T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas: 2013/4941
Karar: 2015/25211
Karar Tarihi: 08.04.2015
ÖZET: Katılanın, sanığa teminat olarak verdiği imzalı boş
senedin sanık tarafından doldurulup icraya konduğunun iddia edilmesi
karşısında; sanığın açığa imza ile sahibi tarafından kendisine tevdi olunan
imzalı kağıdı bertakrip ele geçirmesinin sözkonusu olmadığı, eylemin sübutu
halinde yasada öngörülen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu
oluşturacağının gözetilmemesi bozmayı gerektirir.
(5237 S. K. m. 209)
Dava: I) Sanık hakkında, katılandan işe girerken boş ve
imzalı vaziyette teminat olarak aldığı senedi katılanın işten ayrılmasından
sonra iade etmeyerek doldurup icraya koymak suretiyle resmi belgede sahtecilik
suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; Şikayetçi ...'in, 30.04.2009
tarihli Cumhuriyet Savcılığı’na hitaben yazılan şikayet dilekçesinde, sanığa
ait fabrikada işe başladığında kendisine teminat olarak üzerinde sadece 5.000
TL meblağ yazılı boş senedi imzalattıklarını, haksız olarak işten çıkardıktan
sonra da senedini iade etmediklerini, bilahare (5) rakamında tahrifat yapıp boş
kısımlarını da doldurarak 80.000.000 TL tutarlı hale getirilen senede dayanarak
aleyhinde icra takibi yapıldığını belirtmesine karşın kovuşturma aşamasında,
işe girerken kendisine dosya halinde hazırlanmış belgelerin acele olarak
imzalatıldığını, teminat olarak da boş bir senet imzalatıldığını beyan etmesi
üzerine çelişki sebebiyle sorulduğunda kendisine 5.000-TL tutarlı teminat
senedi alınacağının söylenmesi sebebiyle o şekilde beyanda bulunduğunu yoksa
imzaladığı senedin boş olduğunu beyan etmesi, sanığın, aşamalarda alınan
savunmalarında ısrarla: suça konu senedin katılandan başlangıçta alınan teminat
senedi olmadığını, suça konu senette herhangi bir tahribat bulunmadığını,
katılanın müşterilerden şirket adına tahsil ettiği paraların bir kısmını şirket
kayıtlarına intikal ettirmeden haksız olarak mal edindiğini öğrenmesi üzerine
2004 yılı 12. ayında katılanı işten çıkardığını ve beraber yaptıkları
hesaplaşmada 80.000.- TL'nin katılan uhdesinde bulunduğu hususunda
anlaştıklarını, bu hususa dair bilgisi olan tanıklarının da olduğunu, sanığın
bilahare borcuna karşılık suça konu senedi tanzim edilmiş bir şekilde getirerek
kendisine verdiğini, şirket hesabını kendi cebinden kapattığı için senedi kendi
adına düzenlenmiş şekilde istediğini, suça konu senedin başlangıçta teminat
olarak alınan senetle ilgisi olmayıp, farklı bir senet olduğunu savunması ve
başlangıçta alınan teminat senedi olarak 28.12.2010 tarihli celsede dosyada
fotokopisi bulunan ve katılanın borçlu sıfatıyla imzaladığı, isim ve adresi
yazılı bulunan boş senet aslının mahkemeye ibraz edilmiş olması, suça konu
senedin üç farklı kalemle düzenlenmesine rağmen yazı ve rakamla değer gösteren
bölümlerinde ayrıca arka yüzünde fiziksel veya kimyasal yöntemlerle yapılmış
herhangi bir silinti veya kazıntı emaresine rastlanmadığına dair tespit içeren
bilirkişi raporlarının temin edilmiş olmasına rağmen senetteki yazı ve
imzaların aidiyetine dair inceleme yaptırılmamış olması karşısında; gerçeğin
kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, öncelikle sanık
müdafii tarafından 28.12.2010 tarihli celsede ibraz edilen ve mahkemece
incelenip iade edilen, başlangıçta alınan teminat senedi olduğu savunulan
senedin dosyaya alınarak sözkonusu senet ile suça konu senetteki yazı ve
imzaların aidiyetine dair bilirkişi incelemesi yaptırılması, sanık ve müdafii
tarafından dosyaya bildirilen savunma tanıklarının celbedilerek olaya dair
bilgi ve görgülerinin tespit edilmesi, katılan tarafından açılan menfi tespit
davasının akıbetinin araştırılarak özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu
davayı ilgilendiren onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilerek sonucuna
göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile
yazılı şekilde karar verilmesi,
II) Kabule göre de;
1) Katılanın, sanığa teminat olarak verdiği imzalı boş
senedin sanık tarafından doldurulup icraya konduğunun iddia edilmesi
karşısında; sanığın açığa imza ile sahibi tarafından kendisine tevdi olunan
imzalı kağıdı bertakrip ele geçirmesinin sözkonusu olmadığı, eylemin sübutu
halinde TCK'nun 209/1. madde ve fıkrasında öngörülen “açığa imzanın kötüye
kullanılması” suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
2) Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve dosya içinde
örneği bulunan ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 14.02.2008 tarih, 2006/346 Esas ve
2008/107 karar sayılı ilamına konu 1.200 TL doğrudan adli para cezasına dair
hükmün kesin nitelikte olup tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
3) Adli emanete kayıtlı suça konu belgenin akıbeti hakkında
bir karar verilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı
Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321.
maddesi uyarınca bozulmasına, 08.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar
verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder