19 Haziran 2018 Salı

KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
18.Ceza Dairesi

Esas:  2015/7959
Karar: 2015/5947
Karar Tarihi: 29.09.2015

GÜRÜLTÜYE NEDEN OLMA SUÇU - GÜRÜLTÜNÜN SÜRESİ KONUSUNDA BEYANLARINA BAŞVURULMASI DAHA SONRA DOSYANIN UZMAN BİLİRKİŞİLERE GÖNDERİLEREK GÜRÜLTÜNÜN İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR GÖRMESİNE ELVERİŞLİ OLUP OLMADIĞI YÖNÜNDE RAPOR ALINMASI - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Somut olayda, öncelikle şikayetçiler A. ve A.'nin duruşmaya çağırılarak şikayetlerinin tespiti, gürültünün süresi konusunda beyanlarına başvurulması daha sonra dosyanın uzman bilirkişilere gönderilerek gürültünün insan sağlığına zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

(2709 S. K. m. 56) (5237 S. K. m. 123, 153, 183) (2872 S. K. m. 12, 14)

Dava: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesine göre "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir."

TCK'nın 183. maddesine göre ilgili kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi cezalandırılır. Bu düzenleme ile kişilerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı güvence altına alınmıştır.

2872 sayılı Çevre Yasasının 14. maddesi uyarınca kişilerin huzur ve sükununu beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaklanmış, ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri eğlenme yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirlerin alınması gerektiği düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye dayalı olarak 04.06.2010 tarihli Resmi Gazetede Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği yayımlanmıştır.

2872 sayılı Çevre Yasasının 12. maddesine göre Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığı ile denetleme yetkisinin devredildiği kurumlara aittir.

Aynı Yasanın 12. maddesi uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığınca çıkarılan 2006/16 sayılı "Yetki Devri" kodlu genelge ile bazı mahalli idarelere denetim yapma, yaptırım uygulama konusunda yetki devri yapılmıştır. Katılan Karşıyaka Belediyesinin de yetki devri yapılan belediyelerden olduğu anlaşılmıştır.

AİHS [MorenoGomez/İspanya davasında (16.11.2004, başvuru no:4143/02)] evinin yakınındaki gece kulüplerinin geceleyin sebep olduğu sürekli gürültüden rahatsız olduğunu belirten başvurucunun şikayeti sonucunda verdiği kararında, başvuranın evine saygı hakkının yetkililerin gece gürültü sorununa bir çözüm bulmamaları yüzünden ciddi bir şekilde ihlal edilmiş olduğunu belirterek 8. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. Yine Martine/İspanya (18.10.2011, başvuru no:21532/08) ve Mileva ve diğerleri/Bulgaristan (25.11.2010, başvuru no: 43449/02) davasında da işletmelerin yol açtığı aşırı gürültü karşısında yetkili mercilerin pasif kalmalarının özel ve aile yaşamlarına müdahale oluşturduğunu kabul etmiştir. AİHM gürültüyü denetlemekle görevli kamu kuruluşlarının pozitif yükümlülüğü bulunduğunu belirterek doğrudan gürültüyü önlemekle sorumlu tutmuştur.

Yasal düzenlemeler ve AİHS kararları bir arada değerlendirildiğinde Çevre ve Orman Bakanlığı ile denetleme yetkisinin devredildiği kurumlar davaya katılabileceklerinden mahkemece verilen katılma kararı yerinde görülmekle, temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak:

Gürültüye neden olma suçunun belli bir mağduru yoktur. Toplumda yaşayan herkes bu suçun mağduru olabilir. Gürültünün belli olmayan bir kimseye karşı yapılması bu suçu TCK'nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan ayırmaktadır. TCK'nın 123. maddesindeki suçun faili belli birkimseyi hedef almakta iken, TCK'nın 183. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almamaktadır.

Bu suçun oluşması için sanığın ilgili Kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olması yeterlidir.

TCK'nın 183'teki suç somut tehlike suçudur. Suçun oluşması için gürültüye maruz kalan kişinin sağlığının bozulması gerekmez, gürültünün insan sağlığını tehlikeye düşürmeye elverişli olması yeterlidir.

Somut olayda, öncelikle şikayetçiler A. ve A.'nin duruşmaya çağırılarak şikayetlerinin tespiti, gürültünün süresi konusunda beyanlarına başvurulması daha sonra dosyanın uzman bilirkişilere gönderilerek gürültünün insan sağlığına zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve katılan Karşıyaka Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29.09.2015 tarihinde oy birliği ile, karar verildi.

KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
18.Ceza Dairesi

Esas:  2015/12213
Karar: 2015/7745
Karar Tarihi: 15.10.2015

KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU - 112 ACİL ÇAĞRI MERKEZİNİ ASILSIZ İHBARDA BULUNMAK SURETİYLE MEŞGUL ETTİKLERİ TESPİT EDİLEN KİŞİLERE İDARİ PARA CEZASI VERİLECEĞİNİN GÖZETİLMEDİĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: 112 Acil Çağrı Merkezini asılsız ihbarda bulunmak suretiyle meşgul ettikleri tespit edilen kişilere idari para cezası verileceği göz önünde bulundurularak sanığın hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi zorunluluğu, bozmayı gerektirmiştir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

(5237 S. K. m. 123) (6525 S. K. m. 15)

Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

İl Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki 112 acil servis hattının, defalarca aranıp asılsız ihbarda bulunulduğu iddiasına ilişkin olarak, sanığın, tutanaklarla da tespit olunduğu üzere, kendi üzerine kayıtlı cep telefonu hattı ile 112 acil servis hattını dört kez arayıp asılsız ihbarda bulunduğu somut olayda;

27.02.2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan, 6525 sayılı Kanunun 15/3. maddesiyle, 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen, “112 Acil Çağrı Merkezini asılsız ihbarda bulunmak suretiyle meşgul ettikleri tespit edilen kişilere, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununa göre il valileri tarafından 250 Türk Lirası idari para cezası verilir. Tekerrür hâlinde bu ceza iki katı olarak uygulanır.” hükmüne göre, sanığın hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi zorunluluğu,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, katılan Sağlık Bakanlığı vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, hükmün bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

ŞANTAJ SUÇU - YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
4.Ceza Dairesi

Esas:  2014/6485
Karar: 2015/28295
Karar Tarihi: 05.05.2015

ŞANTAJ SUÇU - SUÇUN OLUŞABİLMESİ İÇİN YÜKÜMLÜ OLMADIĞI BİRŞEYİ YAPMAYA VEYA YAPMAMAYA YÖNELİK ZORLANMASI GEREKTİĞİ - MAĞDURUN İSTENENİ YAPMASININ SUÇUN OLUŞUMU İÇİN GEREKLİ OLMADIĞI VE SUÇUN TAMAMLANDIĞI - EKSİK CEZA TAYİNİ

ÖZET: Şantaj suçunun oluşabilmesi için mağdurun kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı birşeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlanması yeterli olup, zorlama karşısında mağdurun isteneni yapmasının suçun oluşumu için gerekli olmadığı, bu itibarla suçun tamamlandığı gözetilmeden, teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle cezadan indirim yapılarak eksik ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı anlaşıldığından temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.

(5237 S. K. m. 107)

Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen şantaj eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Şantaj suçunun oluşabilmesi için mağdurun kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı birşeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlanması yeterli olup, zorlama karşısında mağdurun isteneni yapmasının suçun oluşumu için gerekli olmadığı, bu itibarla suçun tamamlandığı gözetilmeden, teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle cezadan indirim yapılarak eksik ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı,

Eleştiri dışında cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,

Anlaşıldığından sanık Y.. Ş..'in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına, 05/05/2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.