20 Haziran 2018 Çarşamba

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN CEZASI YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
23.Ceza Dairesi

Esas:  2015/3439
Karar: 2015/5861
Karar Tarihi: 02.11.2015

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU - SANIĞIN YETKİLİ OLDUĞU ŞİRKET TARAFINDAN KİRALANAN MALLARIN BİR KISMININ İADE EDİLDİĞİ - ŞİRKET HAKKINDA KAYYUM ATANDIĞI VE ŞİRKET MALLARININ DEVREDİLMESİNİN ÖNLENDİĞİ - HÜKMÜN ONANDIĞI

ÖZET: Sanığın sözleşmeye konu malları iade etmemek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanığın yetkili olduğu şirket tarafından kiralanan malların bir kısmının iade edildiği, iade edilmeyen aletlerle ilgili olarak … Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı kararında belirtildiği üzere şirket hakkında kayyum atandığı ve şirket mallarının devredilmesinin önlendiğinin anlaşılması karşısında unsurları itibariyle oluşmayan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Hüküm onanmıştır.

(1412 S. K. m. 317) (5237 S. K. m. 155)

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1- Sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanık müdafiinin bir gerekçeye dayanmadan beraat kararını temyiz etmesinde hukuki bir yararı bulunmadığından CMUK'nın 317. maddesi uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,

2- Katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;

Olay tarihinde sanığın yetkili olduğu M. Sağlık Ürün. İth. İhr. A.Ş. ile katılan arasında 30.05.2008 ve 22.08.2008 tarihlerinde finansal kiralama sözleşmesi yapılarak tıbbı cihazların kiralandığı, ancak sanığın edimini yerine getirmemesi nedeniyle katılan şirket tarafından 15.12.2008 tarihinde ihtar yapılarak 60 gün içerisinde edimini yerine getirmesi, aksi halde 3 iş günü içerisinde kiralanan malların iadesinin istenilmesine rağmen sanığın sözleşmeye konu malları iade etmemek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanığın yetkili olduğu şirket tarafından kiralanan malların bir kısmının iade edildiği, iade edilmeyen aletlerle ilgili olarak İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/841 sayılı kararında belirtildiği üzere şirket hakkında kayyum atandığı ve şirket mallarının devredilmesinin önlendiğinin anlaşılması karşısında unsurları itibariyle oluşmayan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN CEZASI YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
15.Ceza Dairesi

Esas:  2015/14377
Karar: 2016/480
Karar Tarihi: 18.01.2016

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU - SANIĞIN KATILANDAN KİRALADIĞI OTOMOBİLİ SÜRESİNDE TESLİM ETMEYEREK BAŞKASINA VERDİĞİ OLAY - GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDAN VERİLEN MAHKÛMİYET KARARINDA BİR İSABETSİZLİK GÖRÜLMEDİĞİ - HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ

ÖZET: Sanığın, katılandan kiraladığı otomobili süresinde teslim etmeyerek başkasına verdiği olayda; yerel Mahkeme'nin kararıyla sanığın mahkumiyetine yönelik hükmün, Dairemizin kararıyla, sanığın eyleminin TCK'nın maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden suçun vasfında hataya düşülerek TCK'nın maddesi gereğince hüküm kurulması gerekçeleriyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla; mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkûmiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Hükmün onanması gerekmiştir.

(5237 S. K. m. 155)

Dava: Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Karar: 5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Sanığın, katılandan kiraladığı otomobili süresinde teslim etmeyerek başkasına verdiği olayda; yerel Mahkeme'nin 17/09/2007 tarih 2006/288 E. 2007/310 sayılı kararıyla sanığın mahkumiyetine yönelik hükmün, Dairemizin 18/10/2012 tarih ve 2011/17450 esas, 2012/43861 sayılı kararıyla, sanığın eyleminin TCK'nın 155/1 maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden suçun vasfında hataya düşülerek TCK'nın 155/2 maddesi gereğince yazılı şekilde hüküm kurulması gerekçeleriyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla;

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkûmiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın lehe hükümlerin uygulanmadığına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 18.01.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN CEZASI YARGITAY KARARI


T.C. YARGITAY
15.Ceza Dairesi

Esas:  2016/1355
Karar: 2016/5871
Karar Tarihi: 06.06.2016

GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU - ÖDEMELERE İLİŞKİN BELGELERİN KAYIT DIŞINDA BIRAKILMASI KONULARINDA ŞİRKET ORTAKLARI ARASINDA HUKUKİ İHTİLAF BULUNMASI - SUÇ İŞLEME KASTIYLA HAREKET ETMEDİĞİ ANLAŞILAN SANIK HAKKINDA BERAAT HÜKMÜ VERİLMESİ

ÖZET: Sanığa verilen yetkinin geri alınması veya buna ilişkin sınırların aşılması, ortaklar kurulunun geçerliliği ile bu kararın tebliği ve ödemelere ilişkin belgelerin kayıt dışında bırakılması konularında şirket ortakları (sanık ile katılan) arasında hukuki ihtilaf bulunması nedeniyle suç işleme kastıyla hareket etmediği anlaşılan sanık hakkında verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

(5237 S. K. m. 155)

Dava ve Karar: Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatına ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.

....... Sanayi Ticaret Limited şirketinde %25 hisse sahibi olan sanık .......’ın, adı geçen şirketin kuruluş tarihi olan 05.01.2005’den itibaren ortaklar kurulu kararıyla şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, yine 13.10.2006 tarihli şirket tescil ilanıyla sanığa, 5 yıl süre ile 10.000,00 TL’ye kadar olan işlemlerden münferiden temsil ve ilzam yetkisi verildiği, ancak daha sonra şirket ortaklarından olan katılan ...... ve J.....'nin katılımıyla oluşan 19.03.2007 tarihli 20 no’lu ortaklar kurulu kararıyla, şirketi temsil ve ilzam yetkisi kaldırılarak, 22.03.2007 tarihli kurul kararıyla tescil edilmesinden sonra 29.03.2007 günü Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde ilan edilmesine rağmen sanığın, şirkete ait olan ve tanık .....'nun muhafazası altında bulunan, 1’er adet Yiğitsan sabit elektrikli hava kompresörü, 2000 litre basınçlı hava tankı, 400 KW Trafohermatik ve 400 KW pano olan 4 adet demirbaşı alarak Kazdal şirketine satmasına karşılık, aldığı ücreti şirketin hesabına yatırmamak suretiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, kurucusu ve yetkilisi olduğu ...... Ticaret Limited şirketindeki imza yetkisinin kendisine haber verilmeden, 29.03.2007 tarihli ticaret sicili gazetesinde yayımlanan ortaklar kararıyla kaldırıldığını, ancak bu ortaklar kurulu kararının usulsüz olduğunu, kararda bulunan üç imzanın da katılan ..... tarafından atılması nedeniyle Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyusunda bulunduğunu, yine söz konusu faturaları şirkete ibraz etmesine rağmen kayıtlara intikal ettirilmediğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi ile savunmalarını destekleyecek şekilde noter aracılığıyla gönderdiği ihtarnameyle birlikte şirketin kendisine borçlu olduğunu gösterir belgeyi sunması ve suça konu eşyalara ilişkin faturaların düzenlenme tarihlerinin 27.03.2007 günü olduğunun anlaşılması karşısında; faturaların düzenlenme tarihlerinin ilandan önce olması ile tanık......’ın anlatımlarında, alışverişin 2007 yılı Mart ayı başlarında yapıldığını belirtmesi yanı sıra tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından alınan kararın tebliğ edilmediğinin belirlenmesi, öte yandan bir takım hukuksal sonuçlar doğuran ticaret sicili gazetesindeki ilandan sanığın haberinin bulunduğuna dair delil bulunmaması nedeniyle ceza hukuku açısından kasıtlı hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, ayrıca belirtilen ortaklık kurulu kararının sahte olduğu konusunda da bir iddianın bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığa verilen yetkinin geri alınması veya buna ilişkin sınırların aşılması, ortaklar kurulunun geçerliliği ile bu kararın tebliği ve ödemelere ilişkin belgelerin kayıt dışında bırakılması konularında şirket ortakları (sanık ile katılan) arasında hukuki ihtilaf bulunması nedeniyle suç işleme kastıyla hareket etmediği anlaşılan sanık hakkında verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin eksik incelemeyle karar verildiğine ve kararın hukuka aykırı olduğuna ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 06.06.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.