5.Ceza Dairesi
Esas: 2014/5795
Karar: 2014/8187
Karar Tarihi: 11.09.2014
ÖZET: Teşebbüs nedeniyle indirim
yapılırken meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı yerine "suç işleme
hususundaki ısrarlı kastının yoğunluğu" biçiminde yine yasal ve yeterli
olmayan gerekçeyle verilen cezanın asgari oranda indirilmesi isabetsizdir.
(5237 S. K. m. 3, 35, 53, 61, 62,
252)
Dava: Mahalli mahkemece verilen
hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Karar: Bozma üzerine yapılan
yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma
sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine
göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Suç tarihinden sonra 05.07.2012 gün
ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı
Yasanın 87. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 252. maddesinin 4. fıkrası
ile "kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi
tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini
konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından
kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine
göre verilecek ceza yarı oranında indirilir." şeklinde düzenleme yapılmış
olup; öğretide bir kısım aksine görüşler bulunmakla beraber genel kabul görüp
süregelen uygulamada da benimsendiği üzere; menfaat talep eden sanığın isteğini
gerçekte yerine getirmek niyetinde olmayan kişinin faili suçüstü yakalatmak
amacıyla talebi kabul etmiş görüntüsü verdiği durumlarda, sanığın yakalanması
için yapılan anlaşmanın serbest irade ürünü olmaması nedeniyle rüşvet
anlaşmasının oluşmadığı, bu nedenle de eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı ve
bu itibarla 6352 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 252/4. maddesinde yer alan
teşebbüs hükmünün uygulanma koşullarının oluştuğu nazara alınarak sanık
hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nın 252/1, 35 ve 62. maddeleri ve
suç tarihinden sonra yürürlüğe giren TCK'nın 252/1, 252/4 ve 62. maddeleri
uygulanarak lehe Yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, 6352 sayılı
Kanun'la değişik TCK'nın 252/4. maddesinde yer alan teşebbüs hükmünün uygulanma
koşullarının bulunmadığından bahisle sanık hakkında fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
Bozmaya konu aleyhine temyiz
bulunmayan 07.03.2008 günlü hükümde temel cezanın alt sınırdan belirlendiği,
bozma ilamında bu belirlemenin isabetsiz olduğuna ilişkin bir ibareye yer
verilmediği gibi dosya kapsamına göre de TCK'nın 61. maddesinde yer alan temel
cezanın tespitinde esas alınacak hususlarda da bir değişiklik olmadığı
gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile TCK'nın 3/1. maddesindeki orantılılık
ilkesine de aykırı olacak şekilde takdirde hataya düşülerek temel cezanın alt
sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi,
TCK'nın 35/2. maddesi uyarınca
teşebbüs nedeniyle indirim yapılırken meydana gelen zarar ve tehlikenin
ağırlığı yerine "suç işleme hususundaki ısrarlı kastının yoğunluğu"
biçiminde yine yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle verilen cezanın asgari
oranda indirilmesi,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a
maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanık hakkında
53/5. madde gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan
cezanın yarısından bir katına kadar sadece bu hak ve yetkinin kullanılmasının
yasaklanmasına karar verilmesi gerekirken anılan maddenin 1. fıkrasının tüm alt
bentlerini kapsar şekilde hak yoksunluğuna hükmolunması,
Sonuç: Kanuna aykırı, sanık
müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320
sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
KAYNAK
http://benimavukatım.com