17 Temmuz 2018 Salı

UZLAŞMA KAPSAMINDAKİ SUÇLAR

UZLAŞMA KAPSAMINDAKİ SUÇLAR

(5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU m. 253)

Hangi suçlar uzlaşma kapsamında kalır? 

Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:

MADDE
SUÇ
86
Kasten yaralama (3. fıkra hariç)
89
Taksirle yaralama
106
Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit
116
Konut dokunulmazlığının ihlali
117/1
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali
123
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma
125
Hakaret
132
Haberleşmenin gizliliğini ihlal
133
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
134
Özel hayatın gizliliğini ihlal
146
Kullanma hırsızlığı
156
Bedelsiz senedi kullanma
159
Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi hali
160
Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf
167
Yağma ve nitelikli yağma hariç “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında yer alan suçların haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi hali
209
Açığa imzanın kötüye kullanılması
233/1
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali
234
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması
239
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (4. fıkra hariç)
341
Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez

Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması durumunda da uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adli kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır. Cumhuriyet savcısı uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.

Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçları anlatılır.

Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.

Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.

Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.

Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.

Bu Kanunda belirlenen hakimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.

Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.

Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir.

Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.

Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.

Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte Cumhuriyet savcısına verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır.

Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.

Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.

Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.

Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def'aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.

Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.

Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.

Uzlaştırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.

Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.

Uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin hususlar, yönetmelikle düzenlenir.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
15.Ceza Dairesi
Esas:  2013/26027
Karar: 2016/2969
Karar Tarihi: 04.04.2016

ÖZET: Senetteki yazı ve imzaların katılan ve sanıkların eli ürünü olup olmadığına yönelik .....Dairesinden rapor alınarak, alacaklı yazısı ile borçlu yazı ve imzasının katılanın eli ürünü olması halinde sanıkların borç olarak verdiklerini söyledikleri miktarda nazara alınarak eylemin TCK’nın 209. maddesi kapsamında açığa imzanın kötüye kullanılması kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 209)

Dava ve Karar: Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık ....’in katılanın 1994-1996 yılları arasında ....'da ticaret ile uğraştığı sırada yanında çalıştığı, diğer sanık ...’ın da sanık .....’in babası olduğu, aralarında hiçbir ticari ilişki olmayan sanık .... adına 15 Haziran 2005 ödeme günlü 780.000 dolar ibareli senedin sanık ..... tarafından oğlu ....’e ciro edildiği ve ...... tarafından vekili aracılığıyla .....Müdürlüğü'nün 2008/741 esas sayılı dosyası üzerinden katılan aleyhine icra takibine konulduğu olayda;

Sanıkların katılanın birlikte iş yapma teklifi üzerine para verdiklerini, karşılığında katılanın suça konu senedi verdiğini, ödeme hususunda kendilerini oyaladığı, bu nedenle takibe koyduklarını savunmaları, katılanın .. isimli şirketinde sanık ....’in yevmiyeyle çalıştığını, sık sık şehir dışına çıktığından dolayı şirketten alacaklılara verilmek üzere açığa senetler düzenleyip bıraktığı, o dönem işyerinde hırsızlık olduğunu, sanığın suça konu senedi çalarak babası A. adına doldurup icra takibine koyduklarını, senetteki eski damga pulunun da bunun kanıtı olduğunu beyan etmesi, ..... Laboratuvarı'nın 04/12/2008 tarihli ekspertiz raporuna göre; senette bulunan "15.06.2005", "15 HAZİRAN 2005", "Yediyüzseksenbin A:B:D.doları", "S..." ve "15.02.2005" içerikli yazı-rakamlarının kendi aralarında benzerlik müşahede edildiği, söz konusu yazıların bir şahıs eli ürünü olduğu, "..... kadriye beldesi ......" isim-adres yazılarının kendi aralarında benzerlik müşahede edildiği, bu yazıların ise ikinci bir şahıs eli ürünü olduğunun tespit edilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından hırsızlık olayına ilişkin evrakların getirtilerek, senet çalındığına dair bir başvurunun bulunup bulunmadığının tespiti, senetteki yazı ve imzaların katılan ve sanıkların eli ürünü olup olmadığına yönelik .....Dairesinden rapor alınarak, alacaklı yazısı ile borçlu yazı ve imzasının katılanın eli ürünü olması halinde sanıkların borç olarak verdiklerini söyledikleri miktarda nazara alınarak eylemin TCK’nın 209. maddesi kapsamında açığa imzanın kötüye kullanılması kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç: Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 04.04.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas:  2012/19599
Karar: 2014/10276
Karar Tarihi: 27.05.2014

ÖZET: Sanığın boş olarak katılan tarafından imzalanan suça konu belgeyi, sonrasında doldurup, yazı ile yazılan kısımda tahrifat yaparak bono olarak icra takibine koyması şeklindeki eyleminin açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğunun gözetilmesi gerekir.

(5237 S. K. m. 204, 209)

Dava ve Karar: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

1- Sanığın boş olarak katılan tarafından imzalanan suça konu belgeyi, sonrasında doldurup, yazı ile yazılan kısımda tahrifat yaparak bono olarak icra takibine koyması şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 209/1. maddesinde düzenlenen açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşerek yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,

2- Kabule göre de;

Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hâkime ait olduğu cihetle, kararda suça konu bonoda yapılan tahrifatta aldatma kabiliyetinin ne şekilde gerçekleştiğinin tartışılmaması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.05.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.