Türkiye’de Tarım Sigortaları
Tarım, nüfusun temel ihtiyaç maddelerini üreten bir kesim
olması nedeni ile stratejik bir öneme sahiptir ve diğer sektörler içerisinde
doğal, ekonomik, sosyal ve kişisel risklerden en çok etkilenen sektördür.
Bundan dolayı tarım üstü açık fabrikaya benzetilir.
Tarım makro ekonomik açıdan stratejik olarak desteklenmesi
ve uzun vadeli istikrarlı politikalarla yönlendirilmesi gereken bir
sektördür. Türkiye’de tarım sektörü uzun
yıllar boyunca popülist politikalarla idare edilmiş ve bu nedenle de asıl
sorunlar giderek büyümüştür. Bu sorunlardan birisi de sigortadır. Tarımda,
teknik tedbirler ile önlenmesi mümkün olmayan riskler sık sık görülmekte ve
Ülkemiz gibi gelir düzeyi genellikle çok düşük olan çiftçiler için her yıl
büyük felaketlere neden olmaktadır. Bütün gelişmiş ve bir çok gelişmekte olan
ülkelerde olduğu gibi, ancak tarım sigortaları uygulamasıyla bu felaketlerin
neden olduğu zararlar karşılanabilir.
Gelişmiş ülkelerin yıllar önce başlatmış oldukları “tarımda
risk yönetim teknikleri” uygulamaları ve alt yapı çalışmaları sonucu “doğa”
olayları büyük ölçüde “afet” olmaktan çıkarılmıştır. Bu ülkeler kendi doğal,
sosyal, temel ekonomik yapılarıyla tarım politikaları dikkate alınarak
bilinçlendirilmiş tarım ürün sigorta sistemlerini kurmuşlar ve böylece
çiftçilerinin çok az bir masrafla zararlarını karşılayarak muhtaç oldukları
ekonomik ve sosyal güvence kavuşmaları sağlanmıştır. Sigortadan amaç
sigortalının net varlığında bir azalma meydana gelmesini önlemektir. Bunun için
sigorta sektöründe oluşan yığın hasarları karşılamak için her ülkede çeşitli
şekillerde devlet desteği yapılmaktadır. Ülke tarımındaki teknolojik
gelişmelere karşın kontrol edilmeyen doğal afetlerin sebep olacağı ürün ve
hayvan kayıplarından doğan zararlar tarım sigortaları vasıtasıyla
karşılanabilirler.
TÜRKİYE’DE TARIM
SİGORTASI UYGULAMALARI
Genel Durum ve Yasal
Düzenlemeler
Tarım sigortaları uygulamaları 1957 yılında başlamış
olmasına ve risklerin giderek arttığı bilinmesine rağmen, çiftçinin gelir
düzeyinin sürekli düşmesi, tarım sigortaları için bir devlet politikasının
oluşmamış olması, Tarım ve sigorta sektörlerindeki bilgi ve ilgi eksikliği,
daha kolay işlere yönelme arzusu gibi faktörler tarım sigortalarının diğer
tarımsal faaliyetler yanında daha az gelişmesinde rol oynamışlardır.
1987 yılında Tarım Sigortaları'nın geliştirilmesi için
planlı bir çalışma başlatılmıştır.”Tarım sigortasını tarımcılar yapmalıdır
”başlığıyla hazırlanan “Türkiye için Tarım Sigortaları'nı Geliştirme Planı”
(Tanfer Dinler-1987) çerçevesinde öncelikle Tarım ve Sigorta Sektörü'ne konunun
öneminin anlatılması, tanıtımı ve çiftçiye götürülen sigorta hizmetlerinin
sağlıklı bir alt yapıya kavuşturulup, yaygınlaştırılmasına çalışılmıştır.
1995 yılına gelindiğinde gelişmenin yeterli olmadığı
görülmüş, bunu engelleyen faktörler ve diğer ülke örnekleri incelenerek, Tarım
Sigortalarının ortak bir sistem içerisinde uygulanması için tarım
sigortalarına gönül vermiş kişiler bir araya gelerek, Tarım Sigortaları
Vakfı'nı(TSV) kurmuşlardır.
Tarım Sigortaları branşında faaliyet gösteren resmi ve özel
tüm sigorta ve reasürans şirketlerinin Tarım Sigortaları Vakfına üye olmasından
sonra özellikle, tarım ürünleri hasar tespitinin aynı teknik bilgilerle
bağımsız uzmanlar tarafından belirlenmesini sağlayarak, çiftçinin hasarlarını
gerçek değerlerle ödeme amacıyla ortak hizmet veren bağımsız bir hasar havuzu
oluşturulmuştur.
Diğer taraftan vakıf sigortalı olanların yanı sıra
sigortasız ürün ve risklere ait bütün istatistiksel veriler ayrıca bilgi
bankası şeklindeki bir veri havuzunda toplanmakta ve değerlendirilmektedir. Tüm
veriler GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) içerisinde ayrı ayrı analiz edilmekte ve
prim fiyatlarına esas teşkil edecek aktüeryal çalışmalar yapılmaktadır.
Planlı çalışmalardan sonra, Tarım Sigortaları konusu tarım
sektöründe de ilgi görmeye başlamış, 6. Beş Yıllık Kalkınma Planında“ Tarım
sigortalarının gelişmesi için devlet desteğini öngören yasal düzenlemelerin
yapılması” şeklinde yer almıştır. Bu 7. ve 8. Kalkınma Planlarında aynı şekilde
devam etmiştir.
“1.Tarım Şurası Çalışma Belgesi ”nda konuya ayrıntılı bir
şekilde yer verilmiş, ortak hizmetler için TSV tarafından kurulan hasar
havuzuna prim üretim havuzu da eklenmesi ile tarım sigortaları havuzunun
kurulması, doğal afetler ile ilgili Devlet yardımı öneren ancak uygulamada
işlerliği olmayan yasaların kaldırılması Devletin çiftçinin sigorta primine
destek olarak doğal afet sigortalarının başlamasını gerçekleştirecek yasal
düzenlemelerin yapılması da önerilmektedir.
1998 yılı Hükümet programında yer alan “Tarımsal
politikalarla ilgili yapısal değişim projesi” tarım ürünleri sigortası
yasasının çıkarılması ve devlet desteğinin sağlanmasını öngörmektedir.
Bu proje çerçevesinde ilgili kurumların katılımı ile Hazine Müsteşarlığınca
yürütülen çalışmalarda 3 ayrı yasa taslağı yer almış (Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, T.Dinler, Hazine Müsteşarlığı) sonuçta Hazine Müsteşarlığı
tarafından “Tarım Sigortaları Teşviki Hakkında Kanun Tasarısı” başlığında
yayımlanmıştır.
2000 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığının başlattığı
Tarım Reformu Uygulama Projesi (TARUP)-Agricultural Reform Implementation
Project (ARİP) çerçevesinde tarımda devlet destekli doğal afet sigortalarının
başlaması öngörülmüştür.
2001 yılında program çerçevesinde tarım sigortalarını
engelleyen iki yasadan biri olan 5254 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmıştır.
2090 Sayılı diğer yasa yürürlükte olmasına rağmen hasar ödemelerine ilişkin fon
iptal edildiği için uygulamada aktif değildir.
Bugün için Devletin doğal afetler karşısında çiftçiye
karşılıksız yardımları yapmasını sağlayan uygulamaların tamamı kaldırılmış
durumdadır. Ancak, çiftçiye güvence sağlayacak, Tarımda Doğal Afet Sigortaları
Yasası da çıkarılmamıştır. 2001 yılında bir taraftan, ARİP Projesinin, Dünya
Bankası kredisi ile desteklenmesi için bir ön çalışma başlatılmış, diğer
taraftan yasal düzenlemelere ilişkin alt yapı çalışmaları yürütülmüştür.
2002 yılı sonunda 58.Hükümetin “Acil Eylem Planı”nda da
tarım sigortalarının geliştirilmesi için bundan sonraki yapılacak uygulamalara
esas olacak hedefler belirlenmiştir. 59. Hükümetin acil eylem planında
öngörülen politikaları benimsemesi ile Tarım Sigortası şu an ki hükümetinde
programında bulunmaktadır.
Bu plan, Tarımda Devlet Destekli Doğal Afet Sigortası
Yasası' nın bir yıl içerisinde çıkarılmasını ve kuraklık, don, sel sigortaları
uygulamalarının esaslarının belirlenmesi, primlerin devletçe desteklenmesini
öngörmektedir.
Özel Sigortalar
Tarafından Uygulanan Tarım Sigortasında Mevcut Durum
Halihazırda Ülkemizde 9 Sigorta Şirketi tarafından Tarım
Sigortası uygulanmaktadır. Çitçilerin sigortaya katılımı özel isteğe bağlı
olup, şuanda sigortalılık oranı dolu %0.1, Hayvanda ise %0,5 civarındadır.
Ülkemizdeki 62 özel sigorta şirketinin sadece 9 tanesi tarım
sigortası ile uğraşmaktadır. Bu sigorta şirketleri de Sigorta Kapsamları şu
şekildedir;
Tarım Ürünleri Dolu Sigortası; dolu vuruşunun ürünlerde
neden olduğu miktar eksilmesi, meyve ve sebzelerde ek primle kalite kaybını
sigorta kapsamına almaktadır.
Sera Sigortası; doğal afetler nedeniyle serada ve içindeki
ürünlerde meydana gelen hasarlar sigorta kapsamına alınmaktadır.
Hayvan hayat sigortası; ölümler ve yavru atma sigorta
kapsamındadır.
Kümes hayvanları sigortası; Ölümler ve istisna olarak
hırsızlık ve esrarengiz kayıplarda
sigorta kapsamına alınmaktadır.
Tarım ürünleri sigortası hasar tespitleri ise şu şekilde
yapılmaktadır; Sağlıklı bir hasar tespiti sistemi oluşturmak üzere, Tarım
Sigortalar vakfı bağımsız bir kurum olarak 1995 yılında kurulmuştur. Tarım
branşında çalışan sigorta şirketleri Vakfın üyesidir. Hasar tespitleri, üye
şirketlerin imzalamış oldukları Hasar Tespitleri çalışma esasları çerçevesinde
yürütülmektedir. Vakfın masrafları, sigorta ve reasürans şirketinin yıllık
primlerinin %4’ü oranındaki bağışlarıyla karşılanmaktadır. Sera ve dolu
sigortalarında hasar tespitleri Vakfın bölge koordinatörü vasıtasıyla tarım
uzmanlarına yaptırılmaktadır. Hayvan hayat sigortasında ise hasar tespitleri
için vakıf yerel veterinerleri kullanılmaktadır.
TARIM SİGORTASINDAN
ÜRETİCİLERİN BEKLENTİLERİ
Hemen hemen her ülkede sigorta uygulaması pilot projelerle
başlatılıp ve kapsamı kademeli olarak genişletilmekte, sigorta sistemine
üretici, devlet ve sigortacının katılımı, finansmanı, teminat verilen riskler
ve ürünler, sigorta şirketlerinin çalışma esasları ve organizasyonlar
farklılıklar göstermektedir. Ancak kendi ülkesine uygun gerekli yasal, kurumsal
ve teknik alt yapıyı oluşturmuştur.
Bitkisel ürün sigortalarında 1957 yılından beri uygulanmakta
olan geleneksel dolu sigortalarının yanı sıra kuraklık, don, sel gibi risklere
karşı sigorta yapabilmenin dünya genelinde olduğu gibi bizde de 2 kuralı olduğu
bilinmektedir. Bunlardan birincisi; mevcut dolu sigortalarının alt yapısını geliştirmek,
ikincisi devletin prim desteğini sağlamak.
Çiftçinin ödeyeceği doğal afet sigortaları priminin ABD ve
AB ülkelerinin çoğunda olduğu gibi Türkiye'de de %50'sinin devlet tarafından
karşılanacağı öngörüsü bugün için Tarım, Sigorta ve kredi temin edilen finans
kurumları tarafından da kabul edilebilir görülmektedirler.
Ülkemizde günlük politik çıkarlardan uzak ülke menfaatlerini
uzun vadeli koruyan politikalara ihtiyaç vardır. Tarım sigortasının öncelikle
bu bilinç ile ele alınması üreticimizin olduğu kadar ülkemizin gıda güvenliği
içinde şarttır. Desteklemenin boyut değiştirdiği günümüzde Türk tarımında
sigorta sistemlerinin geliştirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu konudaki beklentileri şu şekilde özetleyebiliriz.
• Devlet tarım
sigortalarının primine ve/veya hasarına destek sağlamalıdır.
• Üreticilerin
sigorta bilincinin oluşturulması yönünde eğitim programları uygulanmalıdır.
• Üreticilerin
sisteme inancı sağlanarak, hasar halinde tatmin edici düzeyde bir ödeme
yapılacağı ortaya konulmalıdır.
• Primler
üreticilerin ürettikleri ürünlerin üretim, risk ve bölge özellikleri dikkate
alınarak tespit edilmelidir.
• Prim
ödemelerinde üreticilerin üretim ve hasat dönemleri dikkate alınmalıdır.
• Sigorta
hizmetlerinin köylere ulaştırılması sağlamak için sigorta şirketlerinin acente
ağlarını geliştirecek sistemleri kurmalıdırlar.
• Tarımsal
üretim ve risk değerlerine bağlı kayıtların alındığı Tarım Sigortaları Vakfı
veri bankasında TZOB kayıtlarının da sisteme entegre edilmesi konusundaki ortak
projeler desteklenmelidir.
• Üreticinin tek mesleki örgütü olan TZOB, bundan sonra geliştirilecek tarım sigortaları organizasyonunda sürekli yer almalıdır.
Adana boşanma avukatı Avukat Mustafa Akçalı
Adana ceza avukatı Avukat Mustafa Akçalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder