nafaka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nafaka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2023 Cuma

VELAYET DAVASI NASIL AÇILIR?

Eşlerin boşanmalarından sonra mahkeme müşterek çocukları hakkında çocuğun velayetinin

kimde kalacağı hususunu da karara bağlar. Velayeti kendisine bırakılmayan eş ile çocuğun

kişisel ilişki kurabilmesi için de ayrıca hüküm kurar. Mahkemelerin bu karar ile ilgili verdiği

kararlar genellikle şu şekildedir.

Velayeti davacıya verilen küçük ile davalı arasında, her ayın ilk ve üçüncü hafta sonu

Cumartesi günü saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00 arasında ve çocuk okula gittiğinde yarı

yıl tatillerinin ilk Pazartesi günü saat 09.00’dan takip eden Pazartesi günü saat 17.00’ye

kadar,dini bayramların ikinci günü saat 09.00 ile üçüncü günü saat 17.00 arasında,her yıl 1

Temmuz günü saat 09.00 ile 31 Temmuz günü saat 17.00 arasında yanına almak suretiyle

kişisel ilişki kurulmasına,"

Mahkemece verilen karara karşı itirazı olan taraf geçerli nedenlerinin olması durumunda

velayetin değiştirilmesi davası açabilir. Velayetin değiştirilmesi davası dilekçe örneğine

buradan ulaşabilirsiniz. Dava aile mahkemelerinde açılmalıdır.

Velayetin değiştirilmesi için mutlaka haklı bir sebebin var olması gerekir. Unutmayın ki

mahkemeler her zaman çocuğun menfaatini gözetir. Çocuğun çıkarları ve geleceği tarafların

çıkarlarından önce gelmektedir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;

çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması

gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde

gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve

kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Anne ya da babanın başka birisi ile evlenmesi velayetin değiştirilmesi için geçerli bir sebep

olmamakla birlikte, eğer sorunsuz bir evlilik yapılıp düzenli bir aile hayatı kuruldu ise

mahkeme bu durumu çocuğun lehine olarak da yorumlayabilir.

Taraflardan birinin ekonomik güçsüzlüğü de tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir

sebep değildir.

Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebeplerden birisi çocuğun sürekli başkalarına veya

velayet hakkı kendisinde olmayan diğer eşe bırakılıyor olmasıdır. Bir diğer geçerli sebep ise

müşterek çocuğun diğer taraf ile olan kişisel ilişkisine engel olmaktır.

Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebepler bunlarla sınırlı değildir. Mahkemece belli bir

yaşa ve olgunluğa gelmiş çocukların fikirleri de alınmaktadır. Mahkemece ana, baba ve çocuk

yönünden psikolog, pedagog veya sosyal çalışmacı bilirkişiden velayete ilişkin sosyal

inceleme raporu alınacaktır.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama

sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı

kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Velayetlerin değiştirilmesi istenen ortak

çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında bulunan

ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulması, anne ve babanın yaşam

koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılması gerekmektedir.

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/10221

Karar: 2016/11280

Karar Tarihi: 08.06.2016

VELAYET DAVASI - ANNE VE BABANIN GEREKTİĞİNDE MAHKEMECE BİZZAT

DİNLENEREK EKONOMİK VE SOSYAL DURUMLARI İLE ÇOCUKLARA BAKIM

OLANAKLARI KONUSUNDA KENDİLERİNDEN BİLGİ ALINMASI BİZZAT

GÖRÜŞLERİNE BAŞVURULARAK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 12) (4787 S. K. m. 5)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece

verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından her iki dava

yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı-davalı baba, boşanma kararı ile birlikte velayeti davalı-davacı anneye bırakılan ortak

çocuk 2005 doğumlu ...’in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, davalı-

davacı anne ise, boşanma kararı ile birlikte velayeti davacı-davalı babaya bırakılan ortak

çocuk 2000 doğumlu ...’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini istemiş,

mahkemece; "babanın ortak çocuk ...’ın eğitim, barınma ve diğer ihtiyaçları ile ilgilenmediği,

çocuğu babaannenin yanına bırakarak yurtdışına gittiği ve çocuğun anne ile görüşmesini

engellediği, buna karşılık annenin velayetle ilgili olumsuz bir durumunun kanıtlanamadığı”

gerekçesiyle davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile ortak çocuk ...’nın babada bulunan

velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı baba

tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;

çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması

gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde

gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve

kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına

İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini

ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini

öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar

verilmesi mümkündür.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama

sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı

kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece; velayetlerin değiştirilmesi istenen

ortak çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında

bulunan ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulmamış, anne ve babanın

yaşam koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılmamıştır. Bu

amaçla, mahkemece 4787 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca görevlendirilecek uzman veya

uzmanlar vasıtasıyla inceleme yapılması; anne ve babanın gerektiğinde mahkemece bizzat

dinlenerek ekonomik ve sosyal durumları ile çocuklara bakım olanakları konusunda

kendilerinden bilgi alınması, ortak çocukların velayet konusunda bizzat görüşlerine

başvurulması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, gerçekleşecek sonucuna göre çocukların

velayetinin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan yönler gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı

şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre

diğer bölümlerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz

peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün

içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 08.06.2016

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/11016

Karar: 2016/11132

Karar Tarihi: 06.06.2016


VELAYET DAVASI- MAHKEMECE VELAYETİ ANNEYE VERİLEN ÇOCUK

HAKKINDA KONUSUNDA UZMAN BİLİRKİŞİDEN SOSYAL İNCELEME RAPORU

ALINARAK DÜZENLEME YAPILMASI

(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 3) (6098 S. K. m. 52, 58) (4721 S. K. m. 174, 339, 343, 346)

(5395 S. K. m. 4)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece

verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından manevi

tazminatın miktarı ve nafakalar yönünden; davalı erkek tarafından ise velayet, manevi

tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve

bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının

incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle 19.03.2012 olan dava tarihinin karar

başlığında 24.02.2015 olarak yazılmasının mahallinde düzeltilecek maddi hata niteliğinde

olduğunun anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz

itirazları yersizdir.

2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik

haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin

boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı

kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki

hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha

uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm

kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3-Davacı kadın manevi tazminatta faiz talep ettiği halde bu konuda olumlu yada olumsuz bir

karar verilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4-Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün

yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının

Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m.339/1. 343/1. 346/1; Çocuk

Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel,

ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve

babanın yararları: boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi

durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece,

velayeti anneye verilen 18.06.2010 doğumlu ...hakkında konusunda uzman bilirkişiden sosyal

inceleme raporu alınarak tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle düzenleme

yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya

aykırıdır.

5- Davacı kadın kendisi için yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Bu talep hakkında

olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.. 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle

bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin 1. bentte

gösterilen sebeple onanmasına, 4. bentte ki bozma sebebine göre davacı kadının iştirak

nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde

temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde

karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 06.06.2016


Hukuki sorunlarınızın çözümü için bizimle iletişime geçiniz. İletişim için tıklayınız!

13 Ağustos 2018 Pazartesi

MAAŞ HACZİ TALEBİ (NAFAKA İÇİN)

T.C …. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ

DOSYA NO                          : …/ … E.

BORÇLU                              :

BORÇLU
İŞ YERİ ÜNVANI               :

NAFAKA MİKTARI          : … Aylık nafaka miktarı ve belirlenecek tahsil harcı

BİRİKMİŞ
NAFAKA MİKTARI          :

Yukarıda ismi yazılı nafaka alacaklısı tarafından; yukarıda ismi, çalıştığı işyeri ve işyeri adresi belirtilen borçlu aleyhine girişilen icra takibinde borçlunun nafaka borcundan dolayı almakta olduğu maaş ve ücretlerinin,

1-) Nafaka borçlusunun her ay ödemek zorunda olduğu yukarıda miktarı yazılı aylık nafakanın tamamının ve tahsil harcının (% …) borçlunun maaş veya ücretlerinden üzerinde haciz olsa bile kesilmesine,

2-) Yukarıda yazılı birikmiş nafaka (tahsil harcı, işlemiş yasal faizi, icra vekalet ücreti, icra masrafları dahil) miktarının, aylık nafaka miktarı kesildikten sonra borçlunun geri kalan maaş veya ücretinin 1/4'ü üzerinden kesilmesine, kesintilerin her ay düzenli olarak İ.İ.K. 355. maddesi gereğince Müdürlüğünüzün yukarıda belirtilen banka hesabına dosya numarası belirtilerek gönderilmesine; teminatlar bakımından, borçlunun iş akdinin feshi halinde ihbar ve kıdem tazminatının tamamının veya emekli olması halinde ödenecek emekli ikramiyesinin tamamının borç miktarına yetecek kadarına haciz konulmasına, borçlunun maaş miktarında veya iş akdinin sona ermesi durumunda veya maaşını başka bir işyerinden almasını zorunlu kılacak bir değişiklik olmasında, gereken bilgilerin müdürlüğünüze yapılmasına, borçlunun maaş ve ücretleri üzerinde daha önceden konulmuş hacizler mevcut ise hacizlerin konulduğu İcra Müdürlüklerinin adı ve dosya numaraları ile alacak miktarlarının bildirilmesinin de istenmesine, bu durumda birikmiş nafaka alacağının sıraya alınmasına, maaş haczi ile ilgili yukarıda yazılı hususlara uyulmadığı takdirde İ.İ.K.’nun 356. ve 357. maddeleri gereğince sorumlular hakkında işlem yapılacağı ihtaratının da ilgililere iletilmesine karar verilmesini, karar gereğini yerine getirmek üzere ilgili işyerine yazı yazılmasını müvekkilim adına saygıyla talep ederiz. …/ …/ …

Alacaklı Vekili
Av.

KARAR                                : Talep gibi İşlem Yapılmasına karar verildi. …/ …/ …

… İcra Müdürlüğü
İcra Müdürü
Mühür ve İmza