T.C. YARGITAY
12.Ceza Dairesi
Esas: 2016/497
Karar: 2016/5811
Karar Tarihi: 06.04.2016
TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU - SANIĞIN
ALKOLLÜ OLARAK SEVK VE İDARE ETTİĞİ ARAÇLA ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASINA NEDEN OLMASI
EYLEMİ - BİR KİŞİNİN ÖLMÜŞ OLMASI NEDENİYLE ZARAR SUÇUNUN OLUŞTUĞU - BİR SUÇTAN
MAHKUMİYET DİĞERİNDEN BERAAT HÜKMÜ VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ
ÖZET: Sanığın 330 promil alkollü
olarak sevk ve idare ettiği araçla ölümlü trafik kazasına neden olması
eyleminde trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle öldürme suçlarının
oluştuğu; ancak, TCK'nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı
................ maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle
emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma
hâlinin suç olarak düzenlendiği, anılan maddede belirtilen suçun tehlike suçu
olduğu, somut olayda ise bir kişinin ölmüş olması nedeniyle zarar suçunun
oluştuğu, tehlike suçunun meydana gelen netice ile zarar suçuna dönüşmüş olması
karşısında, sanığın taksirle öldürme suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini
tehlikeye sokma suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi
gerekirken, sanık hakkında taksirle öldürme suçundan mahkumiyet, trafik güvenliğini
tehlikeye sokma suçundan ise beraat hükmü kurulması yasaya aykırıdır.
(5271 S. K. m. 5, 170, 232) (5237
S. K. m. 22, 53, 63, 85, 89, 179) (5235 S. K. m. 12)
Dava ve Karar: Taksirle öldürme
suçundan sanığın mahkumiyetine, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan
sanığın beraatine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılanlar vekili
tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 11.11.2015 tarihli tevdi
kararı uyarınca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanık hakkında trafik
güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik sanık
müdafii ile katılanlar vekilinin ve vekili aracılığıyla hükümleri temyiz eden
katılan ...'in temyizi ile ilgili olarak ek tebliğname düzenlendiği
belirlenerek yapılan incelemede:
1- Gerekçeli karar başlığında;
davaya katılan olarak kabulüne karar verilen ...'ın “Müşteki” olarak
gösterilmesi ve katılan ...'in ad ve soyadına yer verilmemesi suretiyle CMK'nın
232/2-b, suçun işlendiği zaman diliminin yazılmaması suretiyle de CMK'nın
232/2-c maddelerine aykırı hareket edilmesi,
2- Dosya kapsamına göre; sanığın,
yönetimindeki otomobil ve beraber alkol aldığı arkadaşları ile açık havada,
gece vakti, aydınlatması mevcut meskun mahalde, bölünmüş, asfalt kaplama,
yüzeyi kuru, virajlı ve eğimli caddeyi takiben geldiği ışık kontrollü kavşağı
geçişi sırasında, telikeli viraj levhalarına ve seyir yönüne yanan sarı
fasılalı ışığa rağmen hızını düşürmeyip, süratinin ve almış olduğu 330 promil
alkolün de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek, sol tarafa yönelip, 70
cm. yüksekliğindeki orta refüj bordör taşına çarpması akabinde aracının refüjde
bulunan iki adet aydınlatma direğine temas etmesinin ardından refüj üzerinde
duruşa geçmesi neticesinde sağ ön koltukta otururken araç dışına fırlayan
arkadaşı ...'in öldüğü, otomobilin arka koltuğunda oturan arkadaşlarından
...'in geçici rapora göre yaşamını tehlikeye sokacak, ...'ın geçici rapora göre
vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandıkları olayda,
Sanık hakkında bilinçli taksirle
öldürme ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından dolayı TCK'nın 85/1,
22/3, 53/6, 179/3, 53/1, 63/1. maddelerinin uygulanmasının istenildiği
19.09.2013 tarihli iddianamenin anlatım kısmında; “...Seyir sırasında aracın
arka sağ koltuğunda oturan ... ile arka sol koltuğunda oturan ... de kazadan dolayı
yaralanmış ise de, bu kişilerin şüpheliden şikayetçi olmaması nedeniyle
isimlerinin mağdur listesine alınmadığı, yine başlangıçta TCK. 85/2'ye temas
eden suçun bu kişilerin şikayetçi olmaması nedeniyle vasıf değiştirerek TCK
85/1'e dönüştüğü, iddianamenin de bu sebeple Asliye Ceza Mahkemesine hitaben
yazıldığı...” ibarelerine yer verildiği, iddianame başlığında adı geçen
mağdurların isimlerinin gösterilmediği ve bu mağdurlar yönünden ek kovuşturmaya
yer olmadığına dair bir karar da verilmediği anlaşılmakla,
Sanığın taksirle öldürme suçunu
bilinçli taksirle işlediğinin iddia ve kabul edilmesi, geçici raporlara göre
mağdurların yaralanmasının TCK'nın 89/1. maddesi kapsamında kalmadığının tespit
edilmesi, iddianamedeki sevk ve anlatıma göre sanığın mağdurlara yönelik eylemi
ile ilgili olarak CMK'nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava
bulunmaması karşısında, sanık hakkında suç duyurusunda bulunup, alınacak kesin
raporlara göre nitelikli şekilde yaralandığı tespit edilen mağdur ya da
mağdurlarla ilgili olarak usulüne uygun dava açılması sağlanarak, her iki dava
dosyanın birleştirilmesi sonucunda, sanık hakkında TCK'nın 85/2. maddesinde
tanımlanan taksirle öldürme suçundan yargılama yapılması için CMK'nın 5/1, 5235
sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 12. maddeleri uyarınca Ağır Ceza
Mahkemesi'ne görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya
devamla yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Taksirle öldürme suçundan dolayı
mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında, kasıtlı suçlarda uygulama alanı
bulunan TCK'nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmesi,
b) Sanığın 330 promil alkollü
olarak sevk ve idare ettiği araçla ölümlü trafik kazasına neden olması
eyleminde trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle öldürme suçlarının
oluştuğu; ancak, TCK'nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179.
maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir
şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç
olarak düzenlendiği, anılan maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut
olayda ise bir kişinin ölmüş olması nedeniyle zarar suçunun oluştuğu, tehlike
suçunun meydana gelen netice ile zarar suçuna dönüşmüş olması karşısında, sanığın
taksirle öldürme suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma
suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, sanık
hakkında taksirle öldürme suçundan mahkumiyet, trafik güvenliğini tehlikeye
sokma suçundan ise beraat hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık
müdafiinin ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde
görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı
Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321.
maddesi gereğince bozulmasına, 06.04.2016 tarihinde oybirliği ile, karar
verildi.