça konu kartlarına ve 24.08.2014 günü Çukurova ilçesinde sahte kartlar ile yapıldığı kabul edilen işlemlere ilişkin harcama detayları bankasından getirtilip, M.. E..'ın kartı ile yapılan işlemlerin mail order yönetimiyle mi yoksa kopya kart kullanılarak mı yapıldığı, yine 21.08.2014 günü İskenderun ilçesinde bulunan İ.. B.. ATM'sinde kopyalanan kartlarla 24.08.2014 günü Çukurova ilçesinde bulunan ATM'den nakit çekim yapıldığının kabul edilmesi karşısında söz konusu işlemlere yönelik kart hamilleri tarafından yapılan itiraz olup olmadığı hususları da araştırılıp söz konusu işlemlerin kopya kartlar kullanılarak yapılıp yapılmadığı kesin olarak tespit edilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

b- Sanıklar H.. Y.., H.. D.. ve M.. İ..'ün İ.. B..a yönelik eylemlerine ilişkin olarak haklarında TCK.nun 245/3. ve 43. maddeleri uyarınca tayin olunan 7 yıl hapis cezasından aynı yasanın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken hesap hatası sonucu "5 yıl 10 ay" hapis cezası yerine, "5 yıl 8 ay" hapis cezasına hükmedilmesi,

c- Sanık M.. Ö..'ın İ.. B.. ve G.. B..na yönelik eylemlerine ilişkin olarak hakkında, 5237 sayılı TCK.nun 62. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar irdelenmeden, “suçunu inkarı gözetilerek” şeklindeki yetersiz gerekçe ile takdiri indirim hükmünün uygulanmaması,

d- Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık M.. Ö.. hakkında İ.. B..'a yönelik eylemine ilişkin olarak TCK.nun 58. maddesinin uygulanmaması,

2- Tüm sanıkların Z.. B..na yönelik eylemlerine ilişkin hüküm lerin incelenmesinde;

a- Sanıkların, ATM cihazına yerleştirdikleri düzenekle işlem yapmaya gelen kişilere ait kartların manyetik şerit bilgilerini kopyalamak ve şifrelerini elde etmeye çalışmaktan ibaret eylemlerinin TCK.nun 136, 35. maddelerde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması

b- Kabul ve uygulamaya göre de; sanık M.. Ö.. 5237 sayılı TCK.nun 62. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar irdelenmeden, “suçunu inkarı gözetilerek” şeklindeki yetersiz gerekçe ile takdiri indirim hükmünün uygulanmaması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanıklar H.. Y.., H.. D.. ve M.. İ.. müdafiilerinin, sanık M.. Ö..'ın ve katılan İ.. B.. vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.09.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.

SAHTE BANKA VEYA KREDİ KARTI KULLANMAK SURETİYLE YARAR SAĞLAMA SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2015/10486
Karar: 2016/6019
Karar Tarihi: 04.05.2016

ÖZET: Şikayetçi ... adına üretilen kartı kullanarak katılan ...'ın hesabından havale edilen 1400 TL çektikleri, bunun dışında şikayetçinin hesabından başka para çekilmediğinin anlaşılması karşısında, suça konu kartla bunun dışında haksız menfaat elde edildiğine ilişkin delillerin neler olduğu gösterilmeden hüküm kurulması hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 52, 53, 141, 245) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

Dava ve Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:

I- Katılana ait kredi kartının rızası dışında alınıp nakit para çekildiği iddiasıyla açılan davada, 5237 sayılı TCK.nun 245/1. maddesinde düzenlenen banka veya kredi kartının kötüye kullanılması ve aynı yasanın 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçlarının mağduru kart sahibi olup, suçtan doğrudan zarar görmeyen... Bankasının davaya katılma hakkı bulunmadığı ve mahkeme tarafından da katılma kararı verilmiş olmasının hükmü temyiz hakkı vermeyeceği cihetle; banka adına vekilinin temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi gereğince oybirliğiyle REDDİNE,

II- Sanıkların hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyizine gelince:

Hükümden sonra, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile bir kısım ibareleri iptal edilerek, 24.11.2015 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giren, 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hırsızlık suçunun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıkların, fazla ceza verildiğine yönelik temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün oybirliğiyle ONANMASINA,

III- Başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanılması ve sahte kart üretmek suçlarından kurulan hükümlere yönelik sanıklar ve katılan banka vekilinin temyiz istemlerinin yapılan incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabulüne ve hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak:

Sanık hakkında temel hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hürriyeti bağlayıcı ceza yanında tayin olunan adli para cezasının farklı gerekçe göstermeksizin alt sınırın üstünde tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,

Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK.nun 245/1. maddesi uyarınca hapis cezası yanında tayin olunan temel adli para cezasına esas alınan 30 günün 5 güne, TCK.nun 52/2. maddesinin uygulanması sonucu hükmedilen 600 TL'nin 100 TL’ye indirilmesi suretiyle hükmün oybirliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

IV- Sanıklar ile katılan banka vekilinin sahte oluşturulan kartı kullanmak suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde:

Şikayetçi ... adına üretilen kartı kullanarak katılan ...'ın hesabından havale edilen 1400 TL çektikleri, bunun dışında şikayetçinin hesabından başka para çekilmediğinin anlaşılması karşısında, suça konu kartla bunun dışında haksız menfaat elde edildiğine ilişkin delillerin neler olduğu gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.05.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.

BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2016/1560
Karar: 2016/6789
Karar Tarihi: 25.05.2016

ÖZET: Sanığın 12.03.2012 tarihli talimat mahkemesinde alınan savunmasında, katılanın zararını tamamen giderdiğini, oyun hesabına para yatırdığını belirtmesi ve sunduğu havale dekontu dikkate alınarak, katılan ...'ün veya katılanın zararını karşılayan bankanın zararının giderilip giderilmediği araştırılıp, kısmi ödeme durumunun bulunması halinde, katılandan etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına rızası olup olmadığı da sorularak sonucuna göre sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.

(5237 S. K. m. 53, 168, 245) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

Dava ve Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:

1- 5271 sayılı CMK.nun 231/12. maddesi uyarınca hükmün açıklanma- sının geri bırakılmasına ilişkin kararlar itiraza tabi olup, temyiz yasa yoluna başvurulması olanaklı bulunmadığından; sanık müdafiinin bilişim sistemindeki verileri değiştirme suçu yönünden temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi gereğince REDDİNE, merciide yanılma nedeniyle CMK.nun 264. maddesi gözetilerek sanık müdafiinin isteminin itiraz olarak kabulü ile gereğinin mahallinde yerine getirilmesine,

2- Sanık müdafiinin başkasına ait kredi kartını kötüye kullanması suçundan kurulan hükme yönelik temyizine gelince:

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak:

Sanığın 12.03.2012 tarihli talimat mahkemesinde alınan savunmasında, katılanın zararını tamamen giderdiğini, oyun hesabına para yatırdığını belirtmesi ve sunduğu havale dekontu dikkate alınarak, katılan ...'ün veya katılanın zararını karşılayan bankanın zararının giderilip giderilmediği araştırılıp, kısmi ödeme durumunun bulunması halinde, katılandan etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına rızası olup olmadığı da sorularak sonucuna göre sanık hakkında TCK.nun 245/son maddesi yollamasıyla aynı yasanın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

2- 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmeinde zorunluluk bulunması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.05.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.

ADLİ SİCİL


ADLİ SİCİLE KAYDEDİLECEK BİLGİLER
Hapis cezaları ile ilgili olarak
Hapis cezasına mahkûmiyet kararı
Koşullu salıverilme kararı
Koşullu salıverilmede denetim süresinin uzatılmasına ilişkin karar
Koşullu salıverilme kararının geri alınmasına dair karar
Hapis cezasının infazının tamamlandığı hususu
Hapis cezasının ertelenmesi halinde
Denetim süresi
Denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi dolayısıyla cezanın infaz edilmiş sayıldığı hususu
Ertelenen hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine ilişkin karar
adli para cezası ile ilgili olarak
adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmü
adli para cezasının ödenmek suretiyle infaz edildiği hususu
adli para cezasının tazyik hapsi suretiyle kısmen veya tamamen infaz edildiği hususu
adli para cezasının tazyik hapsinden sonra kalan kısmının ödenmek suretiyle infaz edildiği hususu
Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırıma mahkûmiyet halinde
Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak, adli para cezasına mahkûmiyet veya güvenlik tedbiri uygulanması hükmü
Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen güvenlik tedbirinin gereklerinin yerine getirilmemesi dolayısıyla hapis cezasının infazına ilişkin karar
Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen güvenlik tedbirinin değiştirilmesine ilişkin karar
Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma ile ilgili olarak
Kasten işlenen bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkûmiyetin kanun sonucu olarak yoksun kalınan haklara cezanın ertelenmesi dolayısıyla getirilen istisnaya ilişkin karar
Mahkûmiyet hükmüyle bağlantılı olarak verilen, belli bir hak ve yetkinin kullanılmasının veya belli bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin karar
Türk vatandaşı hakkında yabancı mahkemeden verilmiş ve kesinleşmiş olan mahkûmiyet kararının Türk hukuku bakımından doğurduğu hak yoksunluklarına ilişkin olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkemece verilen karar
Ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık dolayısıyla verilen karar
Ceza zamanaşımının dolduğunun tespitine ilişkin karar
Genel veya özel affa ilişkin kanun; özel affa ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı
Askeri Ceza Kanununa göre verilmiş mahkûmiyet kararlarındaki feri cezalar
Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen mahkûmiyet hükmü ya da eski hükümde değişiklik yapan tüm hüküm ve kararlar
ADLİ SİCİLE KAYDEDİLMEYECEK BİLGİLER
Disiplin suçlarına ve sırf askeri suçlara ilişkin mahkûmiyet hükümleri
Disiplin veya tazyik hapsine ilişkin kararlar
İdari para cezasına ilişkin kararlar
ADLİ SİCİLDEKİ BİLGİLERİN ARŞİV KAYDINA ALINACAĞI DURUMLAR
Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması
Ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık
Ceza zamanaşımının dolması
Genel af
Adli sicil bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine tamamen silinir.
Türk vatandaşı hakkında yabancı mahkemeden verilmiş ve kesinleşmiş olan hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûmiyet hükümleri kesinleştiği tarihten itibaren mahkûmiyet kararında belirtilen sürenin geçmesiyle, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce adli sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır. Adli para cezasına mahkûmiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.
ARŞİV BİLGİLERİNİ İSTEYEBİLECEK KİŞİLER
Kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kişinin kendisi veya vekâletnamede açıkça belirtilmiş olmak koşuluyla vekili
Bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemeler
Yetkili seçim kurulları
Özel kanunlarda gösterilen hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşları
ADLİ SİCİL VE ARŞİV BİLGİLERİNİN SİLİNECEĞİ HALLER
İlgilinin ölümü üzerine
Anayasanın 76. maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren; Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle,
Anayasanın 76. maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren; Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle,
Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle,
Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkûmiyete ilişkin adli sicil ve arşiv kayıtları, talep aranmaksızın tamamen
Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararına ilişkin adli sicil ve arşiv kaydı tamamen
YASAKLANMIŞ HAKLARIN GERİ VERİLMESİ
Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi için gerekli koşullar*
Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması
Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması
* Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklıdır.
Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için geçmesi gereken süre
hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl (bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.)
Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. 

18 Temmuz 2018 Çarşamba

BİLİŞİM SİSTEMİNDEKİ VERİLERİ BOZMA YOKETME ERİŞİLMEZ KILMA SİSTEME VERİ YERLEŞTİRME SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2014/23
Karar: 2014/17639
Karar Tarihi: 07.07.2014
  
ÖZET: Bankanın ATM cihazına banka ve kredi kartları bilgilerini kopyalamak için sistem kuran, ancak ihbar edilmeleri neticesinde herhangi bir kartın kopyalamasını yapamadan yakalanan sanığın eyleminin kanun maddelerine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 35, 136, 244)

Dava: Gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:

Bankanın ATM cihazına banka ve kredi kartları bilgilerini kopyalamak için sistem kuran, ancak ihbar edilmeleri neticesinde herhangi bir kartın kopyalamasını yapamadan yakalanan sanığın eyleminin TCK.nun 136, 35. maddelerine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde TCK.nun 244/2-3. maddeleri uyarınca hüküm kurulması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

BİLİŞİM SİSTEMİNDEKİ VERİLERİ BOZMA YOK ETME SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2015/11682
Karar: 2015/24706
Karar Tarihi: 18.11.2015
  
ÖZET: Şikayetçinin e-mail adresine girdiği anlaşılan …'un da bilgisine başvurulması, ayrıca e-mail şifresinin ele geçirilmesi ve değiştirilmesi eyleminin TCK.nun 244/2. maddesi kapsamındaki suçu, kontör talebinde bulunulmasının ise dolandırıcılık suçunu oluşturacağı da dikkate alınarak sonucuna göre tüm deliller yeniden değerlendirilip hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken, eksik incelemeye dayanarak hüküm kurulması hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 244)

Dava ve Karar: Şikayetçiye ait e-mail adresi ve Facebook profilini haksız olarak şifre- sinin ele geçirilip değiştirildiği, daha sonra internet ortamında 100 kontör göndermesi istendiği, kontör göndermediği takdirde her şeyin elinde olduğunu, ekran kartını yakacağını, maddi hasara uğratacağını bildirmesi üzerine şikayetçinin 100 kontör gönderdiğinden bahisle açılan davada; suça sürüklenen çocuğun suçlamayı kabul etmeyip, kendine ait e-mail adresinin de arasıra çalınıp geri iade edildiğini, şikayetçiyi tanımadığını savunması, şikayetçinin Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde, ...._@hotmail.com adıyla elektronik posta adresi ve bu adrese bağlı MSN kaydı bulunmakta olup bu mail adresine başka bir hotmail.com adresinden dosya gönderildiğini gelen dosyayı açar açmaz virüs uyarısı geldiğini, MSN'den Hicran isimli arkadaşıyla konuştuğunu düşünerek yazıştığını, bu dosya transferinin de MSN'de yazışırken gerçekleştiğini, gönderilenin okey oyunu hilesi olduğunu söylendiği, bu olayın Ocak ayının 8-9'unda akşam saat 20.00 sıralarında evinde gerçekleştiğini, virüslü dosya gelince arkadaş listesine eklediği Hicranı ve gelen dosyayı bilgisayarından sildiğini, 11.01.2012 tarihinde saat 19.00 sıralarında www.facebook.com isimli siteye s.....@windowslive.com adlı posta adresi aracılığında S.. Ö.. adlı kullanıcıya bağlanmak istediğinde önce girdiğini, ancak kendiliğinden çıkış yaptığını, hareket ettirmeden mause çubuğunun oynamaya başladığını, tekrar Facebooka bağlanmak istediğinde bağlanamadığını, Facebook kullanıcı adı ve şifresinin çalındığını anladığını, annesinin Facebook'undan girdiğinde kendi profilinin online olduğunu görüp, yazdığını, karşıdaki kişinin MSN'den yazışmak istemesi üzerine s.o...@windowslive.com adlı posta adresi aracılığında MSN'de bağlanıp yazıştığında karşısına c..a.@hotmail.com kullanıcısı çıktığı ve sunduğu yazışmayı yaptıklarını, kontör istemesi üzerine İslam adlı arkadaşı aracılığıyla kontör alıp şifreyi verdiğini, onun da Facebook hesabını geri verdiğini belirttiği, ayrıca mahkemede, yazıştığı kişinin bil- gisayar konusuna hakim birisi olduğunu, sanığın bu kişi ile aynı olduğunu düşünmediğini belirtmesi, Microsoft şirketinden gelen cevapta suç tarihinde şikayetçinin e-mail adresine giriş yapanların kendisi ve İ. K. kişi olduğunun bildirildiği, bunun dışında başka girişin tespit edilemediği gibi suça sürüklenen çocuğun el konulan bilgisayar içindeki harddisklerde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda, çalındığı belirtilen e-mail adresi ve Facebook hesabına ilişkin kayıtlar olmadığı sadece şikayetçinin sonradan bağlantı kurmak üzere kullandığı s.ozger@windowslive.com adlı posta adresi ile yazışmalar olduğunun saptanması, kontör yüklenen telefon numarasının da başka bir kişinin kullanımında bulunması nedeniyle bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulması, bu telefon hattını arayanlar arasında suça sürüklenen çocuğun amcasının bulunduğunun iletişim kayıtlarından belirlenmesi, telefon hattının ise kayıtlarda S. Ç. adlı kişi adına kayıtlı olduğunun anlaşılması karşısında, kontör yüklenen telefon hattı ile ilgili belgelerin istenmesi ve bu kişinin tanık sıfatıyla dinlenmesi, suç duyurusu üzerine yapılan işlemlerin sorulması ve sonucunun araştırılması, ayrıca şikayetçinin e-mail adresine girdiği anlaşılan İ. K.'un da bilgisine başvurulması, ayrıca e-mail şifresinin ele geçirilmesi ve değiştirilmesi eyleminin TCK.nun 244/2. maddesi kapsamındaki suçu, kontör talebinde bulunulmasının ise dolandırıcılık suçunu oluşturacağı da dikkate alınarak sonucuna göre tüm deliller yeniden değerlendirilip hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken, eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç: Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.

BİLİŞİM SİSTEMİNİ ENGELLEME, BOZMA, VERİLERİ YOK ETME YA DA DEĞİŞTİRME SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2015/5648
Karar: 2015/24511
Karar Tarihi: 12.11.2015

ÖZET: Sanık hakkında katılan adına ve fotoğrafını kullanarak .... isimli sosyal paylaşım sitesinde hesap oluşturduğu ve katılanın arkadaşlarına hakaret ettiği iddiası ile TCK.nun 136/1, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasının istenmesine karşın, mahkumiyet hükmünün katılanın sosyal medya hesabının şifresini ele geçirip değiştirerek bilişim sistemini bozduğuna veya erişilmez kıldığına yönelik olması ve TCK.nun 244/2, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle hüküm kurulması isabetsizdir.

(5237 S. K. m. 53, 136, 244) (5271 S. K. m. 225)

Dava ve Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:

İddianamedeki anlatıma göre, sanık hakkında katılan adına ve fotoğrafını kullanarak .... isimli sosyal paylaşım sitesinde hesap oluşturduğu ve katılanın arkadaşlarına hakaret ettiği iddiası ile TCK.nun 136/1, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasının istenmesine karşın, mahkumiyet hükmünün katılanın sosyal medya hesabının şifresini ele geçirip değiştirerek bilişim sistemini bozduğuna veya erişilmez kıldığına yönelik olması ve TCK.nun 244/2, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK.nun 225. maddesine aykırı davranılması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI


AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU


MADDE 209- (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER:


Açığa imzanın kötüye kullanılması suçları, ispat araçlarının her türlü sahtecilikten uzak olduğuna ve sözleşmelere ilişkin kamu güvenini zedelemektedir. Suçun düzenlendiği bölüm başlığından da anlaşıldığı üzere bu suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, kamu güvenidir.

SUÇUN KONUSU:


Maddede tanımlanan suçların maddi konusu, güvene dayalı olarak veya hukuka aykırı olarak elde edilen imzalı fakat kısmen veya tamamen boş olan ve bu haliyle "belge" oluşturmayan bir kağıttır. "Kısmen veya tamamen boş bir kağıt" ibaresini, belge oluşturmayan, tamamlanmış bir hukuki işlemi ifade etmeyen imzalı ve fakat kısmen veya tamamen boş bir kağıt olarak anlamak gerekir. Buna göre, imzalı kağıt üzerinde hukuki işlemin yazılabilmesini sağlayacak derecede bir açıklık bırakılmış olması ve yazılmış bulunan yazıların hukuki bir hüküm ifade etmemesi yeterli ve gereklidir. Maddenin 1.fıkrasındaki suçta fail, kendisine teslim edildiği anda "belge" niteliğinde bulunmayan "belge" haline getirmektedir. Burada imza sahibi, suça konu olan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı kendi isteği ile "belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere" faile teslim etmekte ancak fail bunu "verilme nedeninden farklı bir şekilde" doldurmaktadır. Eğer suça konu olan kağıt faile teslim edilmiş olmayıp da, fail bu kağıdı hukuka aykırı herhangi bir yolla ele geçirmiş ve hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurmuşsa bu durumda 209/2.fıkradaki suçtan ve ayrıca belgenin ele geçiriliş biçimine göre dolandırıcılık veya yağma suçundan dolayı failin sorumluluğu söz konusu olmaktadır.

Fail verildiği andaki durumu itibariyle gerçek ve tam bir belgeye ekleme yapılması halinde bu suç değil, belgenin niteliğine göre özel veya resmi belgede sahtecilik suçu işlenmiş olur. Bu suçun konusunu oluşturması için, kısmen veya tamamen boş kağıdın faile teslim edilmeden veya hukuka aykırı olarak ele geçirilmeden önce "imzalı" olması gerekir. İmzanın bizzat fail tarafından atılması veya failin doldurduğu kağıdı mağdura zorla imzalatması halinde bu suç değil, fiilin işleniş biçimine göre senedin yağması veya sahtecilik suçlan oluşabilir.

Açığa imza atan, teslimi bizzat yapabileceği gibi, kendisinin uygun göreceği yöntemler, araçlar veya kişiler aracılığı ile de teslim olduğu gerçekleştirilebilir.

SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU:


a) Suçun Faili: Kendisine sahibinin serbest iradesiyle teslim edilen veya hukuka aykırı herhangi bir biçimde imzalı boş kağıdı ele geçiren ve kullanan herkes bu suçların faili olabilir.

b) Suçun Mağduru: Bu suçların mağduru, suça konu olan kısmen veya tamamen boş olan kağıtta imzası bulunan kişi veya kişilerdir.

SUÇUN MADDİ UNSURU:


a) 209/1. Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru: Kısmen veya tamamen boş ve imzalı kağıdın "verilme nedeninden farklı biçimde doldurulması"dır. Suç, kısmen veya tamamen boş olan kağıdın doldurularak belge haline getirilmesiyle tamamlanmaktadır. Aynca doldurulan belgenin kullanılmış olması aranmamıştır. Boş kağıda yazılan işlemin batıl olması suçun oluşmasını engellemez.

Yargıtay, geçmişte olduğu gibi yeni bir kararında da "24.03.1989 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları karşısında, imzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına hukukça geçerli bir yazı yazıldığı iddiasının HUMK'nun izin verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispatının olanaksız olduğuna" karar vermiştir. Bu konuda hukuk mahkemesinde açılmış bir dava varsa, mahkemece CMK'nun 218.maddesi uyarınca bu davanın sonuçlanması ile ilgili olarak "bekletici sorun" kararı verilebilir.

b) 209/2.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru: İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı; hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da "hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurmak"tır. Bu durumda, imzalı kağıt teslim veya tevdi edilmemiş, fail bunu hukuka aykırı herhangi bir suretle (örneğin; çalmak suretiyle, hileyle, zorla) ele geçirmektedir. Bu itibarla, 209/2.fıkrada yapılan yollama uyarınca fail belgenin niteliğine göre resmi veya özel belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılacaktır. Ayrıca, belgenin ele geçiriliş biçimine göre failin hırsızlık, dolandırıcılık veya yağma suçundan dolayı da cezalandırılması gerekir.

SUÇUN MANEVİ UNSURU:


Bu suçların manevi unsuru bakımından genel kast yeterlidir. Failin saiki önem taşımaz. Bu suçların taksirle işlenmesi mümkün değildir.

SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER:


Bu suçlara ilgili olarak cezanın artırılmasını gerektiren özel bir hüküm öngörülmemiştir. Sahtecilik suçlarına özgü daha az cezayı gerektiren hal (211md.) bu suçlar bakımından da uygulanabilir. Buna göre, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla bu suçların işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ:


a) Teşebbüs: Bu suçlar, imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdın doldurulmasıyla tamamlandığından, bu suçlara teşebbüs mümkün değildir.

b) İştirak: Aralarında iştirak iradesi bulunması koşuluyla, boş kağıt kendisine teslim edilen kişi ile, onu dolduran kişi, her ikisi de suçun müşterek faili olarak cezalandırılmalıdır. Bu suçlara, şerik (azmettiren veya yardım eden) sıfatıyla da iştirak mümkündür.

c) İçtima: 212.maddede yer alan özel içtima hükmü uyarınca, suça konu olan belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde hem 209.maddedeki suçtan ve hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur. Bu suçların zincirleme suç biçiminde işlenmesi mümkündür. Maddenin 2. fıkrasındaki suçun işleniş biçimine göre failin bu suçun yanı sıra ilgili suç hükümleri (hırsızlık, dolandırıcılık, yağma gibi) uyarınca gerçek içtima kurulları uyarınca cezalandırılmaları gerekir.

KOVUŞTURMA, GÖREVLİ MAHKEME, SUÇUN YAPTIRIMI VE DAVA ZAMANAŞIMI:


a) Kovuşturma: 209.maddenin 1.fıkrasında yer alan suçun soruşturulması ve kovuşturulması suçtan zarar görenin şikayetine bağlıdır. Şikayet süresi, TCK'nun 73/1.fıkrası uyarınca suçtan zarar gören mağdurun suçu öğrendiği tarihten itibaren altı aydır. Maddenin 2.fıkrasında tanımlanan suç, C. Başsavcılığınca genel hükümlere göre re'sen soruşturulur ve kovuşturulur.

b) Görevli Mahkeme: Maddenin 1.fıkrasında yer alan suç dolayısıyla ağlan davaya bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.

c) Suçun Yaptırımı: Maddenin 1.fıkrasındaki suçun yaptırımı üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. İkinci fıkradaki suçun faili ise, belgenin niteliğine göre resmi veya özel belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılacaktır.

d) Dava Zamanaşımı: Bu suçların dava zamanaşımı süresi YTCK'nun 66/1-e bendi uyarınca bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.

BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRME SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
8.Ceza Dairesi
Esas:  2014/30037
Karar: 2015/14023
Karar Tarihi: 18.03.2015

ÖZET: Somut olayda; katılanın cep telefonundan çekilmediği halde sanığın; "Sen H.'i değil, parayı seviyorsun...., kızım seninle görüşmez, bırak kızımın peşini, dolanma peşinde, seni uyarıyorum, H.'in seninle işi olmaz, bir daha bir araya gelmeniz ben hayattayken imkansız" şeklindeki mesajı oluşturduğu ve telefonuna geldiği iddiasıyla boşanma dava dosyasında delil olarak ibraz ettiğinden bahisle açılan davada, sanık suçlamayı kabul etmemiş, bilirkişi raporunda ise iletişim detaylarında suça konu mesajlaşmaya dair kayıt bulunmadığı, ancak cep telefonlarına özel yazılımlar yüklenerek veya internet vasıtasıyla mesaj oluşturulabileceği belirtilerek mesaj çekilen ve mesaj alan cep telefonlarının incelenip, iletişim kayıtlarıyla karşılaştırılması gerektiğinin bildirilmesi karşısında, cep telefonlarında mobil işletim sistemleri bulunduğu ve program yüklenebilmesinin mümkün olduğu gözetilerek, taraflara ait cep telefonları alınıp uzman bilirkişi tarafından incelenip, iletişim kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle program yükleme veya internetten gönderme şeklinde suça konu mesaj gönderilip gönderilmediğinin araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, cep telefonlarının bilişim sistemine girme ve orada kalma suçunun konusunu oluşturmayacağından bahisle, eksik incelemeye dayanarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 243)

Dava ve Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:

Bilgisayarın çalışmasını düzenleyen tüm programlara işletim sistemi denilmekte olup işletim sistemlerinin sadece bilgisayarlarda değil cep telefonlarında, tablet PC'lerde de kullanılması mümkündür. İşletim sistemleri Windows 8, Android, Linux gibi isimler almaktadır.

Bir bilgisayarın işleyişi ve özellikle de verimliliği, işletim sistemi ile ilgilidir. İşletim sisteminin ana görevi, bilgisayarın çalışması için gerekli komutları vermek ve işlevleri sağlamaktır. Donanım ile yazılım arasındaki bağlantıyı sağlayan işletim sistemi çalışmadığı takdirde bilgisayarın kullanılması, program yüklenmesi olanaksızdır.

En çok kullanılan ve en çok bilinen işletim sistemleri aşağıda örneklendirilmiştir.

• Unix - Unix Çeşitleri

System V, BSD, Solaris, AIX..

• Linux - Linux Dağıtımları
Pardus, Ubuntu, Fedora, Debian..

• Windows - Windows Sürümleri
Windows 7, Windows 8, Windows Server 2012

• MacOS - MacOS/IOS Sürümleri
OS X, IOS

• Android

Windows: Microsoft  şirketinin geliştirdiği Windows (pencereler) kullanıcıya grafiklerle ve görsel iletilerle yaklaşarak, yazılımları çalıştırmak, komut vermek gibi klavyeden yazma zorunluluğunu ortadan kaldıran, dünyada en çok kullanılan işletim sistemidir. En çok kullanılan sürümü Windows 7 olup özellikle tablet PC'Ier için Win-dows 8 geliştirilmiştir.

Apple İOS: İOS eski adıyla (IPhone OS) Apple'ın orjinal olarak iPhone için geliştirdiği ancak daha sonra İPod Touch ve iPad'de kullanılan mobil işletim sistemidir.

Android: Cep telefonlarında ve tabletlerde en çok kullanılan mobil işletim sistemi olan Android'in en yaygın sürümleri 2.3 Gingerbread, 4.0 Ice Cream Sandwich, 4.1 Jelly Bean'dır.

Somut olayda; katılanın cep telefonundan çekilmediği halde sanığın; "Sen H.'i değil, parayı seviyorsun...., kızım seninle görüşmez, bırak kızımın peşini, dolanma peşinde, seni uyarıyorum, H.'in seninle işi olmaz, bir daha bir araya gelmeniz ben hayattayken imkansız" şeklindeki mesajı oluşturduğu ve telefonuna geldiği iddiasıyla boşanma dava dosyasında delil olarak ibraz ettiğinden bahisle açılan davada, sanık suçlamayı kabul etmemiş, bilirkişi raporunda ise iletişim detaylarında suça konu mesajlaşmaya dair kayıt bulunmadığı, ancak cep telefonlarına özel yazılımlar yüklenerek veya internet vasıtasıyla mesaj oluşturulabileceği belirtilerek mesaj çekilen ve mesaj alan cep telefonlarının incelenip, iletişim kayıtlarıyla karşılaştırılması gerektiğinin bildirilmesi karşısında, cep telefonlarında mobil işletim sistemleri bulunduğu ve program yüklenebilmesinin mümkün olduğu gözetilerek, taraflara ait cep telefonları alınıp uzman bilirkişi tarafından incelenip, iletişim kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle program yükleme veya internetten gönderme şeklinde suça konu mesaj gönderilip gönderilmediğinin araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, cep telefonlarının bilişim sistemine girme ve orada kalma suçunun konusunu oluşturmayacağından bahisle, eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. Maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince bozulmasına 18.03.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.