Eşlerin boşanmalarından sonra mahkeme müşterek çocukları hakkında çocuğun velayetinin
kimde kalacağı hususunu da karara bağlar. Velayeti kendisine bırakılmayan eş ile çocuğun
kişisel ilişki kurabilmesi için de ayrıca hüküm kurar. Mahkemelerin bu karar ile ilgili verdiği
kararlar genellikle şu şekildedir.
Velayeti davacıya verilen küçük ile davalı arasında, her ayın ilk ve üçüncü hafta sonu
Cumartesi günü saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00 arasında ve çocuk okula gittiğinde yarı
yıl tatillerinin ilk Pazartesi günü saat 09.00’dan takip eden Pazartesi günü saat 17.00’ye
kadar,dini bayramların ikinci günü saat 09.00 ile üçüncü günü saat 17.00 arasında,her yıl 1
Temmuz günü saat 09.00 ile 31 Temmuz günü saat 17.00 arasında yanına almak suretiyle
kişisel ilişki kurulmasına,"
Mahkemece verilen karara karşı itirazı olan taraf geçerli nedenlerinin olması durumunda
velayetin değiştirilmesi davası açabilir. Velayetin değiştirilmesi davası dilekçe örneğine
buradan ulaşabilirsiniz. Dava aile mahkemelerinde açılmalıdır.
Velayetin değiştirilmesi için mutlaka haklı bir sebebin var olması gerekir. Unutmayın ki
mahkemeler her zaman çocuğun menfaatini gözetir. Çocuğun çıkarları ve geleceği tarafların
çıkarlarından önce gelmektedir.
Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;
çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması
gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde
gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve
kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.
Anne ya da babanın başka birisi ile evlenmesi velayetin değiştirilmesi için geçerli bir sebep
olmamakla birlikte, eğer sorunsuz bir evlilik yapılıp düzenli bir aile hayatı kuruldu ise
mahkeme bu durumu çocuğun lehine olarak da yorumlayabilir.
Taraflardan birinin ekonomik güçsüzlüğü de tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir
sebep değildir.
Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebeplerden birisi çocuğun sürekli başkalarına veya
velayet hakkı kendisinde olmayan diğer eşe bırakılıyor olmasıdır. Bir diğer geçerli sebep ise
müşterek çocuğun diğer taraf ile olan kişisel ilişkisine engel olmaktır.
Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebepler bunlarla sınırlı değildir. Mahkemece belli bir
yaşa ve olgunluğa gelmiş çocukların fikirleri de alınmaktadır. Mahkemece ana, baba ve çocuk
yönünden psikolog, pedagog veya sosyal çalışmacı bilirkişiden velayete ilişkin sosyal
inceleme raporu alınacaktır.
Velayet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama
sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı
kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Velayetlerin değiştirilmesi istenen ortak
çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında bulunan
ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulması, anne ve babanın yaşam
koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılması gerekmektedir.
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/10221
Karar: 2016/11280
Karar Tarihi: 08.06.2016
VELAYET DAVASI - ANNE VE BABANIN GEREKTİĞİNDE MAHKEMECE BİZZAT
DİNLENEREK EKONOMİK VE SOSYAL DURUMLARI İLE ÇOCUKLARA BAKIM
OLANAKLARI KONUSUNDA KENDİLERİNDEN BİLGİ ALINMASI BİZZAT
GÖRÜŞLERİNE BAŞVURULARAK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ
(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 12) (4787 S. K. m. 5)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece
verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından her iki dava
yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı-davalı baba, boşanma kararı ile birlikte velayeti davalı-davacı anneye bırakılan ortak
çocuk 2005 doğumlu ...’in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, davalı-
davacı anne ise, boşanma kararı ile birlikte velayeti davacı-davalı babaya bırakılan ortak
çocuk 2000 doğumlu ...’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini istemiş,
mahkemece; "babanın ortak çocuk ...’ın eğitim, barınma ve diğer ihtiyaçları ile ilgilenmediği,
çocuğu babaannenin yanına bırakarak yurtdışına gittiği ve çocuğun anne ile görüşmesini
engellediği, buna karşılık annenin velayetle ilgili olumsuz bir durumunun kanıtlanamadığı”
gerekçesiyle davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile ortak çocuk ...’nın babada bulunan
velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı baba
tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;
çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması
gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde
gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve
kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına
İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini
ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini
öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar
verilmesi mümkündür.
Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama
sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı
kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece; velayetlerin değiştirilmesi istenen
ortak çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında
bulunan ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulmamış, anne ve babanın
yaşam koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılmamıştır. Bu
amaçla, mahkemece 4787 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca görevlendirilecek uzman veya
uzmanlar vasıtasıyla inceleme yapılması; anne ve babanın gerektiğinde mahkemece bizzat
dinlenerek ekonomik ve sosyal durumları ile çocuklara bakım olanakları konusunda
kendilerinden bilgi alınması, ortak çocukların velayet konusunda bizzat görüşlerine
başvurulması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, gerçekleşecek sonucuna göre çocukların
velayetinin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan yönler gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı
şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre
diğer bölümlerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz
peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün
içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 08.06.2016
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/11016
Karar: 2016/11132
Karar Tarihi: 06.06.2016
VELAYET DAVASI- MAHKEMECE VELAYETİ ANNEYE VERİLEN ÇOCUK
HAKKINDA KONUSUNDA UZMAN BİLİRKİŞİDEN SOSYAL İNCELEME RAPORU
ALINARAK DÜZENLEME YAPILMASI
(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 3) (6098 S. K. m. 52, 58) (4721 S. K. m. 174, 339, 343, 346)
(5395 S. K. m. 4)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece
verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından manevi
tazminatın miktarı ve nafakalar yönünden; davalı erkek tarafından ise velayet, manevi
tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve
bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının
incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle 19.03.2012 olan dava tarihinin karar
başlığında 24.02.2015 olarak yazılmasının mahallinde düzeltilecek maddi hata niteliğinde
olduğunun anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz
itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik
haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin
boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı
kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki
hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha
uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm
kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı kadın manevi tazminatta faiz talep ettiği halde bu konuda olumlu yada olumsuz bir
karar verilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün
yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının
Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m.339/1. 343/1. 346/1; Çocuk
Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel,
ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve
babanın yararları: boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi
durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece,
velayeti anneye verilen 18.06.2010 doğumlu ...hakkında konusunda uzman bilirkişiden sosyal
inceleme raporu alınarak tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle düzenleme
yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırıdır.
5- Davacı kadın kendisi için yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Bu talep hakkında
olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.. 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle
bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin 1. bentte
gösterilen sebeple onanmasına, 4. bentte ki bozma sebebine göre davacı kadının iştirak
nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde
temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde
karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 06.06.2016
Hukuki sorunlarınızın çözümü için bizimle iletişime geçiniz. İletişim için tıklayınız!