17 Temmuz 2018 Salı

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
15.Ceza Dairesi
Esas:  2013/26027
Karar: 2016/2969
Karar Tarihi: 04.04.2016

ÖZET: Senetteki yazı ve imzaların katılan ve sanıkların eli ürünü olup olmadığına yönelik .....Dairesinden rapor alınarak, alacaklı yazısı ile borçlu yazı ve imzasının katılanın eli ürünü olması halinde sanıkların borç olarak verdiklerini söyledikleri miktarda nazara alınarak eylemin TCK’nın 209. maddesi kapsamında açığa imzanın kötüye kullanılması kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

(5237 S. K. m. 209)

Dava ve Karar: Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık ....’in katılanın 1994-1996 yılları arasında ....'da ticaret ile uğraştığı sırada yanında çalıştığı, diğer sanık ...’ın da sanık .....’in babası olduğu, aralarında hiçbir ticari ilişki olmayan sanık .... adına 15 Haziran 2005 ödeme günlü 780.000 dolar ibareli senedin sanık ..... tarafından oğlu ....’e ciro edildiği ve ...... tarafından vekili aracılığıyla .....Müdürlüğü'nün 2008/741 esas sayılı dosyası üzerinden katılan aleyhine icra takibine konulduğu olayda;

Sanıkların katılanın birlikte iş yapma teklifi üzerine para verdiklerini, karşılığında katılanın suça konu senedi verdiğini, ödeme hususunda kendilerini oyaladığı, bu nedenle takibe koyduklarını savunmaları, katılanın .. isimli şirketinde sanık ....’in yevmiyeyle çalıştığını, sık sık şehir dışına çıktığından dolayı şirketten alacaklılara verilmek üzere açığa senetler düzenleyip bıraktığı, o dönem işyerinde hırsızlık olduğunu, sanığın suça konu senedi çalarak babası A. adına doldurup icra takibine koyduklarını, senetteki eski damga pulunun da bunun kanıtı olduğunu beyan etmesi, ..... Laboratuvarı'nın 04/12/2008 tarihli ekspertiz raporuna göre; senette bulunan "15.06.2005", "15 HAZİRAN 2005", "Yediyüzseksenbin A:B:D.doları", "S..." ve "15.02.2005" içerikli yazı-rakamlarının kendi aralarında benzerlik müşahede edildiği, söz konusu yazıların bir şahıs eli ürünü olduğu, "..... kadriye beldesi ......" isim-adres yazılarının kendi aralarında benzerlik müşahede edildiği, bu yazıların ise ikinci bir şahıs eli ürünü olduğunun tespit edilmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından hırsızlık olayına ilişkin evrakların getirtilerek, senet çalındığına dair bir başvurunun bulunup bulunmadığının tespiti, senetteki yazı ve imzaların katılan ve sanıkların eli ürünü olup olmadığına yönelik .....Dairesinden rapor alınarak, alacaklı yazısı ile borçlu yazı ve imzasının katılanın eli ürünü olması halinde sanıkların borç olarak verdiklerini söyledikleri miktarda nazara alınarak eylemin TCK’nın 209. maddesi kapsamında açığa imzanın kötüye kullanılması kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç: Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 04.04.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas:  2012/19599
Karar: 2014/10276
Karar Tarihi: 27.05.2014

ÖZET: Sanığın boş olarak katılan tarafından imzalanan suça konu belgeyi, sonrasında doldurup, yazı ile yazılan kısımda tahrifat yaparak bono olarak icra takibine koyması şeklindeki eyleminin açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğunun gözetilmesi gerekir.

(5237 S. K. m. 204, 209)

Dava ve Karar: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

1- Sanığın boş olarak katılan tarafından imzalanan suça konu belgeyi, sonrasında doldurup, yazı ile yazılan kısımda tahrifat yaparak bono olarak icra takibine koyması şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 209/1. maddesinde düzenlenen açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşerek yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,

2- Kabule göre de;

Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hâkime ait olduğu cihetle, kararda suça konu bonoda yapılan tahrifatta aldatma kabiliyetinin ne şekilde gerçekleştiğinin tartışılmaması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.05.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas:  2013/4941
Karar: 2015/25211
Karar Tarihi: 08.04.2015

ÖZET: Katılanın, sanığa teminat olarak verdiği imzalı boş senedin sanık tarafından doldurulup icraya konduğunun iddia edilmesi karşısında; sanığın açığa imza ile sahibi tarafından kendisine tevdi olunan imzalı kağıdı bertakrip ele geçirmesinin sözkonusu olmadığı, eylemin sübutu halinde yasada öngörülen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturacağının gözetilmemesi bozmayı gerektirir.

(5237 S. K. m. 209)

Dava: I) Sanık hakkında, katılandan işe girerken boş ve imzalı vaziyette teminat olarak aldığı senedi katılanın işten ayrılmasından sonra iade etmeyerek doldurup icraya koymak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; Şikayetçi ...'in, 30.04.2009 tarihli Cumhuriyet Savcılığı’na hitaben yazılan şikayet dilekçesinde, sanığa ait fabrikada işe başladığında kendisine teminat olarak üzerinde sadece 5.000 TL meblağ yazılı boş senedi imzalattıklarını, haksız olarak işten çıkardıktan sonra da senedini iade etmediklerini, bilahare (5) rakamında tahrifat yapıp boş kısımlarını da doldurarak 80.000.000 TL tutarlı hale getirilen senede dayanarak aleyhinde icra takibi yapıldığını belirtmesine karşın kovuşturma aşamasında, işe girerken kendisine dosya halinde hazırlanmış belgelerin acele olarak imzalatıldığını, teminat olarak da boş bir senet imzalatıldığını beyan etmesi üzerine çelişki sebebiyle sorulduğunda kendisine 5.000-TL tutarlı teminat senedi alınacağının söylenmesi sebebiyle o şekilde beyanda bulunduğunu yoksa imzaladığı senedin boş olduğunu beyan etmesi, sanığın, aşamalarda alınan savunmalarında ısrarla: suça konu senedin katılandan başlangıçta alınan teminat senedi olmadığını, suça konu senette herhangi bir tahribat bulunmadığını, katılanın müşterilerden şirket adına tahsil ettiği paraların bir kısmını şirket kayıtlarına intikal ettirmeden haksız olarak mal edindiğini öğrenmesi üzerine 2004 yılı 12. ayında katılanı işten çıkardığını ve beraber yaptıkları hesaplaşmada 80.000.- TL'nin katılan uhdesinde bulunduğu hususunda anlaştıklarını, bu hususa dair bilgisi olan tanıklarının da olduğunu, sanığın bilahare borcuna karşılık suça konu senedi tanzim edilmiş bir şekilde getirerek kendisine verdiğini, şirket hesabını kendi cebinden kapattığı için senedi kendi adına düzenlenmiş şekilde istediğini, suça konu senedin başlangıçta teminat olarak alınan senetle ilgisi olmayıp, farklı bir senet olduğunu savunması ve başlangıçta alınan teminat senedi olarak 28.12.2010 tarihli celsede dosyada fotokopisi bulunan ve katılanın borçlu sıfatıyla imzaladığı, isim ve adresi yazılı bulunan boş senet aslının mahkemeye ibraz edilmiş olması, suça konu senedin üç farklı kalemle düzenlenmesine rağmen yazı ve rakamla değer gösteren bölümlerinde ayrıca arka yüzünde fiziksel veya kimyasal yöntemlerle yapılmış herhangi bir silinti veya kazıntı emaresine rastlanmadığına dair tespit içeren bilirkişi raporlarının temin edilmiş olmasına rağmen senetteki yazı ve imzaların aidiyetine dair inceleme yaptırılmamış olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, öncelikle sanık müdafii tarafından 28.12.2010 tarihli celsede ibraz edilen ve mahkemece incelenip iade edilen, başlangıçta alınan teminat senedi olduğu savunulan senedin dosyaya alınarak sözkonusu senet ile suça konu senetteki yazı ve imzaların aidiyetine dair bilirkişi incelemesi yaptırılması, sanık ve müdafii tarafından dosyaya bildirilen savunma tanıklarının celbedilerek olaya dair bilgi ve görgülerinin tespit edilmesi, katılan tarafından açılan menfi tespit davasının akıbetinin araştırılarak özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

II) Kabule göre de;

1) Katılanın, sanığa teminat olarak verdiği imzalı boş senedin sanık tarafından doldurulup icraya konduğunun iddia edilmesi karşısında; sanığın açığa imza ile sahibi tarafından kendisine tevdi olunan imzalı kağıdı bertakrip ele geçirmesinin sözkonusu olmadığı, eylemin sübutu halinde TCK'nun 209/1. madde ve fıkrasında öngörülen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,

2) Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve dosya içinde örneği bulunan ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 14.02.2008 tarih, 2006/346 Esas ve 2008/107 karar sayılı ilamına konu 1.200 TL doğrudan adli para cezasına dair hükmün kesin nitelikte olup tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,

3) Adli emanete kayıtlı suça konu belgenin akıbeti hakkında bir karar verilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 08.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.