ONUR KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA
Bu boşanma sebebi kaynak İsviçre Medenî Kanunu'nun Fransızca ve Almanca metinlerinde farklı şekilde ifade edilmişti. Almanca metinde "namus veya şerefin ağır surette ihlâli (schvvere ehrenkrânkung)" deyimiyle, Fransızca metninde ise ağır hakaretler (injures graves)" deyimiyle ifade edilmiştir. Tercih edilmesi gereken metin Almanca metindir. Bu sebeple onur kırıcı davranışlar öğretide namus veya şeref ihlâli başlığı altında da sunulmaktadır.
Bu
tercihin sebebi, davalının ancak ve ancak "namus ve şerefi ihlâl
edici" nitelikteki hareketlerinin TMK. m. 162 hükmündeki eylemi
oluşturmasıdır.
Yargıtay'ın
uygulaması da bu yöndedir. Yargıtay, namus ve şerefe yönelik özel bir ağırlığı
ve niteliği olan hakarete ilişkin eylemlerin TMK. m. 162 hükmündeki eylem
kapsamına giren bir boşanma sebebi olabileceği görüşündedir.
Onur
kırıcı davranış özel ve mutlak bir boşanma sebebidir.
Evlenmeyle
eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu
elbirliğiyle sağlamakla yükümlüdürler. Bu nedenle pek kötü davranışta yeterli
ağırlığı yoksa eylemin tekrarlanması koşulu aranırken onur kırıcı davranışlarda
duruma göre tek bir olay boşanma kararı verebilmek için yeterlidir. Eylemin tekrarı
saldırıyı ağırlaştırır. Ancak bu tek eylemin boşanma sebebi olup olmayacağını
belirleyecek olan hâkimdir.
Pek
kötü davranışları açıklarken davacı ve davalı yan yönünden dikkate alınması
gereken ölçüler onur kırıcı davranışlar için de geçerlidir.
Hakaret
doğrudan doğruya davacının kişiliğine yönelmiş olmalı ve bu hakaretin tecavüz
kastıyla yapılması şarttır.
Onur
kırıcı davranışlara öğreti ve uygulamadan örnek olarak;
-
kocanın, karısına sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini (gerçeğe aykırı şekilde)
devamlı tekrarlayarak ona hakaret etmesi
- pazar
yerinde kocaya "şerefsiz, namussuz" diye hakaret edilmesi,
-
karısının bakire olmadığını kahvehanede açıklamak
-
eşini peşinde hafiye dolaştırmak eylemlerini verebiliriz.
Taraflar
karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmişlerse
onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası koşulları oluşmaz. Ama diğer
koşulları da varsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı
verilebilir;
Onur
kırıcı davranış yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir araçla
gerçekleştirilebilir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere her türlü onur
kırıcı davranış değil ağır derecede onur kırıcı bir davranış boşanma sebebi
sayılmaktadır.
Pek
kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davalarında dava
hakkının ortadan kalkmasını iki bölümde inceleyeceğiz;
-
Hak düşürücü süre,
- Af.
Şimdi
bu konuda ayrıntılı bilgi vereceğiz.
1. Hak Düşürücü Süre
Hayata
kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayanan boşanma davalarının
belirli bir süre içinde açılması gerekmektedir.
Davaya
hakkı olan eşin (=hayatına kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz
kalan eş);
-
boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay
- her hâlde bu sebebin
doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Süreler
hak düşürücü süre olduğundan aile mahkemesi hâkimi tarafından kendiliğinden
dikkate alınmalıdır.
2. Af
Davaya
hakkı olan eşin diğerini affetmesi ile boşanma davası açmak hakkı ortadan
kalkar.
Hayata
kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış eyleminden sonra eşlerin tatile
birlikte gitmeleri, tayin olunan yere birlikte gitmeleri, hacca birlikte
gitmeleri gibi durumlar eşin affedildiğinin göstergeleridir.
Af,
örtülü veya açık olabilir. Af, sözlü veya yazılı olabilir. Af, kişiye sıkı
biçimde bağlı haklardan olduğundan eşin temsilci aracılığıyla affedilmesi
olanaksızdır. Affeden ayırt etme gücüne sahip olmalıdır. İradeyi sakatlayan
nedenler varsa af geçersiz hale gelir.
KAYNAK
http://benimavukatım.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder