T.C. YARGITAY
12.Ceza Dairesi
Esas: 2016/1134
Karar: 2016/4487
Karar Tarihi: 18.03.2016
TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU - HASTANE
BAŞHEKİMİ OLAN SANIĞIN EYLEMLERİ İLE NETİCE ARASINDA İLLİYET BAĞININ BULUNMADIĞI
- SANIK HAKKINDA ATILI SUÇTAN BERAATE KARAR VERİLMESİNDE BİR AYKIRILIĞIN OLMADIĞI
ANLAŞILMAKLA HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ
ÖZET: Yoğun bakım ünitesi
bulunmayan şartlarda hastayı takip eden ve erken dönemde başka bir hastaneye
sevk etmeyen doktorlar ... ve ...'nın, hayatını kaybeden bebeğin ölümü olayında
sorumlu oldukları, hastane başhekimi olan sanık ...'nun eylemleri ile netice
arasında illiyet bağının bulunmadığı, tüm dosya kapsamından sanık ... hakkında
atılı suçtan beraate karar verilmesinde bir aykırılığın olmadığı anlaşılmakla
hükmün onanması gerekir.
(5237 S. K. m. 85)
Dava ve karar: Taksirle öldürme
suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle,
dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan ...'nun eşi olan mağdur
..'nun, 28.08.2006 günü özel Pendik Şifa Hastanesinde saat 11:00 sıralarında
sezeryan ile bir erkek çocuk dünyaya getirdiği, doğumun olağan gerçekleştiği ve
bebeğin bir süre sonra annesinin yanına da verildiği, doğum sonrasında bebeğin
takibinin hastanede çocuk uzman hekimi olarak görev yapan Dr.... tarafından
yapıldığı, doğumdan 4-5 saat kadar sonra bebekte başlayan solunum sayısındaki
artış ve solunum esnasında inlemeler üzerine, hastanede çocuk uzman hekimi
olarak görev yapan Dr.... tarafından Hood yöntemi ile bebeğe oksijen desteğinin
verilmeye başlandığı ve bebeğin açık yatakta takip edildiği, özel Pendik
Hastanesinde kadrolu doktor olmayıp konsültan hekim olarak zaman zaman çalışan
Doç.Dr. ...'nın 29.08.2006 günü hastanede bizzat gördüğü ve konsülte ettiği
bebeğe Hood tedavisinin devam edildiği, yeterli gelmemesi üzerine CPAP yöntemi
ile bebeğin hava yoluna maske ile oksijen verildiği, mesai saatinin bitmesi
üzerine hastaneden Dr....'nın da ayrılması ile yoğun bakım altındaki bebeğin
hastanede sadece nöbetci pratisyen hekim ve hemşire gözetiminde bırakıldığı,
Hood ve CPAP tedavileri sonucu gelişebilecek risk olan prömotoraks (yani göğüs
boşluğunda hava toplanması) komplikasyonu ve bu durumda yapılması gerekli
tedavi olan enjektör yardımı ile havanın boşaltılması ve sonrasında göğüs tüpü
takılması operasyonu için Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Kurulu'nu 24.10.2011 tarih
ve 1039 sayılı raporunda belirtildiği gibi, hastanede devamlı çocuk
hastalıkları uzmanı, neonataloji uzmanı, çocuk cerrahisi uzmanı ve göğüs
cerrahisi uzmanı olan uzmanlardan en az birisinin bulunmasının gerektiği, söz
konusu hastanede mesai saatleri dışında bu uzman doktorlardan birisi bulumadığı
gibi, durumu ciddi olan bebeğin bu uzman doktorların ve daha gelişmiş yoğun
bakım ünitesinin bulunduğu bir hastaneye de gönderilmediği, durumu git gide kötüleşen
bebeğin 30.08.2006 günü gecesi ilk saatlerine kadar hastanede tutulduğu,
bebekte gelişen prömotoraks rahatsızlığının ilerlediği, telefon ile gece
ulaşılan konsültan hekim ...'nın bebekte prömotoraks gelişmiş olma ihtimali
nedeni ile bebeğe göğüs tüpü takılması gerektiğinin söylendiği, ancak
30.08.2006 gecesi ilk saatlerinde hastanede bu operasyonu yapacak bir hekimin
bulunamadığı, bunun üzerine bebeğin özel Çağıner Hastanesine sevk edildiği,
gece 03:45 de durumu çok kötü olarak bu hastaneye getirilen bebeğin akciğer
grafisinin çekildiği ve bebekte prömotoraks gelişmiş olduğunu tespit edildiği
ve sağ akciğere toraks tüpünün takıldığı, genel durumu iyileşmeyen bebeğin
solunumunun azaldığı, kalp atımının durması ile kalp masajına başlansa da
bebeğin 05:55 de hayatını kaybettiği olayda;
Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas
Kurulu'nun 24.10.2011 tarih ve 1039 sayılı raporunda belirtildiği gibi, doğumun
gerçekleştiği özel Pendik Şifa Hastanesinde gerekli uzman kadrosunun
bulunmaması nedeniyle, prömotoraks gelişen bebekte bu komplikasyonun zamanında
tespit edilemediği, enjektör yardımı ile zamanında göğüste biriken havanın
boşaltılıp devamında göğüs tüpünün zamanında takılamadığı gibi yoğun bakım
altındaki bebeğin gerekli uzman doktor kadrosuna sahip bir hastaneye daha erken
gönderilerek gerekli tüm bu tedavi sürecine daha erken başlanmasının da
sağlanmadığı ve böylece zamanında müdahale ile ölüm riskinin çok düşük olduğu
prömotoraks nedeniyle bebeğin ölümüne sebebiyet verildiği, yine Dairemizin
09.10.2013 tarih, 2013/16221 esas, 2013/23083 karar sayılı bozma ilamı sonrası
alınan 18-19.09.2014 tarih ve 13544 sayılı Yüksek Sağlık Şurası raporunda
belirtildiği üzere, yoğun bakım ünitesi bulunmayan hastanede prömotoraks
gelişen bebeğin takibinin uygun olmadığı ve yoğun bakım ünitesi bulunan bir
hastaneye acilen sevkinin gerektiği, yoğun bakım ünitesi bulunmayan şartlarda
hastayı takip eden ve erken dönemde başka bir hastaneye sevk etmeyen doktorlar
... ve ...'nın, hayatını kaybeden bebeğin ölümü olayında sorumlu oldukları, hastane
başhekimi olan sanık ...'nun eylemleri ile netice arasında illiyet bağının
bulunmadığı, tüm dosya kapsamından sanık ... hakkında atılı suçtan beraate
karar verilmesinde bir aykırılığın olmadığı anlaşılmakla,
Bozma ilamına uyularak yapılan
yargılama sonunda, suç açısından failin taksirinin bulunmadığı gerekçeleri
gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın bir
sebebe dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme
uygun olarak ONANMASINA, 18.03.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder