17 Temmuz 2018 Salı

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas:  2013/4941
Karar: 2015/25211
Karar Tarihi: 08.04.2015

ÖZET: Katılanın, sanığa teminat olarak verdiği imzalı boş senedin sanık tarafından doldurulup icraya konduğunun iddia edilmesi karşısında; sanığın açığa imza ile sahibi tarafından kendisine tevdi olunan imzalı kağıdı bertakrip ele geçirmesinin sözkonusu olmadığı, eylemin sübutu halinde yasada öngörülen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturacağının gözetilmemesi bozmayı gerektirir.

(5237 S. K. m. 209)

Dava: I) Sanık hakkında, katılandan işe girerken boş ve imzalı vaziyette teminat olarak aldığı senedi katılanın işten ayrılmasından sonra iade etmeyerek doldurup icraya koymak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; Şikayetçi ...'in, 30.04.2009 tarihli Cumhuriyet Savcılığı’na hitaben yazılan şikayet dilekçesinde, sanığa ait fabrikada işe başladığında kendisine teminat olarak üzerinde sadece 5.000 TL meblağ yazılı boş senedi imzalattıklarını, haksız olarak işten çıkardıktan sonra da senedini iade etmediklerini, bilahare (5) rakamında tahrifat yapıp boş kısımlarını da doldurarak 80.000.000 TL tutarlı hale getirilen senede dayanarak aleyhinde icra takibi yapıldığını belirtmesine karşın kovuşturma aşamasında, işe girerken kendisine dosya halinde hazırlanmış belgelerin acele olarak imzalatıldığını, teminat olarak da boş bir senet imzalatıldığını beyan etmesi üzerine çelişki sebebiyle sorulduğunda kendisine 5.000-TL tutarlı teminat senedi alınacağının söylenmesi sebebiyle o şekilde beyanda bulunduğunu yoksa imzaladığı senedin boş olduğunu beyan etmesi, sanığın, aşamalarda alınan savunmalarında ısrarla: suça konu senedin katılandan başlangıçta alınan teminat senedi olmadığını, suça konu senette herhangi bir tahribat bulunmadığını, katılanın müşterilerden şirket adına tahsil ettiği paraların bir kısmını şirket kayıtlarına intikal ettirmeden haksız olarak mal edindiğini öğrenmesi üzerine 2004 yılı 12. ayında katılanı işten çıkardığını ve beraber yaptıkları hesaplaşmada 80.000.- TL'nin katılan uhdesinde bulunduğu hususunda anlaştıklarını, bu hususa dair bilgisi olan tanıklarının da olduğunu, sanığın bilahare borcuna karşılık suça konu senedi tanzim edilmiş bir şekilde getirerek kendisine verdiğini, şirket hesabını kendi cebinden kapattığı için senedi kendi adına düzenlenmiş şekilde istediğini, suça konu senedin başlangıçta teminat olarak alınan senetle ilgisi olmayıp, farklı bir senet olduğunu savunması ve başlangıçta alınan teminat senedi olarak 28.12.2010 tarihli celsede dosyada fotokopisi bulunan ve katılanın borçlu sıfatıyla imzaladığı, isim ve adresi yazılı bulunan boş senet aslının mahkemeye ibraz edilmiş olması, suça konu senedin üç farklı kalemle düzenlenmesine rağmen yazı ve rakamla değer gösteren bölümlerinde ayrıca arka yüzünde fiziksel veya kimyasal yöntemlerle yapılmış herhangi bir silinti veya kazıntı emaresine rastlanmadığına dair tespit içeren bilirkişi raporlarının temin edilmiş olmasına rağmen senetteki yazı ve imzaların aidiyetine dair inceleme yaptırılmamış olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, öncelikle sanık müdafii tarafından 28.12.2010 tarihli celsede ibraz edilen ve mahkemece incelenip iade edilen, başlangıçta alınan teminat senedi olduğu savunulan senedin dosyaya alınarak sözkonusu senet ile suça konu senetteki yazı ve imzaların aidiyetine dair bilirkişi incelemesi yaptırılması, sanık ve müdafii tarafından dosyaya bildirilen savunma tanıklarının celbedilerek olaya dair bilgi ve görgülerinin tespit edilmesi, katılan tarafından açılan menfi tespit davasının akıbetinin araştırılarak özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

II) Kabule göre de;

1) Katılanın, sanığa teminat olarak verdiği imzalı boş senedin sanık tarafından doldurulup icraya konduğunun iddia edilmesi karşısında; sanığın açığa imza ile sahibi tarafından kendisine tevdi olunan imzalı kağıdı bertakrip ele geçirmesinin sözkonusu olmadığı, eylemin sübutu halinde TCK'nun 209/1. madde ve fıkrasında öngörülen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,

2) Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve dosya içinde örneği bulunan ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 14.02.2008 tarih, 2006/346 Esas ve 2008/107 karar sayılı ilamına konu 1.200 TL doğrudan adli para cezasına dair hükmün kesin nitelikte olup tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,

3) Adli emanete kayıtlı suça konu belgenin akıbeti hakkında bir karar verilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 08.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder