24 Mayıs 2018 Perşembe

HAYATA KAST SEBEBİYLE BOŞANMA


Birbirinden ayrı olarak TMK. m. 162 hükmünde iki boşanma sebebi aynı madde içinde düzenlenmiştir:

Hayata kast sebebiyle boşanma (TMK. m. 162),

Pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma (TMK. m. 162).

TMK. m. 162 hükmünde yer alan iki ayrı boşanma sebebi birbirinden bağımsızdır.

Hayata kast (TMK. m. 162) 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun düzenlediği özel boşanma sebeplerindendir. Hayata kast (TMK. m. 162) aynı zamanda 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun düzenlediği mutlak boşanma sebeplerindendir.

I. KONUSU

Hayata kast karı veya kocadan birinin, diğer eşi öldürmek amacıyla yaptığı eylemlerdir. Hayata kast özel ve mutlak nitelik taşıyan bir boşanma sebebidir. Eşlerden birinin diğerini öldürmeye yönelik bir eylemde bulunduğunun kanıtlanması durumunda boşanmaya karar verilmelidir.

Aile mahkemesi hâkimi böyle bir eylemi tespit edince ayrıca ortak yaşamın bu yüzden diğer eş için çekilmez hâl alıp almadığını incelemek yetkisine sahip değildir Kaldı ki buna gerek de yoktur. Öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış bulunan bir kimsenin "müstakbel katili" ile aynı çatı altında oturması beklenemez.

Hayata kast kavramına intihara teşvik ve her türlü öldürmeye teşebbüs gibi eylemler girer. Ne kadar ciddî boyutta bulunursa bulunsun "öldürme tehdidi" hayata kast kavramına girmez.

Öldürme kastı ve niyetinin bulunmadığı eylemler diğer eş için yaşamsal bir tehlike yaratmış bile olsa hayata kast sebebiyle boşanmaya karar verilemez. Örneğin eşlerden biri tarafından hava gazı musluğunun dalgınlıkla açık bırakılmış olması hâlinde o eylemi gerçekleştiren eşin diğer eşi öldürme amacı kanıtlanmadığı sürece hayata kast eylemini işlemiş sayılmaz. Buna karşılık elverişli araç sağlanmış olması koşuluyla eşin intihara kışkırtılması hayata kast eylemi olarak kabul edilir.

Hayata kast kusura dayanan bir boşanma sebebi olduğu için öldürmeye kalkışan eşin akıl hastası veya ayırt etme gücünden yoksun bulunmaması gerekir. Akıl hastası olduğu anlaşılan eşin diğerini öldürmeye teşebbüsü hâlinde diğer koşulların da varlığı hâlinde akıl hastalığı sebebiyle (TMK. m. 165) boşanma davası açılabilir.

Eşini öldürmek isteyen karı veya kocanın öldürmek için kullandığı araçlar öldürmeye elverişli olmasa bile eylem öldürme amacına yönelik olduğu için hayata kast var sayılır165.

Hayata kast eylemi eşin yakınlarına yönelik olursa bu eylem hayata kast sebebiyle boşanma davasının kapsamına girmez. Ancak örneğin kayınpederini öldürmeye teşebbüs etmek, kayınvalideyi zehirlemeye teşebbüs etmek hayata kast sebebiyle boşanma (TMK. m. 162) kapsamına girmez ama suç işleme sebebiyle boşanma (TMK. m. 163) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma sebebi sayılır.

II. USUL

A- DAVANIN TARAFLARI

Hayata kast sebebiyle boşanma (TMK. m. 162) davası hayata kast eyle mini gerçekleştirene karşı diğer eş tarafından açılabilir.

B- KUSUR UNSURU

Hayata kast sebebiyle boşanma kusura dayanan boşanma sebebi olduğu için akıl hastası veya ayırt etme gücünden yoksun eşe karşı hayata kast sebebiyle boşanma davası açılamaz.

Bu konuda davanın konusu bölümünde bilgi verilmiştir.

C- MİRAS HUKUKU İLE İLİŞKİSİ

Kasten ve haksız yere öldürmeye teşebbüsün boşanma hukukunun yanı sıra miras hukuku yönünden de doğurduğu sonuçlar vardır. Eylemin teşebbüs biçiminde olmasının bir önemi yoktur. Mahkûmiyet zorunlu değildir. Genel af, özel af veya zamanaşımı (TCK. 102, 112) gibi sebeplerle sanığa ceza verilmemiş ve ceza ortadan kaldırılmış bulunsa bile kasten ve haksız yere öldürmeye teşebbüs eylemi bu hallerde bir "mirastan yoksunluk" sebebidir.

TMK. m. 578 hükmüne göre aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler:

Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,

Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler, Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,

Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.

D- BEKLETİCİ MESELE

Hayata kast sebebiyle boşanma (TMK. m. 162) davasında boşanma sebebinin varlığına ilişkin hadise de kanıtlanmış olmalıdır;

Ceza Mahkemesinin boşanma davasına konu olan eylem hakkında maddi olayı tespit eden kararı hukuk hakimini bağlayacağından ceza davasının sonucu beklenerek deliller birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulmalıdır.

YOKSULLUK NAFAKASININ BİÇİMSEL KOŞULLARI


4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 175 hükmüne göre verilecek yoksulluk nafakasının biçimsel koşullarını aşağıdaki gibi ayrımlayabiliriz;

- İstek,

- Süre,

- Evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi.

Şimdi bu konuya ilişkin olmak üzere Yargıtay'da yaptığımız uygulamaya örnekler de vermek suretiyle ayrıntılı açıklamalarda bulunacağım.

A- İSTEK

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 175 hükmüne göre verilecek yoksulluk nafakasının biçimsel koşullarından ilki bu konuda aile mahkemesi hakiminden istekte bulunmaktır.

Yoksulluk nafakasında istek koşulunu aşağıdaki ayrımlamaya göre inceleyeceğiz;

- istek aşılamaz,

- istek belirsiz ise açıklattırılmalıdır,

- istek karara bağlanmalıdır,

- istek yoksa verilemez,

- istenmediği açıklanmışsa verilemez,

- boşanmadan sonra istek yapılabilir.

Şimdi bu konuya ilişkin olmak üzere Yargıtay'da yaptığımız uygulamaya örnekler de vermek suretiyle ayrıntılı açıklamalarda bulunacağım.

1 - İstek Aşılamaz

Boşanma davasında aile mahkemesi hakimi istenilen yoksulluk nafakası miktarını aşarak yoksulluk nafakasına hükmedemez.

".....Yoksulluk nafakasında istek aşılarak sonuçta fazla miktara hükmolunması doğru değildir."

"... Davacı kadın dava dilekçesinde 70 YTL. yoksulluk nafakası isteğinde bulunmuştur. Mahkemece talep aşılmak suretiyle 100 YTL. yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır."

"....Davacı dava dilekçesinde 200 TL. yoksulluk nafakası isteğinde bulunmuştur. Mahkemece Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesi gözardı edilerek talep aşılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Ancak bu yön yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu kısmının düzeltilerek onanması cihetine gidilmiştir."

Başka bir anlatımla hakim tarafların istekleriyle bağlıdır.

2- İstek Belirsiz İse Açıklattırılmalıdır

Uygulamada hukuki bilgiden yoksun olan taraflar yoksulluk nafakası kavramım ismen bilemediği için yoksulluğunu anlatır ifadeler kullanmaktadır;

- "Gelirim yok"

- "komşuların yardımıyla geçiniyorum"

- "Açım"

- "Muhtacım"

- "Boşanma kararı verilirse zor durumda kalacağım bu sebeple nafaka istiyorum" biçimindeki beyanlar hem tedbir nafakasını hem de yoksulluk nafakasını kapsayan beyanlardır.

Aile mahkemesi hakimi bu ve benzeri beyanları duruşmada söylenir, dilekçelerde yazıldığını görürse beyan sahibinden açıklama istemelidir.

"...Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde ifadesini bulan yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için yargılama sırasında miktarda belirtilerek açık isteğin bulunması zorunludur. Davacı yoksulluk nafakası istemişse de miktarını açıklamamıştır. Mahkemece yapılacak iş davacı kadından isteği yoksulluk nafakası miktarını açıklattırarak sonucuna göre işlem yapmaktan ibarettir. Bu yön dikkate alınmadan davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri doğru olmamıştır."

"...Kadının nafaka isteği hakkındaki açıklamaları yoksulluk nafakasını da kapsamaktadır. Yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir."

3- İstek Karara Bağlanmalıdır

Boşanma davasında aile mahkemesi hakimi istenilen yoksulluk nafakası  hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermelidir.

a. İstek Miktarı Gösterilmişse

Boşanma davasında hakim miktarı da gösterilerek istenilen yoksulluk nafakası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermelidir.

"...Davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası istemi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir."

b. İstek Miktarı Gösterilmemişse

Dairem önceleri usulüne uygun yoksulluk nafakası isteğinin varlığının kabulü için yoksulluk nafakası miktarının da açıkça belirtilmesini istemekteydi.

...Yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulabilmesi için bu konuda miktarda bildirmek suretiyle açık bir isteğin varlığı gerekir. Bu şekilde bir istek olmadığı halde taraflar arasında kesin hüküm oluşturacak biçimde hüküm kurulması doğru değildir.”

Şimdiki uygulamaya göre aile mahkemesi hakimi yoksulluk nafakası istendiği halde miktarın açıklanmadığını görürse beyan sahibinden istek miktarı hakkında açıklama istemelidir.

4- İstek Yoksa Verilemez

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 175 hükmüne göre yoksulluğa düşecek taraf nafaka isteyebilir. O halde istek olmadan yoksulluk nafakasına hükmedilemez.

"...İstek olmadığı halde davalı yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır."

"...Davalı kadının açık yoksulluk nafakası talebi bulunmamaktadır. Bu yön gözetilmeden istek dışına çıkılarak kesin hüküm oluşturacak şekilde yoksulluk nafakasının reddine ilişkin karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir."

5- İstenmediği Açıklanmışsa Verilemez

Boşanma davasında nafaka istenmediği açıklanmışsa yoksulluk nafakası verilemez.

..Davacı kadın dava dilekçesinde kendisi için nafaka istemediğini belirtmiştir. Bu beyan yoksulluk nafakası isteğinden vazgeçme anlamındadır. Bu yön gözetilmeden davacı kadın için yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir.”

6- Boşanmadan Sonra İstek Yapılabilir

Yoksulluk nafakası boşanma davasında istenilmemiş ise daha sonra istenebilir mi?

a. Kesinleşen Boşanma Davasında İstenilmemişse

Yoksulluk nafakasına ilişkin istek boşanma davasının yerel mahkemede yapılan yargılaması sırasında ortaya konur ise boşanmanın eki niteliğinde olduğundan harç verilmesine gerek kalmadan her zaman istenebilir.

Boşanma kararının temyiz edilmesi ve kararın boşanma dışında başka yönden bozulması halinde bozma konularına ilişkin yürütülen yargılama sırasında ortaya konulan yoksulluk nafakası isteği ise artık boşanmanın eki sayılamayacağından usulüne uygun şekilde harcı ödenerek açılacak bir davaya konu olabilir.

Yoksulluk nafakasının boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile istenmesini engelleyen bir hüküm 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda yer almadığından yoksulluk nafakası boşanma davasının kesinleşmesinden sonra da istenebilir.

Bu durumda davacının boşanma kararının kesinleştiği tarihte yoksulluğa düşüp düşmediği araştırılır.

b. Anlaşmalı Boşanmada İstenilmemişse

Aile mahkemesi hakiminin anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için boşanmanın mali sonuçları olan;

- maddi tazminat

- manevi tazminat

- yoksulluk nafakası konularında taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.

Anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra o davada yoksulluk nafakası istenilmemişse/verilmemişse kesinleşmeden sonra istek de bulunulamaz.

7- İstek Arttırılamaz

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 175 hükmüne göre verilecek yoksulluk nafakası bilmeyerek de olsa yetersiz miktarda istenmişse kural olarak sonradan bu miktar arttırılamaz.

YASAL MAL REJİMİ


Edinilmiş Mallar: Edinilmiş mallar için geçerli olan ana kural şu: mal rejiminin devamı süresince karşılık, yani ivaz verilmek suretiyle eşlerce edinilen mallardır bunlar 219. maddeye göre. Bir malın edinilmiş mal sayılması için, mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması gerekir. Bu demektir ki, mal rejiminin başlangıcından önce edinilen veya sona ermesinden sonra edinilen mallar, edinilmiş mal sayılmaz. Mal rejiminin devamı süresince, başıyla sonu arasında edinilmiş mallar bu kategoriye girerler. Tabii süreye ilişkin bu durumun yanı sıra, malın karşılık verilerek edilmiş olması gerekir. İvazın illa para olması, ayın olması şart değil, emek de karşılık sayılıyor burada.

219. maddeye göre edinilmiş mallar;

1. Çalışma karşılığı edimler: Emeğinin karşılığı elde ettiği mallar, edinilmiş mallardır. Ücreti, maaşı, ticaret yoluyla kazancı v.s. Bunlar edinilmiş mal sayılıyor bu sistemde.

2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacıyla kurulan sandık veya benzerlerinin yaptığı ödemeler; tazminat v.s. adı altında yaptığı ödemeler. Bunlar da edinilmiş mal sayılıyor. Örnek, eşlerden birine emekli sandığı 10.000-TL emekli ikramiyesi ödedi. Edinilmiş mal sayılıyor.

3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar: Bu her hangi bir kaza sonucu geçici olarak veya sürekli olarak çalışma gücün kaybı veya iş başında iş kazası sayılacak bir nedenle iş gücünün kaybı olabilir. Ya da maluliyet aylığı dediğimiz aylık olabilir. Bunlar da edinilmiş mal sayılıyor. Yalnız burada bir şey söyleyeyim. Yasanın ilginç bir düzenlemesi var. Şu sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kurumlarınca ödenen ödemeler ile çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar sermaye şeklinde ödenmişse edinilmiş mal, ama yaşam boyu irat şeklinde ödenmekte ise, mal rejiminin sona ermesine kadarki ödemeler de yine edinilmiş mal, fakat mal rejiminin sona ermesinden sonra yapılan ödemeler kişisel, o miktarıyla kişisel mal sayılıyor. Bu konuda 228. madde ilginç bir istisna getirmiş.

4. Kişisel malların gelir: Normal hukuk mantığı ile düşündüğümüz taktirde, kişisel bir malın gelirinin de yine kişisel bir mal sayılması gerekirken, yasa kişisel malın gelirlerini edinilmiş mal saymış. Burada da yine diğer eşi, aileyi koruma kaygısı var. Ancak eşler bunun aksini kararlaştırabiliyorlar. Yani kişisel malın gelirinin kişisel mal olacağını kararlaştırabiliyorlar, o özgürlükleri var. Örnek; babasından kalmış evin kirası, tarlanın ürünü, efendim ticarethanenin geliri; bunlar aksi kararlaştırılmadığı taktirde, miras yoluyla kalan mallar aslında edinilmiş mal değil, kişisel mal ama onun geliri edinilmiş mal sayılıyor. Ne var ki aksi kararlaştırılabiliyor. Bu önemli bir yenilik.

5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler, edinilmiş mal sayılıyor. Diyelim ki; on kilo ya da birilerinin sahip olduğu gibi yüz altmış dört kilo altını var adamın, onu satmış bir tane lüks villa almış. Altın da edinilmiş mallar grubuna giriyormuş ve şimdi onun yerine geçen, hukukta kaim değer dediğimiz şey, o da edinilmiş mal sayılıyor. Yani bir edinilmiş mal elden çıkarılarak, yerine edinilen mal da edinilmiş mallar grubuna giriyor.
Yasada özellikle belirtilenler bunlar. Bir de biraz önce söylemiştim, bir karineden bahsetmiştim. Bir de karineyle edinilmiş mal sayılan mallar var. Kişisel mal olduğu kanıtlanamayan mallar var 222. maddenin 3. fıkrası gereğince. Edinilmiş mallarla ilgili grup bunlardan oluşuyor.
  
Kişisel Mallar:

Kişisel malların neler olduğu, bir yasaya göre, iki sözleşmeye göre belirlenebilir. Yasaya göre kişisel malların neler olduğu, 220 ve 221. maddelerde sayılmış. Buna göre;

1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya. Örnek; bir eşin bilgisayarı veya terzi olan eşin dikiş makinesi, kendi giysileri, kişisel olarak kullandığı bisikleti v.s. örnekleri çoğaltabilirsiniz. Yalnızca kendisinin kişisel kullanımına yarayan mallar.

2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait olan mallar. Yani bundan amaç; mal rejiminin başlangıcından önce kazanılmış, edinilmiş mallar. Bunlar da kişisel mal sayılıyor.

3. Bir mal rejiminin devamı boyunca eşin miras yoluyla edindiği, kazandığı mallar. Miras malları. Bunlar da kişisel mallar.

4. Bir eşin mal rejiminin devamı boyunca karşılıksız kazandırmalar yoluyla edindiği mallar. Örnek; bağış yoluyla, ibra yoluyla, bedelsiz temlik yoluyla v.s. karşılıksız olarak kazandığı mal.

5. Manevi tazminat alacakları. Kişiye sıkı biçimde bağlı bir haktan kaynaklandığı için bunlar da kişisel maldan sayılıyor.

6. Ve nihayet kişisel mallar yerine geçen değerler. Bir kişisel mal çıkarılıp, yerine bir kişisel mal elde edilmişse bu da kişisel mal sayılıyor, yasa bunları belirtiyor. Ama sözleşmeyle kişisel mal sayılabilen şeyler.

Aslında edinilmiş mal sayıldığı halde sözleşme yapılmak sureti ile kişisel mal haline getirilebilen mallar:

1. Bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti nedeni ile doğan mal varlığı değerleri, edinilmiş mal. Ama sözleşmeyle kişisel mal sayılabiliyor.
2. Ayrıca kişisel malların gelirleri edinilmiş maldır, ama sözleşmeyle kişisel mal sayılabiliyor. Evet kişisel mallar grubu da bunlardan oluşuyor. Ana çatısı itibariyle edinilmiş mallar katılma rejiminde konu olacak malları bunlar oluşturuyor.

Mal Rejiminin Sona Ermesi

Edinilmiş mallara katılma rejimi üç şekilde sona erebilir.

1. Kendiliğinden.
2. Eşlerin anlaşmalarıyla.
3. Mahkeme kararıyla.

- Kendiliğinden sona erme hali ölümdür. Eşlerden birinin ölümü halinde mal rejimi kendiliğinden, hem de yasaya göre o anda, yani ölüm anında sona erer. Ölümden sonra kooperatiflerde olduğu gibi tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam eder gibi bir durum yok, ölüm anında sona eriyor, bitiyor. Tasfiye ona göre yapılıyor.

- Anlaşmayla sona erme; oturumun başında sizlere belirtmiştim. Anlatmıştım. Sözleşme özgürlüğü kapsamında eşlerin kabul ettikleri bir sistemi veya yasa gereği tabi oldukları sistemi kaldırma hakları da vardır demiştim. İşte anlaşmayla o şekilde sona eriyor.

- Mahkeme kanalıyla sona ermeye gelince de üç durumda karşımıza çıkıyor.

1. Boşanma,
2. Evliliğin iptali yani butlan nedeni ile evliliğin ortadan kaldırılması.
3. Haklı nedenler var ise eşler arasındaki mal rejiminin mahkeme kararıyla mal ayrılığına çevrilmesi.

Normalde mahkeme kararları kesinleştiği anda hüküm doğurur. Ama burada farklı bir sonuç öngörmüştür yasa. Bu hallerde, bu üç halde yasa; dava tarihinde sona erer diyor. Bu şu demektir; dava tarihinden sonra eşlerin yapacakları tasarruflar artık geçersiz olacaktır, artık ona göre değerlendirilecektir. Dava tarihi itibari ile mal rejimi sona ermiştir.