24 Haziran 2018 Pazar

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
15.Ceza Dairesi

Esas:  2015/14133
Karar: 2015/30608
Karar Tarihi: 02.11.2015

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU - DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ ÖDEMESİ - BELGELERİN MAHKEME HEYETİ TARAFINDAN İNCELENİP ÖZELLİKLERİNİN ZAPTA GEÇİRİLEREK ALDATMA KABİLİYETİ BULUNUP BULUNMADIĞININ BELİRLENMESİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Sanıkların mağdur Ö.’a ait birçok tarım arazisini onun rızası ile fiilen kullandıkları, mağdur Ö.’ın arazilerin kullanımı konusunda önceden rızası olduğunu ancak kimseyle kira sözleşmesi yapmadığını ve bu yönde izin vermediğini beyan etmesi karşısında, sanıkların gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahte kira sözleşmesi düzenlemeleri ve kullanmaları nedeniyle eylemin TCK’nın 211. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden, 01/06/2005 tarihinden önce işlenen sahtecilik suçlarının zamanaşımına uğrayacağı dikkate alınarak, sahte sözleşmelerin hangi tarihte kuruma ibraz edildiği araştırılmadan ve sanık A.’in doğrudan gelir desteği için kullandığı üç adet sözleşme dışında suça konu diğer sözleşme asılları getirtilip, söz konusu belgelerin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilerek aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığı belirlenmeden hüküm kurulması isabetsizdir.

(5237 S. K. m. 158, 207, 211) (765 S. K. m. 102, 104)

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;

Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.

Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.

Sanık A....’in ....... İlçesi ....... Köyü'nde bulunan ve Ö. isimli mağdura ait olan 7,17, 64, 66, 111 ve 213 parsel numaralı taşınmazları 2005, 2006 ve 2007 yılları arasında, sanki mağdurdan kiralanmış gibi 3 adet sahte kira sözleşmesi düzenleyerek ve bu sözleşmeleri de ilgili kuruma ibraz etmek suretiyle 2005 ve 2006 yıllarında doğrudan gelir desteği ödemesi aldığı, 2007 yılı başvurusunda da durumun fark edilmesi nedeniyle sanığa herhangi bir ödeme yapılmadığı, aynı şekilde sanık A.’in mağdur Ö. ve Y.’a ait 1049, 105, 1047, 1048, 1014, 338, 376, 1015 parsel numaralı taşınmazları taşınmaz sahipleri yerine imza atarak sanık N.’e kiralanmış gibi 3 adet sahte kira sözleşmesi düzenlediği, sanık N.’in sahte sözleşmeler ile 2005 ve 2006 tarihleri arasında doğrudan gelir desteği aldığı, 2007 yılında doğrudan gelir desteği ödemesi yapılmadığı, sanık A....’in mağdur Ö. adına .......... numaralı taşınmazları taşınmaz sahipleri yerine imza atarak sanık D....’ye kiralamış gibi 2 adet kira sözleşmesi düzenlediği, sanık D.’nün sahte sözleşmeler ile 2006 yılı için doğrudan gelir desteği aldığı, 2007 yılında ise hesabı bloke edildiğinden para alamadığı, sanık A...’in Ö. adına kayıtlı 676, ................. parsel numaralı taşınmazları taşınmaz sahipleri yerine imza atarak sanık H.’a kiralamış gibi 2 adet kira sözleşmesi düzenlediği, sanık H.’ın sahte sözleşmeler ile 2006 yılı için 822.33 TL doğrudan gelir desteklemesi ve mazot gübre ödemesi aldığı, 2007 yılında ise hesabı bloke edildiğinden para alamadığının iddia edildiği olaylarda;

1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik incelemede;

Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda arazilerin belirtilen dönemlerde ekilip ekilmediğine ilişkin sanıkların beyanlarının aksine bir tespit yapılamadığı, 24/06/2014 tarihli İlçe Tarım Müdürlüğü’nün cevabi yazısında çiftçilerin üretim beyanı esas alınan ve muhtarca üretim yaptığı onaylanan arazilerin kurumlarınca ancak %2'sinin kontrol edilebildiğinin belirtilmiş olması, mağdur Ö.’ın beyanları nazara alınarak sanıkların atılı suçu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığından beraatlarına yönelik kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bozmadan sonra yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

2- Özel belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik incelemede;

Sanıkların mağdur Ö.’a ait birçok tarım arazisini onun rızası ile fiilen kullandıkları, mağdur Ö.’ın arazilerin kullanımı konusunda önceden rızası olduğunu ancak kimseyle kira sözleşmesi yapmadığını ve bu yönde izin vermediğini beyan etmesi karşısında, sanıkların gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahte kira sözleşmesi düzenlemeleri ve kullanmaları nedeniyle eylemin TCK’nın 211. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden, 01/06/2005 tarihinden önce işlenen sahtecilik suçlarının 765 sayılı TCK'nın 102/4, 104/2. maddeleri gereğince zamanaşımına uğrayacağı dikkate alınarak, sahte sözleşmelerin hangi tarihte kuruma ibraz edildiği araştırılmadan ve sanık A.’in doğrudan gelir desteği için kullandığı 3 adet sözleşme dışında suça konu diğer sözleşme asılları getirtilip, söz konusu belgelerin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilerek aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığı belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
23.Ceza Dairesi

Esas:  2015/3664
Karar: 2015/6139
Karar Tarihi: 05.11.2015

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU - OKUL MÜDÜRÜ SANIĞIN ÖĞRENCİLERDEN TOPLADIĞI PARALARI UHDESİNE GEÇİRDİĞİ VE VERDİĞİ MAKBUZLARIN ALTINA KATILANIN İMZASINI TAKLİT ETMEK SURETİYLE İMZALADIĞI - EYLEMİN ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNU OLUŞTURDUĞU

ÖZET: Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanların beyanlarına, bilirkişi beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eylemlerinin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

(5237 S. K. m. 155, 207) (YCGK 19.06.2007 T. 2007/10-108 E. 2007/152 K.)

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Okul müdürü sanık H..'in, yetkisi olmadığı halde okul bağışı adı altında öğrencilerden topladığı 3.505 TL'nin 945 TL'sini okul aile birliğinin hesabına yatırması gerekirken uhdesine geçirdiği ve söz konusu paraların toplanması sırasında öğrencilere verdiği makbuzların altına katılanın imzasını taklit etmek suretiyle imzaladığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediği iddia ve kabul edilen somut olayda;

1-Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;

Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanların beyanlarına, bilirkişi beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eylemlerinin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,

2-Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;

a- Bağış toplama görevi olmayan sanığın sabit görülen eyleminin TCK’nın 155/1 maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşerek TCK’nın 155/2 maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulmuş olması,

b- Kabule göre de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 60 gün olarak tayin edilmesi,        

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi

Esas:  2015/6814
Karar: 2015/29740
Karar Tarihi: 15.10.2015

SAHTECİLİK SUÇU - ÖZEL HÜKÜM NİTELİĞİNDE BULUNAN ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNUNUN MADDESİNDEKİ DÜZENLEME GEREĞİNCE SANIĞA ÖN ÖDEME ÖNERİSİNDE BULUNULARAK SONUCUNA GÖRE HÜKÜM KURULMASI GEREKTİĞİ – KİŞİNİN BİLGİSİ VE RIZASI DIŞINDA İŞLETMECİ VEYA ADINA İŞ YAPAN TEMSİLCİSİ TARAFINDAN ABONELİK TESİSİ

ÖZET: Özel hüküm niteliğinde bulunan Elektronik Haberleşme Kanunu'nun maddesindeki düzenleme gereğince sanığa ön ödeme önerisinde bulunularak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, hükmün bozulması gerekmiştir.

(5237 S. K. m. 207) (5809 S. K. m. 63) (5271 S. K. m. 309)

Dava: Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04.06.2015 gün ve 2015-11358/36865 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29.06.2015 gün ve KYB. 233561 sayılı ihbarnamesi ile;

Özel belgede sahtecilik suçundan sanık M.. T..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 207/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2013/772 esas, 2014/843 sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;

19/02/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesindeki düzenleme gereğince sanığa önödeme önerisinde bulunularak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:

Karar ve Sonuç: İncelenen dosya içeriğine göre; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14.10.2014 tarih, 2013/772 esas, 2014/843 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.10.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
21.Ceza Dairesi
Esas:  2016/468
Karar: 2016/649
Karar Tarihi: 02.02.2016

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU - KİŞİNİN BİLGİ VE RIZASI DIŞINDA TESİS EDİLMİŞ OLAN ABONELİK - SANIĞIN MÜŞTEKİNİN KİMLİK BİLGİLERİNİ KULLANARAK GSM ABONELİK SÖZLEŞMESİ DÜZENLEMESİ EYLEMİ - 5809 SAYILI ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU

ÖZET: "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; sanığın, müştekinin kimlik bilgilerini kullanarak GSM Abonelik Sözleşmesi düzenlemesi eylemi, özel hüküm niteliğinde bulunan ve önödeme kapsamında olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesine uyduğundan dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE karar verilmiştir.

(5237 S. K. m. 7, 50, 52, 62, 207) (5809 S. K. m. 56, 63) (5271 S. K. m. 309)

Dava ve Karar: Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20.11.2015 gün ve 2015/24101/76323 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15.12.2015 gün ve KYB.2015/386915 sayılı ihbarnamesi ile;

Özel belgede sahtecilik suçundan sanık ......’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 207/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana .... Asliye Ceza Mahkemesinin 04/07/2013 tarihli ve 2011/242 esas, 2013/567 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesindeki değişikliğin sanık lehine uyarlanması talebinin reddine ilişkin aynı mahkemenin 27/08/2015 tarihli ve 2011/242 esas, 2013/567 sayılı ek kararına yönelik itirazın keza reddine dair mercii Adana ...... Ağır Ceza Mahkemesinin 03/09/2015 tarihli ve 2015/696 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;

Dosya kapsamına göre Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 24/10/2014 tarihli ve 2012/29948 esas, 2014/17470 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesindeki düzenleme de gözetilip. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. maddesi gereğince sanığın hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği cihetle, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:

Sonuç: Hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; sanığın, müştekinin kimlik bilgilerini kullanarak GSM Abonelik Sözleşmesi düzenlemesi eylemi, özel hüküm niteliğinde bulunan ve önödeme kapsamında olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesine uyduğundan, Sonuç: 5237 sayılı TCK'nun 7/2. maddesi gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği cihetle, uyarlama talebinin reddine ilişkin ek karara vaki itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı anlaşılmakla, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, mercii Adana ... Ağır Ceza Mahkemesinin 03.09.2015 gün ve 2015/696 değişik iş sayılı kararının CMK'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 02.02.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.