devlet memuru etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
devlet memuru etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2023 Çarşamba

DERNEKLER VE VAKIFLAR

 

DERNEKLER

Kâr sağlamak ve bunu paylaşmak dışında bir amaçla en az yedi gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulan kişi topluluğu niteliğindeki özel hukuk tüzel kişisidir.

Derneğin unsurları;

Amaç unsuru;

Derneğin amacı kesinlikle kâr sağlamak ve bunu paylaşmak olamaz, derneğin amacı kesinlikle hukuka aykırı, emredici hukuk kurallarına aykırı, ahlaka aykırı bir amaçta olamaz, genellikle sosyal amaçlarla kurulurlar (Köyü kalkındırma derneği, hayvan koruma derneği gibi)

- Dernekler amaçlarına ulaşmak için ticari işletme işletiyorlarsa tacir sayılacaklar, yani her ne kadar kâr amacı olmasa da amaçlarına ulaşmak için ticari işletme işlete biliyorlar.

Kişi unsuru;

- Dernekler en az yedi gerçek ya da tüzel kişi ile kurulabilir.

- Bir Derneğe üye olabilmek için ergin olmak yeterlidir.

- Çocuk derneklerine üye olabilmek için ise 15 yaşını doldurmuş olmak gerekir.

Kuruluş beyanı;

Kurucular hiçbir makam ve merciden izin almadan serbestçe bir derneği kurabilirler. Ancak tüzel kişilik kazanabilmesi için dernek hazırladıkları tüzüğü mahallin en büyük mülki idare amirine sunmak zorundadırlar.

Tüzel kişilik kazanması için tüzüğün valilikçe onaylanması gerekmez valiliğin onayına sunulması yeterlidir. Eğer tüzükte bir eksiklik varsa mülkün en büyük idare amiri eksikliği koruculara bildirir, kuruculara bu konuda süre verir, bu süre içerisinde eğer eksiklik giderilmezse bu sefer derneğin kapatılması için mahallin en büyük idare amiri savcılığa başvurur ve savcılıkta bu iddiayı ciddi bulursa Asliye Hukuk Mahkemesi ne derneğin sonra erdirilmesi için dava açar.

Derneklerin yapısı;

Derneğin üç organı vardır bunlar; genel kurul, yönetim kurulu, denetim kurulu.

Genel kurul;

- Derneğin en üst organıdır.

- Karar organıdır.

- Bütün üyelerden oluşur.

Genel kurul toplantıları;

1) Kuruluş genel kurulu;

Dernek tüzel kişiliği tüzüğünü mahallin en büyük idare amirine sunduğu andan itibaren başlar. Mahallin en büyük idari amiri tüzüğü onayladı andan itibaren altı ay içinde mutlaka dernek kuruluş genel kurul toplantısını yapmak zorundadır. Bu toplantı yapılmazsa dernek kendiliğinden sona erer.

Dernekler hak ehliyetine, hak sahibi olma ehliyetine tüzüklerini valiliğin onayına sundukları andan itibaren yani tüzel kişilik kazandıkları andan itibaren kavuşsalar da fiil ehliyetine zorunlu organların kurulduğu anda yani kuruluş genel kurul toplantısında, zorunlu organları oluşturulduğu anda kazanırlar.

2) Olağan genel kurul toplantısı;

- Olağan genel kurul toplantısı medeni kanuna göre iki yılda bir yapılır, dernekler kanununa göre üç yılda bir yapılır.

- Olağan genel kurul toplantı çağrısını yönetim kurulu yapar.

- Bir olağan genel kurul toplantısının üst üste iki kez yapılamaması derneğin kendiliğinden sona erme sebebidir.

3) Olağanüstü genel kurul toplantısı;

- Olağanüstü genel kurul toplantısının bir süresi yoktur, olağanüstü hallerin varlığı durumunda yapılır. Bu konuda toplantı çağrısını denetim kurulu yapar. Ancak yapmıyorsa Üyeler başvurup en az 1/5 oranındaki üye Asliye Hukuk Mahkemesi’nden olağanüstü toplantı çağrısını yapılmasını isteyebilir, Asliye Hukuk Mahkemesi de içlerinden beş tanesini bu konuda görevlendirir.

Derneklerin genel kurullarının görevleri;

- Genel kurullar karar alma mercileridir. Karar almaya yönelik görevler genel kurulun görevleridir. Bunun dışında yönetim kurulu üyelerini seçmek, denetim kurulu üyelerini seçmek, şubeler açılmasına karar vermek, derneğin sona ermesine (feshine) karar vermek.

- Genel kurullarda ki toplantı yeter sayısı üye tam sayısının yarısından bir fazlasıdır.

- Karar yeter sayısı ise toplantıya katılanların yarısından bir fazlasıdır.

Örneğin; 50 üye varsa toplantı yeter sayısı 26 üyedir,14 üye karar yeter sayısıdır (minimum)

- Derneğin sona ermesi ne ilişkin kararda ise üye tamsayısının 2/3’ü İle karar alır.

Derneklerin karar yeter sayısı hiçbir zaman yönetim ve denetim kurulu üyeleri sayıları toplamından aşağı olamaz.

Derneklerin yönetim kurulu;

- Yönetim kurulu derneği yöneten organdır.

- Yönetim kurulu üye sayısı en az beş asıl beş yedek üyeden oluşur.

Yönetim kurulu üyelerinin mutlaka dernek üyesi olmaları şarttır.

- Yönetim kurulunun en temel görevi derneği yönetmektir.

Genel Kurullar derneklerin yasama organının kısa yönetim kurulu yürütme organıdır. Bunu böyle düşünebiliriz.

- Toplantıları en geç 15 günde bir yapılır, toplantılarında karar alırlar ve temel görevlerine baktığımızda karar almanın yanında derneği olağan toplantıya çağırmak gibi önemli bir de görevleri vardır.

Denetim kurulu;

- Üç asıl üç yedek üyeden oluşur.

Dernekler en az yedi kişi ile kurulurlar ancak derneklerin görevlerine devam edebilmesi için zorunlu organlarını oluşturabilmesi için yedi kişi yeterli olmadığını görüyoruz.

Derneklerin denetim kurulları dernek üyesi olmak zorunda değillerdir.

- Derneklerin denetim kurulunun en temel görevleri denetim fonksiyonudur. Öyleyse bunlar derneğin aslında yargı organıdır.

- Üyeleri yönetim kurulunda olduğu gibi genel kurul tarafından seçilir.

Derneklerin onursal üyeleri;

- Derneklerin onursal üyeleri oy hakları olmayan genel kurul tarafından onursal üye yetkisi verilmiş olan kişilerdir.

- Onursal üyeler oy kullanamayacakları gibi dernek aidatı da ödemezler.

Dernek üyeliğine giriş ve çıkışta kimse zorla alamaz. Dernek üyeliğinden çıkmak için bu durumu mutlaka yönetim kuruluna bir noterden kararname yoluyla bildirmek lazım, ihtarname ile bildirdikten bir ay sonra dernek üyelerinin hak ve yükümlülükleri devam eder.

Derneklerin sona erme sebepleri;

1) Derneklerin kendiliğinden sona erme sebepleri;

Bu durumda hiç kimsenin kararına ihtiyaç yoktur, buna aynı zamanda infisah denir. Bunlar;

- Derneğin amacına ulaşması

- Amaca ulaşmanın imkansızlaşması

- Derneğin borçlarına ödeme de acze düşmesi.

- Kuruluş genel kurul toplantısının altı ay içinde yapılamaması.

- Olağan genel kurul toplantısından üst üste iki kez yapılamaması.

- Yönetim kurulunun kurulamayacak hale gelmesi

2) Mahkeme kararıyla sona erme sebepleri;

- Derneğin amacının sonradan hukuka aykırı hale gelmesi (yetkili mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi)

-Kuruluştaki eksiklikler.

3) Genel kurul kararıyla sona erme sebepleri;

- Genel kurulun en az 2/3 oranında oy ile kabulü gerekir.

Sona eren bir dernek kendiliğinden bitmez, bir tasviye sürecine girer tasfiye süreci sonucunda öncelikle derneğin borçları ödenir, derneğin borçları ödendikten sonra kalan kısım olursa en yakın amaca özgülenmiş en büyük derneğe verilir.


VAKIFLAR

Bir malın sürekli bir amaca özgülenmesinden ibarettir. Vakıflar bir mal topluluğudur. Vakıflara üyelik önceden mümkün değilken 2008 yılında yapılan bir değişiklikle vakıflara üyelik mümkün olmuştur.

Vakıfların amacı;

- Vakıfların amacı derneklerin aksine kâr elde etmekte olabilir. Örneğin; vakıf üniversiteleri

- Vakıflar hukuka aykırı bir amaç için kurulamaz.

Vakıf kurulması (vakıf kurucusu)

Vakıf iki şekilde kurulabilir; bunlardan biri kişi sağlığında kurabilir, ikincisi ölüme bağlı Tasarruf ile yani vasiyetname ile de kurulabilir.

- Sağlığında vakıf kurabilecek kişiler tam ve sınırlı ehliyetlilerdir, sınırlı ehliyetsizler ve tam ehliyetsizler veli yahut vasilerinin İzni olsa dahi sağlıklarında vakıf kuramazlar. Ölüme bağlı tasarrufla yani vasiyetname ile vakıf kurabilecek olanlar yine sınırlı ehliyetlilerdir, tam ehliyetlilerdir ve 15 yaşını doldurmak şartıyla sınırlı ehliyetsizlerdir.

Vakfın kuruluş beyanı;

Vakfın kuruluş şartları gerçekleştiğinde yani sağlığında vakıf kuruyorsa vakıf senedi imzalandığında, vasiyetname ile vakıf kurmuşsa vakfeden öldüğünde noter ya da ilgili organ Sulh Hukuk Mahkemesi bu dururmu Asliye Hukuk Makkemesine bildirir, Asliye Hukuk Mahkemesi temel özelliklere bakar, Vakfı kendi nezdinde tuttuğu vakıf siciline tescil eder, böylelikle vakıf tüzel kişilik kazanır.

Bundan sonra söz konusu keyfiyeti bir ay içerisinde vakıflar genel müdürlüğüne bildirir (başbakanlığa bağlı tüzel kişiliği olan bir kamu tüzel kişisidir),o İse vakfı resmi gazetede yayınlar. Resmi gazetede yayınlandıktan sonra vakıf görevine başlar.

Vakfın organları;

- Vakfın içerisinde mutlak bahar olması gereken organ yönetim organıdır.

Vakıflarda genel kurul yoktur ve denetim organı zorunlu organ değildir. Ancak vakfeden başka organların kurmasını isteyebilir.

Vakıfların yönetim organı bir kişiden oluşabilir eğer bir vakfın yönetim organı bir kişiden oluşuyorsa böyle organı mütevelli denir, eğer birden çok kişiden konuşuyorsa buna mütevelli heyeti denir.

Vakfın sonra verme sebepleri;

1) Kendiliğinden sona erme;

- Vakfın amacına ulaşması

- Vakfın amacına ulaşmasının imkansızlaşması

- Vakfın borçlarının ödeme da acze düşmesi

2) Mahkeme kararıyla sona erme sebepleri;

- Vakfın amacının hukuka aykırı hale gelmesi, ahlaka, adaba aykırı hale gelmesi.

Vakıflarda örneğin genel kurul yoktur dolayısıyla genel kurul toplantılarının yapılamaması gibi nedenlerle sona ermesi söz konusu değildir.


adana ceza avukatı

adana boşanma avukatı

9 Aralık 2023 Cumartesi

DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ İSTEMİ – KINAMA CEZASI

KINAMA CEZASININ İPTALİ İSTEMİ

Kınama cezasının iptali dilekçe örneği

… İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI :

VEKİLİ :

DAVALI :

KONU : …/…/… tarihli kınama cezası ile cezalandırılmaya ilişkin idari işlemin iptali ve bu ceza nedeniyle kesilen ek ödeme ve ikramiye tutarlarının yasal faiziyle tazminine karar verilmesi istemimizdir. 

TEBLİĞ TARİHİ : …/ …/ …

İZAHI :

1-) Müvekkil, …. Genel Müdürlüğünde …. yıldır müfettiş olarak görev yapmakta olup yaptığı soruşturma sonucunda düzenlediği rapor ile ilgili hususları basına intikal ettirdiği gerekçesiyle hakkında açılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda, daha önce yazdığı ve kendisinden başka bir kimsenin detaylarını bilmesi mümkün olmayan soruşturma raporunun içeriğinin ve üst yönetimi hedef alan yorumlarının …. Gazetesi'nin …/…/… tarihli nüshasında yayımlanmasını sağladığı belirtilerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/B-m bendi uyarınca “yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç verdiği” gerekçesiyle …/…/… tarihinde kınama cezası ile cezalandırılmıştır.

2-) Müvekkilimiz, hakkında verilen kınama cezasına karşı …/…/… tarihinde disiplin kuruluna itirazda bulunmuş; …/…/… tarihinde kendisine verilen cevapta, yapılan inceleme sonucunda verilen kınama cezasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı bildirilmiştir.

3-) Disiplin amirince ... Gazetesinde …/…/… tarihinde yayımlanan soruşturmaya konu haberin yazarına, bu konudaki bilgileri kimden aldığı, haberinin kaynağının kim olduğunun sorulduğu halde herhangi bir yanıt alınamadığı, soruşturma raporunu basına müvekkilimizin sızdırdığına ilişkin başka bir somut kanıt da bulunmadığı halde kınama cezası ile cezalandırılması hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

4-) T.C. Anayasası'nın 129. maddesinde yer alan uyarma ve kınama cezaları dışında disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağına ilişkin düzenleme 5982 sayılı Kanun ile disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı olarak değiştirilmiş; 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile 657 sayılı Kanun'un 135. maddesi “Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir. İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir. İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır. İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler. Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.” şeklinde değiştirilmiş, aynı kanun ile de uyarma ve kınama cezalarına karşı 7 gün içinde itiraz edilebileceğini, itiraz edilmeyen veya itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğunu ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamayacağını düzenleyen 657 sayılı Kanunun 136. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

5-) Yukarıda yer verilen Anayasa ve yasa değişiklikleri uyarınca uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu açılmış olup müvekkilimiz hakkında oluşan hukuka aykırı bu durumun giderilmesi için mahkemeniz başkanlığında dava açılması zorunluluğu hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : 2709 S. K. m. 129, 657 S. K. m. 125, 135 ve ilgili sair mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : …/ …/ … Tarihli kınama cezası verilmesi işlemi, …/ …/ … Tarihli … Evrak Kayıt Numaralı İtiraz Dilekçesi, Davalı İdarenin …/ …/ … Cevap Yazısı ve sair deliller

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız sebeplerle, müvekkilimiz hakkında tesis edilen …/ …/ … tarihli kınama cezası ile cezalandırılmaya işleminin iptaline, bu ceza nedeniyle kesilen ek ödeme ve ikramiye tutarlarının yasal faiziyle birlikte tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini, müvekkilimiz adına vekaleten arz ve talep ederiz. …/ …/ …

Davacı Vekili

Av.

Kınama cezasının iptali istemi

Adana boşanma avukatı

Adana ceza avukatı

https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

8 Aralık 2023 Cuma

HAKARETE UĞRADIM ŞİKAYETÇİ OLMAK İSTİYORUM

HAKARET SUÇUNUN CEZASI NE KADAR?

HANGİ SÖZLER HAKARET SAYILIR?

TAZMİNAT DAVASI AÇABİLİR MİYİM?

Türk ceza kanunu hakaret suçunu “Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek

nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref

ve saygınlığına saldırmak” olarak tanımlamıştır.

Hakaret suçu bir kimsenin yüzüne karşı yapılabileceği gibi gıyabında da yapılmış olabilir.

Günümüzde sosyal medya aracılığıyla hakaret edildiğine de sıkça rastlıyoruz. Bu hakaret

kişiye direkt mesaj olarak da gönderilebiliyorken, facebook, instagram, twitter gibi

uygulamalardaki resimlerin altına yorum şeklinde de yazılabiliyor. Bazen de bir haber

sitesinde siyasiler ile ilgili bir haberin altına yorum şeklinde hakaret içeren sözler

yazılabiliyor.

Örneğin geçmiş yıllarda bakmış olduğum bir davada Cumhurbaşkanı ile ilgili bir haberin

altına “bunlar çalıp çırpma zihniyetinde olan kişiler” şeklinde yapılan bir yorumdan dolayı

sanık 1 yıl 1 ay hapis cezası almıştı. Hakaret suçu Cumhurbaşkanına yapıldığı için ve bu

suçun cezası kanunda ayrıca düzenlenen bir madde ile daha yüksek olduğu için böyle bir ceza

verilmiş ancak ceza sanığın sabıkasız olması nedeni ile ertelenmişti.

HAKARET SUÇUNUN CEZASI NE KADAR?

Hakaret suçunun cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ancak bu suç

kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve

kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin

emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, kişinin mensup bulunduğu dine göre

kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Hakarete uğradıysanız şikayetiniz neticesinde sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda

sanığa mahkemece genellikle alt sınırdan ceza verilir. Tabi ki hakaretin ağırlığı ve hakimin

takdiri de değişkenlik yaratabilir. Verilen bu ceza kısa süreli hapis cezası olduğu için hükmün

açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir ve sanık yargılama giderleri ödemek dışında (5

yıl süre ile yeni bir suç işlemediği takdirde) ceza çekmez. Ancak karar kesinleştikten sonra bu

mahkeme ilamını dayanak göstererek tazminat davası açabilirsiniz. Türkiye’de tazminat bir

zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağından büyük miktarda tazminatlar beklememenizi

tavsiye ederiz.

ŞİKAYETÇİ OLMAK İSTİYORUM

Hakarete uğradığınızda şikayetinizi ikametinize en yakın polis karakoluna giderek

yapabilirsiniz. Ancak karakola gitmek ve polis memurlarının kendi tutanak altına alacağı bir

şikayet talebini istemiyorsanız bulunduğunuz şehirdeki adliyeye giderek savcılık müracaat

bürosuna “şikayet dilekçesi” vererek de şikayetçi olabilirsiniz. Şikayet dilekçesi örneğini

burada bulabilirsiniz.

Şikayet dilekçenizi verdikten sonra mahkeme konunun çözümü için uzlaşma bürosundan bir

uzlaştırmacı görevlendirecektir. Uzlaştırmacı sizi ve sanığı arayarak uzlaşmaya davet

edecektir. Eğer uzlaşmacının uzlaşma talebini kabul etmez iseniz davanız mahkemede devam

edecektir. Uzlaşmayı kabul etmeniz durumunda uzlaştırmacı size şartlarınızı soracak ve size

uygun bir uzlaşma tutanağı düzenleyecektir. Bu tutanak mahkeme ilamı yerine geçmektedir.

HANGİ SÖZLER HAKARET SAYILIR?

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve

saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak

gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi

olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri

veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça,


onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya

sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

Yargıtay tarafından yapılan bu yorumdan sonra Yargıtay’ın hakaret olarak değerlendirdiği

sözlerden bazı örnekler verelim;

Lavuk

Yosma

Zibidi

Puşt

Orospu

Kaltak

Pezevenk

Kahpe

İbne

Hödük

Gavat

Dürzü

Dümbük

Deyyus

Denyo

Dangalak

Dallama

Angut

Yavşak

Bunların yanında tüm sinkaflı küfürler de hakaret kapsamında değerlendirilmektedir.

HAKARET SAYILMAYAN SÖZLER

Hakaret olarak kabul edilmeyen ve yaygın olarak kullanılan kelime “terbiyesiz” kelimesidir.

Bunun yanında “adam mısın?” “adam değilsin” gibi kelimeler de hakaret olarak

değerlendirilmemektedir.

Yargıtay tarafından hakaret olarak değerlendirilmeyen sözler ile ilgili olarak da bazı örnekler

vermek gerekir ise;

Olay günü sanığın, şikayetçi polis memurlarına hitaben "ne var yine, niye yolumu kesip

duruyorsunuz? Sizin yaptığınız insanlık mı? Böyle bir terbiyesizlik var mı? Ne var ne oldu

da beni şimdi durduruyorsunuz? Siz gidin kürtlere bakın, Uğrak Bar ile uğraşın, polisin

anasını avradını ....... diye küfür ediyorlar onlara bir şey yapmıyorsunuz, bize gelince hiç

rahat vermiyorsunuz, benden ne istiyorsunuz, gidin başımdan lan” şeklindeki sözlerin

şikayetçilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz

niteliğindedir ve hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.

Cumhuriyet savcısı olan katılana hitaben yazdığı mektupta geçen "işgüzarlık ederek, kurum

öğretmenini kurtarma gafletinde bulunarak” şeklinde ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin,

katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret

suçunun unsurları oluşmamıştır.

Olay günü sanığın, kendisini adliyedeki duruşmaya götürmek isteyen jandarma personeli

müşteki M.. S..'e söylediği kabul edilen "sanane lan benim ismimden, neden benimle

uğraşıyorsun" şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve

saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.

Olay günü sanığın, mağdur infaz koruma memurlarına söylediği kabul edilen "biz burada esir

değiliz ne artistlik yapıyorsunuz lan" şeklindeki ifadelerinin mağdurların onur, şeref ve

saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.


Yargılamaya konu somut olayda; mahkemenin kabulüne göre sanığın çalıştığı hastahanenin

başhekimi olan katılana hitaben söylediği “Allah sizi bildiği gibi yapsın ” şeklindeki sözün,

katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek tarzda somut bir fiil isnadı ya da

sövme içermeyip "beddua" niteliğinde olması dolayısıyla hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.

Olay günü sanığın, doktor ve sağlık memuru olan mağdurlara söylediği kabul edilen

"bakacaksınız lan, konuşma benle, işini yap, anam mı bakacak, sen bakacaksın" şeklinde

ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, muhatapların onur, şeref ve saygınlığını rencide

edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.

Yargılamaya konu somut olayda; sanığın polis olan mağdurlara yönelik kullandığı ''siz

kimsiniz, ne oluyorsunuz” biçimindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın

müştekilere yönelttiği sözlerin, onların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta

olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğindedir ve hakaret suçunun

unsurları oluşmamıştır.

Görülmekte olan bir davada müşteki olan sanığın, taleplerinin mahkeme heyeti tarafından

reddedilmesine tepki olarak söylediği "Mahkemeler hiç kimsenin babasının çiftliği değildir”

şeklinde ve ağır eleştiri ve yakınma niteliğindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve

saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.

Olay günü sanığın katılanlara “şimdi aynasızlarda önümden geçiyor” şeklinde ve kaba hitap

tarzı niteliğindeki sözlerin, katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta

olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.

Sanığın, kendisine Sosyal Yardımlaşma vakfından yardım çıkmadığını öğrendikten sonra ilçe

Kaymakamı olan müştekinin odasına girerek müştekiye hitaben söylediği "sen nasıl

adamsın" şeklindeki ifade bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği

sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, sızlanma

niteliğindedir ve hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.


Adana boşanma avukatı

Adana ceza avukatı

https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/