9 Aralık 2023 Cumartesi

DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ İSTEMİ – KINAMA CEZASI

KINAMA CEZASININ İPTALİ İSTEMİ

Kınama cezasının iptali dilekçe örneği

… İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI :

VEKİLİ :

DAVALI :

KONU : …/…/… tarihli kınama cezası ile cezalandırılmaya ilişkin idari işlemin iptali ve bu ceza nedeniyle kesilen ek ödeme ve ikramiye tutarlarının yasal faiziyle tazminine karar verilmesi istemimizdir. 

TEBLİĞ TARİHİ : …/ …/ …

İZAHI :

1-) Müvekkil, …. Genel Müdürlüğünde …. yıldır müfettiş olarak görev yapmakta olup yaptığı soruşturma sonucunda düzenlediği rapor ile ilgili hususları basına intikal ettirdiği gerekçesiyle hakkında açılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda, daha önce yazdığı ve kendisinden başka bir kimsenin detaylarını bilmesi mümkün olmayan soruşturma raporunun içeriğinin ve üst yönetimi hedef alan yorumlarının …. Gazetesi'nin …/…/… tarihli nüshasında yayımlanmasını sağladığı belirtilerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/B-m bendi uyarınca “yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç verdiği” gerekçesiyle …/…/… tarihinde kınama cezası ile cezalandırılmıştır.

2-) Müvekkilimiz, hakkında verilen kınama cezasına karşı …/…/… tarihinde disiplin kuruluna itirazda bulunmuş; …/…/… tarihinde kendisine verilen cevapta, yapılan inceleme sonucunda verilen kınama cezasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı bildirilmiştir.

3-) Disiplin amirince ... Gazetesinde …/…/… tarihinde yayımlanan soruşturmaya konu haberin yazarına, bu konudaki bilgileri kimden aldığı, haberinin kaynağının kim olduğunun sorulduğu halde herhangi bir yanıt alınamadığı, soruşturma raporunu basına müvekkilimizin sızdırdığına ilişkin başka bir somut kanıt da bulunmadığı halde kınama cezası ile cezalandırılması hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

4-) T.C. Anayasası'nın 129. maddesinde yer alan uyarma ve kınama cezaları dışında disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağına ilişkin düzenleme 5982 sayılı Kanun ile disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı olarak değiştirilmiş; 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile 657 sayılı Kanun'un 135. maddesi “Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir. İtirazda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren yedi gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir. İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır. İtirazın kabulü hâlinde, disiplin amirleri kararı gözden geçirerek verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler. Disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.” şeklinde değiştirilmiş, aynı kanun ile de uyarma ve kınama cezalarına karşı 7 gün içinde itiraz edilebileceğini, itiraz edilmeyen veya itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğunu ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamayacağını düzenleyen 657 sayılı Kanunun 136. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

5-) Yukarıda yer verilen Anayasa ve yasa değişiklikleri uyarınca uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu açılmış olup müvekkilimiz hakkında oluşan hukuka aykırı bu durumun giderilmesi için mahkemeniz başkanlığında dava açılması zorunluluğu hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : 2709 S. K. m. 129, 657 S. K. m. 125, 135 ve ilgili sair mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : …/ …/ … Tarihli kınama cezası verilmesi işlemi, …/ …/ … Tarihli … Evrak Kayıt Numaralı İtiraz Dilekçesi, Davalı İdarenin …/ …/ … Cevap Yazısı ve sair deliller

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız sebeplerle, müvekkilimiz hakkında tesis edilen …/ …/ … tarihli kınama cezası ile cezalandırılmaya işleminin iptaline, bu ceza nedeniyle kesilen ek ödeme ve ikramiye tutarlarının yasal faiziyle birlikte tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini, müvekkilimiz adına vekaleten arz ve talep ederiz. …/ …/ …

Davacı Vekili

Av.

Kınama cezasının iptali istemi

Adana boşanma avukatı

Adana ceza avukatı

https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

HAKSIZ AZİL NEDENİYLE VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ

HAKSIZ AZİL NEDENİYLE VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI DAVASI

Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağı davası dilekçe örneği


Tedbir Taleplidir

NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

DAVACI :

DAVALI :

KONU : Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağı talebi

DAVA DEĞERİ : … TL (Fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla)

AÇIKLAMALAR :

Davalı …tarihinde davacıya …Noterliği'nin … tarih ve … yevmiye nolu vekaleti ile vekalet vermiş olup davacı, … Mahkemesi … E. Sayılı dosyası ile davalı adına trafik kazasında bedensel zarara uğraması sebebi ile ilgili sigorta şirketine tazminat davası açmıştır.

Dava süresince dilekçe aşamaları tamamlanmış olup tensip taptı yazılmış ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu … tarihine ilk duruşma günü verilmiştir. Davalı, iş bu tarih gelmeden, … Noterliği'nin … tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi ile hiçbir geçerli sebep göstermeksizin davacıyı vekillikten azletmiştir. Yapılmış olan iş bu azil ile davalı tarafından davacıya yapmış olduğu işlemler ve harcamış olduğu emeğin karşılığında hiçbir ödeme yapılmamıştır.

Davacı, davalının avukatı olarak takip ettiği işlemler sırasında haksız olarak azledilmiştir. Bunun sonucu olarak yapmış olduğu işlemlerin bedeli olan velaket ücretini mahkemenizden takip etme zarureti doğmuştur. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2006/4967 e., 2006/7878 K. Sayılı kararına göre haksız olarak azil edilen avukata azil tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi olarak hesaplanacak vekalet ücreti miktarının ödenmesi gerekmektedir.

Ayrıca Yargıtay 13. Hukuk Dairesi;nin 2013/14689 E.,2013/17396 K. Sayılı kararında Davacı, takip etmiş olduğu dava ve icra dosyaları henüz sonuçlanmadan vekaletten haksız olarak azledilmiştir. Karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretleri, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da davalı müvekkilin davacıyı azletmesi nedeniyle, tahsili davalının kusuruyla imkansız hale gelmiştir. Bu itibarla davacı avukatın, Avukatlık Kanunu 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretlerine de hak kazanacağının kabulü gerekir." şeklinde ifadeye yer verilmiştir.

Yukarıda izah olunan sebeplerle, davalının davacıyı hiçbir neden belirtmeksizin haksız bir şekilde azletmesi nedeniyle davacı avukatın azil tarihine kadarki emek ve mesaisi ile yapılan işin önemi ve işin bulunduğu aşama göz önünde bulundurularak, hakkaniyete uygun olarak takdir edilecek miktarın avukatlık ücreti olarak davalıdan tahsil edilmesi talebi ile iş bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

Ayrıca davalının … Mahkemesi … E. Sayılı dosyasındaki alacağını temlik etme ihtimaline binaen iş bu dosya üzerindeki alacağına tedbir konulmasını talep etmekteyiz.

HUKUKİ SEBEPLER : Avukatlık Kanunu ve ilgili yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : …Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu vekaleti, …. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan sebeplerle, dava süresinc e davalının … Mahkemesi … E. Sayılı dosyası üzerindeki alacağına tedbir konulmasına, haklı davamızın kabulü ile dava değerinin % ... si oranında vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini fazlaya ilişkin haklarım saklı kalmak kaydıyla saygılarımla arz ve talep ederim.


Davacı

Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağı davası


Adana boşanma avukatı

Adana ceza avukatı

https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

8 Aralık 2023 Cuma

VELAYET DAVASI NASIL AÇILIR?

Eşlerin boşanmalarından sonra mahkeme müşterek çocukları hakkında çocuğun velayetinin

kimde kalacağı hususunu da karara bağlar. Velayeti kendisine bırakılmayan eş ile çocuğun

kişisel ilişki kurabilmesi için de ayrıca hüküm kurar. Mahkemelerin bu karar ile ilgili verdiği

kararlar genellikle şu şekildedir.

Velayeti davacıya verilen küçük ile davalı arasında, her ayın ilk ve üçüncü hafta sonu

Cumartesi günü saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00 arasında ve çocuk okula gittiğinde yarı

yıl tatillerinin ilk Pazartesi günü saat 09.00’dan takip eden Pazartesi günü saat 17.00’ye

kadar,dini bayramların ikinci günü saat 09.00 ile üçüncü günü saat 17.00 arasında,her yıl 1

Temmuz günü saat 09.00 ile 31 Temmuz günü saat 17.00 arasında yanına almak suretiyle

kişisel ilişki kurulmasına,"

Mahkemece verilen karara karşı itirazı olan taraf geçerli nedenlerinin olması durumunda

velayetin değiştirilmesi davası açabilir. Velayetin değiştirilmesi davası dilekçe örneğine

buradan ulaşabilirsiniz. Dava aile mahkemelerinde açılmalıdır.

Velayetin değiştirilmesi için mutlaka haklı bir sebebin var olması gerekir. Unutmayın ki

mahkemeler her zaman çocuğun menfaatini gözetir. Çocuğun çıkarları ve geleceği tarafların

çıkarlarından önce gelmektedir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;

çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması

gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde

gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve

kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Anne ya da babanın başka birisi ile evlenmesi velayetin değiştirilmesi için geçerli bir sebep

olmamakla birlikte, eğer sorunsuz bir evlilik yapılıp düzenli bir aile hayatı kuruldu ise

mahkeme bu durumu çocuğun lehine olarak da yorumlayabilir.

Taraflardan birinin ekonomik güçsüzlüğü de tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir

sebep değildir.

Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebeplerden birisi çocuğun sürekli başkalarına veya

velayet hakkı kendisinde olmayan diğer eşe bırakılıyor olmasıdır. Bir diğer geçerli sebep ise

müşterek çocuğun diğer taraf ile olan kişisel ilişkisine engel olmaktır.

Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebepler bunlarla sınırlı değildir. Mahkemece belli bir

yaşa ve olgunluğa gelmiş çocukların fikirleri de alınmaktadır. Mahkemece ana, baba ve çocuk

yönünden psikolog, pedagog veya sosyal çalışmacı bilirkişiden velayete ilişkin sosyal

inceleme raporu alınacaktır.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama

sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı

kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Velayetlerin değiştirilmesi istenen ortak

çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında bulunan

ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulması, anne ve babanın yaşam

koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılması gerekmektedir.

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/10221

Karar: 2016/11280

Karar Tarihi: 08.06.2016

VELAYET DAVASI - ANNE VE BABANIN GEREKTİĞİNDE MAHKEMECE BİZZAT

DİNLENEREK EKONOMİK VE SOSYAL DURUMLARI İLE ÇOCUKLARA BAKIM

OLANAKLARI KONUSUNDA KENDİLERİNDEN BİLGİ ALINMASI BİZZAT

GÖRÜŞLERİNE BAŞVURULARAK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 12) (4787 S. K. m. 5)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece

verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından her iki dava

yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı-davalı baba, boşanma kararı ile birlikte velayeti davalı-davacı anneye bırakılan ortak

çocuk 2005 doğumlu ...’in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, davalı-

davacı anne ise, boşanma kararı ile birlikte velayeti davacı-davalı babaya bırakılan ortak

çocuk 2000 doğumlu ...’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini istemiş,

mahkemece; "babanın ortak çocuk ...’ın eğitim, barınma ve diğer ihtiyaçları ile ilgilenmediği,

çocuğu babaannenin yanına bırakarak yurtdışına gittiği ve çocuğun anne ile görüşmesini

engellediği, buna karşılık annenin velayetle ilgili olumsuz bir durumunun kanıtlanamadığı”

gerekçesiyle davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile ortak çocuk ...’nın babada bulunan

velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı baba

tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;

çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması

gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde

gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve

kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına

İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini

ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini

öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar

verilmesi mümkündür.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama

sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı

kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece; velayetlerin değiştirilmesi istenen

ortak çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında

bulunan ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulmamış, anne ve babanın

yaşam koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılmamıştır. Bu

amaçla, mahkemece 4787 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca görevlendirilecek uzman veya

uzmanlar vasıtasıyla inceleme yapılması; anne ve babanın gerektiğinde mahkemece bizzat

dinlenerek ekonomik ve sosyal durumları ile çocuklara bakım olanakları konusunda

kendilerinden bilgi alınması, ortak çocukların velayet konusunda bizzat görüşlerine

başvurulması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, gerçekleşecek sonucuna göre çocukların

velayetinin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan yönler gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı

şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre

diğer bölümlerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz

peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün

içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 08.06.2016

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/11016

Karar: 2016/11132

Karar Tarihi: 06.06.2016


VELAYET DAVASI- MAHKEMECE VELAYETİ ANNEYE VERİLEN ÇOCUK

HAKKINDA KONUSUNDA UZMAN BİLİRKİŞİDEN SOSYAL İNCELEME RAPORU

ALINARAK DÜZENLEME YAPILMASI

(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 3) (6098 S. K. m. 52, 58) (4721 S. K. m. 174, 339, 343, 346)

(5395 S. K. m. 4)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece

verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından manevi

tazminatın miktarı ve nafakalar yönünden; davalı erkek tarafından ise velayet, manevi

tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve

bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının

incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle 19.03.2012 olan dava tarihinin karar

başlığında 24.02.2015 olarak yazılmasının mahallinde düzeltilecek maddi hata niteliğinde

olduğunun anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz

itirazları yersizdir.

2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik

haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin

boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı

kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki

hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha

uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm

kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3-Davacı kadın manevi tazminatta faiz talep ettiği halde bu konuda olumlu yada olumsuz bir

karar verilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4-Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün

yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının

Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m.339/1. 343/1. 346/1; Çocuk

Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel,

ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve

babanın yararları: boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi

durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece,

velayeti anneye verilen 18.06.2010 doğumlu ...hakkında konusunda uzman bilirkişiden sosyal

inceleme raporu alınarak tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle düzenleme

yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya

aykırıdır.

5- Davacı kadın kendisi için yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Bu talep hakkında

olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.. 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle

bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin 1. bentte

gösterilen sebeple onanmasına, 4. bentte ki bozma sebebine göre davacı kadının iştirak

nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde

temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde

karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 06.06.2016


Hukuki sorunlarınızın çözümü için bizimle iletişime geçiniz. İletişim için tıklayınız!