dava dilekçesi örneği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dava dilekçesi örneği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Aralık 2023 Pazartesi

MENFİ TESPİT DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ – MÜŞTEREK İMZA YETKİSİ – TEMİNAT SENEDİ

 MENFİ TESPİT DAVASI

MÜŞTEREK İMZA YETKİSİ

TEMİNAT SENEDİ

Menfi tespit davası dilekçe örneği

NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NA

DAVACILAR :

VEKİLİ :

DAVALI :

HARCA ESAS DEĞER : … TL (Fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla)

KONU : Menfi tespit davası

AÇIKLAMALAR :

1-) Müvekkil … Ltd. Şti. adına, ekte sunmuş olduğumuz Ticaret Sicil Gazetesi'nden de anlaşılacağı üzere müvekkil … ile ortağı … müşterek imza ile yetkilidir. (EK-1)

2-) Dava konusu … TL bedelli çek müvekkil … Ltd. Şti. adına yalnızca müvekkil …'ın imzası ile keşide tarihi olmadan teminat maksatlı olarak davalı …ya verilmiştir.

3-) Davalı teminat şartlarını yerine getirdiğinde, diğer müşterek imza yetkilisi ortak …'nun da imza atması kararlaştırılmıştır. Ancak şartlar yerine getirilmediği için diğer müşterek imza yetkilisi … imza atmamıştır. İş bu sebeple söz konusu çeke dayanan hiçbir alacak oluşmamış bulunmaktadır.

4-) Keşide tarihi atılmamış ve müvekkil … Ltd. Şti. Adına müşterek imza yetkililerinden yalnızca birinin imzası bulunan çek sebebiyle müvekkil … Ltd. Şti. ve müvekkil …'ın davalı tarafa hiçbir borcu bulunmamaktadır.

5-) Tarafımızca dava şimdilik 10.000 TL değerinde açılmış olup mahkemenin takdirince eksik harç tarafımızca tamamlanacaktır.

HUKUKİ SEBEPLER : TTK ve ilgili yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : … tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi, dava konusu … TL bedelli çek sureti, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan sebeplerle müvekkiller ... Ltd. Şti.'nin ve ...'ın davalıya hiçbir borcunun bulunmadığının tespitine, dava giderleri ve vekalet ücretlerinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla sayın mahkemeden arz ve talep ederim.

Davacı Vekili

Menfi tespit davası

SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ

SIRA CETVELİNE İTİRAZ

REHİN ALACAKLISININ ÖNCELİKLİ OLMASI

Sıra cetveline itiraz dilekçe örneği

NÖBETÇİ İCRA HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ'NE

İCRA DOSYA NO : ... İcra İflas Dairesi …İflas Esas

DAVACI :

VEKİLİ :

DAVALI :

KONU : ... İcra İflas Dairesi … İflas Esas sayılı dosyasının sıra cetveline itirazlarımızın sunulması hk.

AÇIKLAMALAR :

1-) … tarihinde müvekkil adına rehin konulmuş … Ltd. Şti. Adına kayıtlı … plakalı araç … tarihinde … plaka no olarak değiştirilmiş ve … tarihinde rehinli olarak ihale ile satışı yapılarak …isimli şahsa satılmıştır. Plaka değişikliğini gösterir belge dilekçe ekimizde sunulmuştur.

2-) İflas dairesi aracın satışını gerçekleştirirken bahse konu rehinimiz bulunmasına rağmen tarafımıza rehin alacaklısı olarak rehinin devam edip etmediğinin bildirilmesini talep etmemiştir.

3-) Müvekkilim rehin alacaklısı olarak öncelikli alacağa sahip olmasına rağmen satış ilanı ve kıymet takdiri tarafımıza tebliğ edilmemiştir.

4-) Bunların dışında İİK'na göre rehinli alacaklar imtiyazlı oldukları için diğer tüm alacaklardan önce gelmektedir ve imtiyazlı alacak ödenmeden diğer alacaklılar arasında paylaştırılamaz. Fakat ilgili icra müdürlüğü, alacağımızı rehinle teminat altına alınmış imtiyazlı alacak olmasına rağmen müvekkil şirketi sıra cetveline dahi eklememiştir.

5-) Rehinli alacaklar imtiyazlı oldukları için satıştan elde edilen miktarın rehin alacaklısına ödenmesi gerekmektedir.

HUKUKİ NEDENLER : İİK ve ilgili yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : Sıra cetveli, ... İcra İflas Dairesi … İflas sayılı dosyası ve her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan sebeplerle Adana 5. İcra Müdürlüğü 2016/9239 E. Sayılı dosyasında icra memurunun haciz yapılamayacağına dair şikayetimizin kabulüne, kararın düzeltilmesine karar verilmesini talep ederiz.

Davacı Vekili

10 Aralık 2023 Pazar

YAŞ DÜZELTME DAVASI – NÜFUS KAYITLARINDA DOĞUM TARİHİNİN DÜZELTİLMESİ

Doğum tarihinin düzeltilmesi davası dilekçe örneği

NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE;

DAVACILAR : 1-)

2-)

DAVACILAR VEKİLİ :

MADDİ İLGİLİ : Nüfus Müdürlüğü

KONU : Doğum tarihinin düzeltilmesi istemimizi içerir.

AÇIKLAMALAR :

1-) Müvekkiller … ve … Kardeştirler. Nüfus kayıtlarından da anlaşılacağı üzere müvekkillerin babası tüm çocuklarının nüfus kayıtlarını sonradan, tarihlerini de tam hatırlamadığı için, yılları farklı ancak diğer tarihleri aynı olacak şekilde beyan etmiştir. Müvekkiller ve diğer kardeşleri evde doğmuş olduklarından hastane kayıtları bulunmamaktadır.

2-) Müvekkil … ;in doğun tarihi nüfusa 25/03/… olarak Müvekkil … ;in ise doğum tarihi nüfusa 25/03/… olarak babası tarafından beyan edilmiş ve bu şekilde nüfus kayıtları oluşturulmuştur. Müvekkillerin diğer kardeşleri de hep 25/03/.... Olarak nüfusa rastgele kaydedilmiştir.

3-) Müvekkil …;in doğum yılı …, Müvekkil …;in ise doğum yılı … tir. Bu husus tanık anlatımları ve Adli Tıp Kurumu tarafından veya mahkemece belirlenecek başka herhangi bir hastaneden aldırılacak kemik radyoloji sonuçları ile kanıtlanacaktır.

4-) Açıklanan sebepler uyarınca Müvekkil … ;in doğum tarihinin 25/03/… olarak Müvekkil …;in ise doğum tarihinin 25/03/… olarak değiştirilmesi ve nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için mahkemenize başvurulması zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : 5490 S. K. m. 35, 36, 4721 S. K. m. 30, 42, 6100 S. K. 382- 388, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik m. 60, 64.

HUKUKİ DELİLLER : Aile nüfus kaydı örneği, sağlık kurulu raporu, Kemik grafisi, Tanık anlatımları ve her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle Müvekkil …;in doğum tarihinin 25/03/… olarak Müvekkil …;in ise doğum tarihinin 25/03/… olarak değiştirilmesi ve nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini, müvekkilimiz adına saygıyla talep ederiz.

Davacı Vekili

9 Aralık 2023 Cumartesi

HAKSIZ AZİL NEDENİYLE VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ

HAKSIZ AZİL NEDENİYLE VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI DAVASI

Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağı davası dilekçe örneği


Tedbir Taleplidir

NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

DAVACI :

DAVALI :

KONU : Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağı talebi

DAVA DEĞERİ : … TL (Fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla)

AÇIKLAMALAR :

Davalı …tarihinde davacıya …Noterliği'nin … tarih ve … yevmiye nolu vekaleti ile vekalet vermiş olup davacı, … Mahkemesi … E. Sayılı dosyası ile davalı adına trafik kazasında bedensel zarara uğraması sebebi ile ilgili sigorta şirketine tazminat davası açmıştır.

Dava süresince dilekçe aşamaları tamamlanmış olup tensip taptı yazılmış ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu … tarihine ilk duruşma günü verilmiştir. Davalı, iş bu tarih gelmeden, … Noterliği'nin … tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi ile hiçbir geçerli sebep göstermeksizin davacıyı vekillikten azletmiştir. Yapılmış olan iş bu azil ile davalı tarafından davacıya yapmış olduğu işlemler ve harcamış olduğu emeğin karşılığında hiçbir ödeme yapılmamıştır.

Davacı, davalının avukatı olarak takip ettiği işlemler sırasında haksız olarak azledilmiştir. Bunun sonucu olarak yapmış olduğu işlemlerin bedeli olan velaket ücretini mahkemenizden takip etme zarureti doğmuştur. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2006/4967 e., 2006/7878 K. Sayılı kararına göre haksız olarak azil edilen avukata azil tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi olarak hesaplanacak vekalet ücreti miktarının ödenmesi gerekmektedir.

Ayrıca Yargıtay 13. Hukuk Dairesi;nin 2013/14689 E.,2013/17396 K. Sayılı kararında Davacı, takip etmiş olduğu dava ve icra dosyaları henüz sonuçlanmadan vekaletten haksız olarak azledilmiştir. Karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretleri, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da davalı müvekkilin davacıyı azletmesi nedeniyle, tahsili davalının kusuruyla imkansız hale gelmiştir. Bu itibarla davacı avukatın, Avukatlık Kanunu 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretlerine de hak kazanacağının kabulü gerekir." şeklinde ifadeye yer verilmiştir.

Yukarıda izah olunan sebeplerle, davalının davacıyı hiçbir neden belirtmeksizin haksız bir şekilde azletmesi nedeniyle davacı avukatın azil tarihine kadarki emek ve mesaisi ile yapılan işin önemi ve işin bulunduğu aşama göz önünde bulundurularak, hakkaniyete uygun olarak takdir edilecek miktarın avukatlık ücreti olarak davalıdan tahsil edilmesi talebi ile iş bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

Ayrıca davalının … Mahkemesi … E. Sayılı dosyasındaki alacağını temlik etme ihtimaline binaen iş bu dosya üzerindeki alacağına tedbir konulmasını talep etmekteyiz.

HUKUKİ SEBEPLER : Avukatlık Kanunu ve ilgili yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : …Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu vekaleti, …. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan sebeplerle, dava süresinc e davalının … Mahkemesi … E. Sayılı dosyası üzerindeki alacağına tedbir konulmasına, haklı davamızın kabulü ile dava değerinin % ... si oranında vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini fazlaya ilişkin haklarım saklı kalmak kaydıyla saygılarımla arz ve talep ederim.


Davacı

Haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağı davası


Adana boşanma avukatı

Adana ceza avukatı

https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

8 Aralık 2023 Cuma

VELAYET DAVASI NASIL AÇILIR?

Eşlerin boşanmalarından sonra mahkeme müşterek çocukları hakkında çocuğun velayetinin

kimde kalacağı hususunu da karara bağlar. Velayeti kendisine bırakılmayan eş ile çocuğun

kişisel ilişki kurabilmesi için de ayrıca hüküm kurar. Mahkemelerin bu karar ile ilgili verdiği

kararlar genellikle şu şekildedir.

Velayeti davacıya verilen küçük ile davalı arasında, her ayın ilk ve üçüncü hafta sonu

Cumartesi günü saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00 arasında ve çocuk okula gittiğinde yarı

yıl tatillerinin ilk Pazartesi günü saat 09.00’dan takip eden Pazartesi günü saat 17.00’ye

kadar,dini bayramların ikinci günü saat 09.00 ile üçüncü günü saat 17.00 arasında,her yıl 1

Temmuz günü saat 09.00 ile 31 Temmuz günü saat 17.00 arasında yanına almak suretiyle

kişisel ilişki kurulmasına,"

Mahkemece verilen karara karşı itirazı olan taraf geçerli nedenlerinin olması durumunda

velayetin değiştirilmesi davası açabilir. Velayetin değiştirilmesi davası dilekçe örneğine

buradan ulaşabilirsiniz. Dava aile mahkemelerinde açılmalıdır.

Velayetin değiştirilmesi için mutlaka haklı bir sebebin var olması gerekir. Unutmayın ki

mahkemeler her zaman çocuğun menfaatini gözetir. Çocuğun çıkarları ve geleceği tarafların

çıkarlarından önce gelmektedir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;

çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması

gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde

gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve

kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Anne ya da babanın başka birisi ile evlenmesi velayetin değiştirilmesi için geçerli bir sebep

olmamakla birlikte, eğer sorunsuz bir evlilik yapılıp düzenli bir aile hayatı kuruldu ise

mahkeme bu durumu çocuğun lehine olarak da yorumlayabilir.

Taraflardan birinin ekonomik güçsüzlüğü de tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir

sebep değildir.

Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebeplerden birisi çocuğun sürekli başkalarına veya

velayet hakkı kendisinde olmayan diğer eşe bırakılıyor olmasıdır. Bir diğer geçerli sebep ise

müşterek çocuğun diğer taraf ile olan kişisel ilişkisine engel olmaktır.

Velayetin değiştirilmesi için geçerli sebepler bunlarla sınırlı değildir. Mahkemece belli bir

yaşa ve olgunluğa gelmiş çocukların fikirleri de alınmaktadır. Mahkemece ana, baba ve çocuk

yönünden psikolog, pedagog veya sosyal çalışmacı bilirkişiden velayete ilişkin sosyal

inceleme raporu alınacaktır.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama

sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı

kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Velayetlerin değiştirilmesi istenen ortak

çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında bulunan

ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulması, anne ve babanın yaşam

koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılması gerekmektedir.

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/10221

Karar: 2016/11280

Karar Tarihi: 08.06.2016

VELAYET DAVASI - ANNE VE BABANIN GEREKTİĞİNDE MAHKEMECE BİZZAT

DİNLENEREK EKONOMİK VE SOSYAL DURUMLARI İLE ÇOCUKLARA BAKIM

OLANAKLARI KONUSUNDA KENDİLERİNDEN BİLGİ ALINMASI BİZZAT

GÖRÜŞLERİNE BAŞVURULARAK KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 12) (4787 S. K. m. 5)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece

verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı tarafından her iki dava

yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı-davalı baba, boşanma kararı ile birlikte velayeti davalı-davacı anneye bırakılan ortak

çocuk 2005 doğumlu ...’in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, davalı-

davacı anne ise, boşanma kararı ile birlikte velayeti davacı-davalı babaya bırakılan ortak

çocuk 2000 doğumlu ...’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini istemiş,

mahkemece; "babanın ortak çocuk ...’ın eğitim, barınma ve diğer ihtiyaçları ile ilgilenmediği,

çocuğu babaannenin yanına bırakarak yurtdışına gittiği ve çocuğun anne ile görüşmesini

engellediği, buna karşılık annenin velayetle ilgili olumsuz bir durumunun kanıtlanamadığı”

gerekçesiyle davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile ortak çocuk ...’nın babada bulunan

velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı baba

tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde;

çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması

gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde

gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve

kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına

İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini

ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini

öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar

verilmesi mümkündür.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama

sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı

kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece; velayetlerin değiştirilmesi istenen

ortak çocukların üstün yararlarının belirlenmesi bakımından, yaşları gereği idrak çağında

bulunan ortak çocukların velayet konusunda görüşlerine başvurulmamış, anne ve babanın

yaşam koşulları ve çocuklara bakım olanakları konusunda bir araştırma yapılmamıştır. Bu

amaçla, mahkemece 4787 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca görevlendirilecek uzman veya

uzmanlar vasıtasıyla inceleme yapılması; anne ve babanın gerektiğinde mahkemece bizzat

dinlenerek ekonomik ve sosyal durumları ile çocuklara bakım olanakları konusunda

kendilerinden bilgi alınması, ortak çocukların velayet konusunda bizzat görüşlerine

başvurulması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, gerçekleşecek sonucuna göre çocukların

velayetinin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan yönler gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı

şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre

diğer bölümlerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz

peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün

içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 08.06.2016

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/11016

Karar: 2016/11132

Karar Tarihi: 06.06.2016


VELAYET DAVASI- MAHKEMECE VELAYETİ ANNEYE VERİLEN ÇOCUK

HAKKINDA KONUSUNDA UZMAN BİLİRKİŞİDEN SOSYAL İNCELEME RAPORU

ALINARAK DÜZENLEME YAPILMASI

(Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 3) (6098 S. K. m. 52, 58) (4721 S. K. m. 174, 339, 343, 346)

(5395 S. K. m. 4)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece

verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından manevi

tazminatın miktarı ve nafakalar yönünden; davalı erkek tarafından ise velayet, manevi

tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve

bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının

incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle 19.03.2012 olan dava tarihinin karar

başlığında 24.02.2015 olarak yazılmasının mahallinde düzeltilecek maddi hata niteliğinde

olduğunun anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz

itirazları yersizdir.

2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik

haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin

boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı

kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki

hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha

uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm

kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3-Davacı kadın manevi tazminatta faiz talep ettiği halde bu konuda olumlu yada olumsuz bir

karar verilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4-Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün

yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının

Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m.339/1. 343/1. 346/1; Çocuk

Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel,

ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve

babanın yararları: boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi

durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece,

velayeti anneye verilen 18.06.2010 doğumlu ...hakkında konusunda uzman bilirkişiden sosyal

inceleme raporu alınarak tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle düzenleme

yapılması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya

aykırıdır.

5- Davacı kadın kendisi için yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Bu talep hakkında

olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.. 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle

bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin 1. bentte

gösterilen sebeple onanmasına, 4. bentte ki bozma sebebine göre davacı kadının iştirak

nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde

temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde

karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 06.06.2016


Hukuki sorunlarınızın çözümü için bizimle iletişime geçiniz. İletişim için tıklayınız!

HAKARETE UĞRADIM ŞİKAYETÇİ OLMAK İSTİYORUM

HAKARET SUÇUNUN CEZASI NE KADAR?

HANGİ SÖZLER HAKARET SAYILIR?

TAZMİNAT DAVASI AÇABİLİR MİYİM?

Türk ceza kanunu hakaret suçunu “Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek

nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref

ve saygınlığına saldırmak” olarak tanımlamıştır.

Hakaret suçu bir kimsenin yüzüne karşı yapılabileceği gibi gıyabında da yapılmış olabilir.

Günümüzde sosyal medya aracılığıyla hakaret edildiğine de sıkça rastlıyoruz. Bu hakaret

kişiye direkt mesaj olarak da gönderilebiliyorken, facebook, instagram, twitter gibi

uygulamalardaki resimlerin altına yorum şeklinde de yazılabiliyor. Bazen de bir haber

sitesinde siyasiler ile ilgili bir haberin altına yorum şeklinde hakaret içeren sözler

yazılabiliyor.

Örneğin geçmiş yıllarda bakmış olduğum bir davada Cumhurbaşkanı ile ilgili bir haberin

altına “bunlar çalıp çırpma zihniyetinde olan kişiler” şeklinde yapılan bir yorumdan dolayı

sanık 1 yıl 1 ay hapis cezası almıştı. Hakaret suçu Cumhurbaşkanına yapıldığı için ve bu

suçun cezası kanunda ayrıca düzenlenen bir madde ile daha yüksek olduğu için böyle bir ceza

verilmiş ancak ceza sanığın sabıkasız olması nedeni ile ertelenmişti.

HAKARET SUÇUNUN CEZASI NE KADAR?

Hakaret suçunun cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ancak bu suç

kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve

kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin

emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, kişinin mensup bulunduğu dine göre

kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Hakarete uğradıysanız şikayetiniz neticesinde sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda

sanığa mahkemece genellikle alt sınırdan ceza verilir. Tabi ki hakaretin ağırlığı ve hakimin

takdiri de değişkenlik yaratabilir. Verilen bu ceza kısa süreli hapis cezası olduğu için hükmün

açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir ve sanık yargılama giderleri ödemek dışında (5

yıl süre ile yeni bir suç işlemediği takdirde) ceza çekmez. Ancak karar kesinleştikten sonra bu

mahkeme ilamını dayanak göstererek tazminat davası açabilirsiniz. Türkiye’de tazminat bir

zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağından büyük miktarda tazminatlar beklememenizi

tavsiye ederiz.

ŞİKAYETÇİ OLMAK İSTİYORUM

Hakarete uğradığınızda şikayetinizi ikametinize en yakın polis karakoluna giderek

yapabilirsiniz. Ancak karakola gitmek ve polis memurlarının kendi tutanak altına alacağı bir

şikayet talebini istemiyorsanız bulunduğunuz şehirdeki adliyeye giderek savcılık müracaat

bürosuna “şikayet dilekçesi” vererek de şikayetçi olabilirsiniz. Şikayet dilekçesi örneğini

burada bulabilirsiniz.

Şikayet dilekçenizi verdikten sonra mahkeme konunun çözümü için uzlaşma bürosundan bir

uzlaştırmacı görevlendirecektir. Uzlaştırmacı sizi ve sanığı arayarak uzlaşmaya davet

edecektir. Eğer uzlaşmacının uzlaşma talebini kabul etmez iseniz davanız mahkemede devam

edecektir. Uzlaşmayı kabul etmeniz durumunda uzlaştırmacı size şartlarınızı soracak ve size

uygun bir uzlaşma tutanağı düzenleyecektir. Bu tutanak mahkeme ilamı yerine geçmektedir.

HANGİ SÖZLER HAKARET SAYILIR?

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve

saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak

gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi

olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri

veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça,


onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya

sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

Yargıtay tarafından yapılan bu yorumdan sonra Yargıtay’ın hakaret olarak değerlendirdiği

sözlerden bazı örnekler verelim;

Lavuk

Yosma

Zibidi

Puşt

Orospu

Kaltak

Pezevenk

Kahpe

İbne

Hödük

Gavat

Dürzü

Dümbük

Deyyus

Denyo

Dangalak

Dallama

Angut

Yavşak

Bunların yanında tüm sinkaflı küfürler de hakaret kapsamında değerlendirilmektedir.

HAKARET SAYILMAYAN SÖZLER

Hakaret olarak kabul edilmeyen ve yaygın olarak kullanılan kelime “terbiyesiz” kelimesidir.

Bunun yanında “adam mısın?” “adam değilsin” gibi kelimeler de hakaret olarak

değerlendirilmemektedir.

Yargıtay tarafından hakaret olarak değerlendirilmeyen sözler ile ilgili olarak da bazı örnekler

vermek gerekir ise;

Olay günü sanığın, şikayetçi polis memurlarına hitaben "ne var yine, niye yolumu kesip

duruyorsunuz? Sizin yaptığınız insanlık mı? Böyle bir terbiyesizlik var mı? Ne var ne oldu

da beni şimdi durduruyorsunuz? Siz gidin kürtlere bakın, Uğrak Bar ile uğraşın, polisin

anasını avradını ....... diye küfür ediyorlar onlara bir şey yapmıyorsunuz, bize gelince hiç

rahat vermiyorsunuz, benden ne istiyorsunuz, gidin başımdan lan” şeklindeki sözlerin

şikayetçilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz

niteliğindedir ve hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.

Cumhuriyet savcısı olan katılana hitaben yazdığı mektupta geçen "işgüzarlık ederek, kurum

öğretmenini kurtarma gafletinde bulunarak” şeklinde ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin,

katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret

suçunun unsurları oluşmamıştır.

Olay günü sanığın, kendisini adliyedeki duruşmaya götürmek isteyen jandarma personeli

müşteki M.. S..'e söylediği kabul edilen "sanane lan benim ismimden, neden benimle

uğraşıyorsun" şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve

saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.

Olay günü sanığın, mağdur infaz koruma memurlarına söylediği kabul edilen "biz burada esir

değiliz ne artistlik yapıyorsunuz lan" şeklindeki ifadelerinin mağdurların onur, şeref ve

saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.


Yargılamaya konu somut olayda; mahkemenin kabulüne göre sanığın çalıştığı hastahanenin

başhekimi olan katılana hitaben söylediği “Allah sizi bildiği gibi yapsın ” şeklindeki sözün,

katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek tarzda somut bir fiil isnadı ya da

sövme içermeyip "beddua" niteliğinde olması dolayısıyla hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.

Olay günü sanığın, doktor ve sağlık memuru olan mağdurlara söylediği kabul edilen

"bakacaksınız lan, konuşma benle, işini yap, anam mı bakacak, sen bakacaksın" şeklinde

ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, muhatapların onur, şeref ve saygınlığını rencide

edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.

Yargılamaya konu somut olayda; sanığın polis olan mağdurlara yönelik kullandığı ''siz

kimsiniz, ne oluyorsunuz” biçimindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın

müştekilere yönelttiği sözlerin, onların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta

olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğindedir ve hakaret suçunun

unsurları oluşmamıştır.

Görülmekte olan bir davada müşteki olan sanığın, taleplerinin mahkeme heyeti tarafından

reddedilmesine tepki olarak söylediği "Mahkemeler hiç kimsenin babasının çiftliği değildir”

şeklinde ve ağır eleştiri ve yakınma niteliğindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve

saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları

oluşmamıştır.

Olay günü sanığın katılanlara “şimdi aynasızlarda önümden geçiyor” şeklinde ve kaba hitap

tarzı niteliğindeki sözlerin, katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta

olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.

Sanığın, kendisine Sosyal Yardımlaşma vakfından yardım çıkmadığını öğrendikten sonra ilçe

Kaymakamı olan müştekinin odasına girerek müştekiye hitaben söylediği "sen nasıl

adamsın" şeklindeki ifade bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği

sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, sızlanma

niteliğindedir ve hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır.


Adana boşanma avukatı

Adana ceza avukatı

https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

15 Ekim 2018 Pazartesi

İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ VEYA DEĞİŞTİRİLMESİ


HMK m. 141-­ (1) Taraflar, cevaba  cevap  ve ikinci cevap  dilekçeleri ile  serbestçe; ön  inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.


(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.

DİKKAT:

·           Burada aslında üç aşamalı bir durum söz konusu, ancak bu üç aşamayı yazılı ve basit yargılama usulleri bakımından ayrı ayrı değerlendirmemiz gerekmektedir.

·           Birinci olarak, dilekçeler aşamasında, karşılıklı olarak serbestçe değiştirip geliştirilebilir.

·           İkinci olarak, Ön inceleme aşamasında, karşı tarafın açık rızasıyla, yasak aşılabileceği gibi, bir taraf mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemişse, diğer taraf bu iddia veya savunmasını değiştirip genişletebilmektedir.

o    Bu aslında, gelmeyen taraf için bir yaptırımdır. Onun gelmesinin sağlanması için yapılmıştır.

o    Ön inceleme aşamasında da ıslah mümkündür.

·           Son olarak, tahkikatta, ancak açık rıza ve ıslah ile, iddia veya savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının aşılabilmesi mümkündür.

Davayı Genişletmenin ve Değiştirmenin Yasak Olmadığı Haller

‐ Talep edilenden başka bir şeye de hüküm verilebilen haller (örneğin, boşanma yerine ayrılık kararı verilebilmesi)

-­ Re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalar (örneğin, babalık davası, evlilik birliğinin korunması davası)

-­ Dava açılmasından sonra doğan vakıaların ileri sürülmesi

-­ Talep sonucunun daraltılması

-­ Dava dilekçesindeki vakıaların delili niteliğinde olayların ileri sürülmesi

-­ Hukuki sebeplerin değiştirilmesi


-­ Asıl vakıaya zımnen dâhil olan vakıaların ileri sürülmesi

Süreler hakkında karar

HMK m. 142-­ (1) Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hakim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek  karara  bağlar.

Adana boşanma avukatı
Adana boşanma avukatı
Adana boşanma avukatı
Adana ceza avukatı
Adana ceza avukatı
Adana ceza avukatı
https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

KARŞI DAVA


KARŞI DAVA:

Açılmış, derdest bir davanın davalısının, cevap dilekçesiyle, derdest davanın davacısına (asıl davacıya) belli şartlar dahilinde, kendisinin de dava açmasıdır.
ŞARTLARI: (HMK m. 132) 
(1) Karşı dava açılabilmesi için;
a)  Asıl davanın açılmış ve halen görülmekte olması,
b)   Karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olması, şarttır.
(2)    Belirtilen bu şartlar gerçekleşmeden karşı dava açılacak olursa, mahkeme, talep  üzerine yahut resen, karşı davanın asıl davadan ayrılmasına; gerekiyorsa dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir. (3) Karşı davaya karşı, dava açılamaz.

Karşı davanın açılması ve süresi

MADDE 133-­ 

(1) Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. 

(2) Süresinden sonra karşı dava açılması halinde, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir.

DİKKAT:
·         Birinci mesele: Davalı, dilerse cevap dilekçesiyle, dilerse, cevap dilekçesini verdikten sonra fakat, cevap süresi içinde karşı dava açabilir.
·         İkinci mesele: Mahkeme iki şekilde ayırma kararı verebilir: (1) Karşı davanın süresinde açılmaması; (2) Karşı dava bakımından şartların mevcut olmaması

Asıl davanın sona ermesi

Asıl davanın herhangi bir sebeple sona ermesi, karşı davanın görülüp karara bağlanmasına engel oluşturmaz.

Uygulanacak hükümler

HMK'nın dava ile ilgili hükümleri, aksine özel düzenleme bulunmayan hallerde, karşı dava hakkında da uygulanır.
DİKKAT:
·       Karşı dava, her ne kadar cevap dilekçesi ile açılsa da, bağımsız bir davadır. Dava şartları,   bu dava bakımından ayrıca değerlendirilir.
·       Karşı dava açan, buna ilişkin harcı yatırmalıdır.
·       Bir davanın sona ermesi, diğerinin de sona ermesi sonucunu doğurmaz.
·       Kanun yoluna ilişkin sınırlar, her ikisi bakımından ayrı ayrı değerlendirilir.
·       Görünüşte tek bir hüküm verilir. Ancak, hükümde, her iki dava bakımından verilen karar, ayrı ayrı gösterilecektir.

Adana boşanma avukatı
Adana boşanma avukatı
Adana boşanma avukatı
Adana ceza avukatı
Adana ceza avukatı
Adana ceza avukatı

11 Ekim 2018 Perşembe

HMK'DA GÖREV VE YETKİ

GÖREV (KONU BAKIMINDAN DAVAYA BAKABİLECEK MAHKEME) 


Görevin belirlenmesi ve niteliği


MADDE  1-  (1)  Mahkemelerin  görevi,  ancak  kanunla  düzenlenir.  Göreve  ilişkin  kurallar,  kamu düzenindendir.

Asliye hukuk mahkemelerinin görevi


MADDE  2- (1)  Dava  konusunun  değer  ve  miktarına  bakılmaksızın  malvarlığı  haklarına  ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine  bir  düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.

Özellikle:
• Kamulaştırma Kanunu’ndan kaynaklanan (Kamulaştırma kararının iptali İDARE MAHKEMESİNDE) bedel artırım, indirim ve tespiti davaları
• Vakıf Davaları
• İmar Kanunu m. 17
• Aile mahkemesinin görevi dışında kalan tanıma ve tenfiz
• Kişilik haklarına saldırının önlenmesi
• Dernek feshi
• Yaş düzeltilmesi
• Adın ve Soyadın Değiştirilmesi
• Nüfus Davaları

Sulh hukuk mahkemelerinin görevi


MADDE 4- (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;

a) Kiralanan taşınmazların,İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak  davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,

b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,

c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,

ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları görürler.

• Mirasçılık belgesi verilmesi, değiştirilmesi, iptali
 Mirasın reddinin tescili
• Kat Mülkiyeti Kanununa göre
• Kooperatif Kanunu m. 21/3 ‘e göre
• Dernekler Kanunu m. 27 (Kayyım Atanması)
• BK m. 91 (tevdi yeri belirleme), 92 (muhafazası masraflı, bozulmaya yüz tutan malların satım izni) uyarınca mahkemeye veya hakime verilen işler
 Vesayet hukukundan doğan davalar

Görev Kurallarının Özellikleri:


Kamu düzenine ilişkindir.

Kanunla düzenlenir.

Mahkemeye ilişkin dava şartıdır

Mahkeme görevli olup olmadığın her aşamada re’sen inceler.

Taraflar da davanın her aşamasında görevsizlik itirazını ileri sürebilir.

Görev sözleşmesi yapılamaz.

Yargıtay, görevi kendiliğinden inceler

Görev kurallarına aykırılık mutlak bozma nedenidir. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılması gereken dava, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır ve görev itirazı olmadan / mahkemece fark edilmeden hüküm verilse dahi mutlak bozma nedenidir, bu durum bir istisna teşkil etmez.

YETKİ (YER BAKIMINDAN DAVAYA BAKABİLECEK MAHKEME)


Kesin Olmayan Yetki Kuralları
Genel yetkili mahkeme


1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

Davalının, dava açıldıktan sonra yerleşim yerini değiştirmesi mahkemenin yetkisini etkilemez.

Tüzel kişilerde yerleşim yeri, kuruluş belgelerinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir.

Davalının birden fazla olması halinde yetki


MADDE  7-  (1)  Davalı  birden  fazla  ise  dava,  bunlardan  birinin  yerleşim  yeri  mahkemesinde açılabilir.

Ancak,  dava  sebebine  göre  kanunda,  davalıların  tamamı  hakkında  ortak  yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Bu durumda ortak yetkili mahkemenin yetkisi kesindir.

(2) Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.

Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki


MADDE  9-  (1)  Türkiye’de  yerleşim   yeri  bulunmayanlar  hakkında  genel  yetkili  mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, diğer özel yetki halleri saklı kalmak üzere, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir.

Türkiye’de Yerleşim Yeri Olmayanlara Karşı Açılacak Şahısvarlığı Haklarına İlişkin Davalarda Genel Yetki


İlgilinin yerleştiği ülkede açılamaması veya TC’de yetkili mahkeme bulunmaması: İlgilinin sakin olduğu yer mahkemesi, sakin değilse İlgilinin Türkiye deki son yerleşim yeri mahkemesi o da yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür (MÖHUK 28).

Türkiye’de yerleşim yeri olmayan yabancılar hakkında vesayet, kayyımlık, kısıtlanma, gaiplik ve ölmüş sayılma kararları ilgilinin Türkiye’de sakin olduğu yer, sakin değilse ilgilinin mallarının bulunduğu yer mahkemesince verilir (MÖHUK 28).

Özel Yetkili Mahkemeler


Özel yetki genel yetkiyi kaldırmaz; davacı seçim hakkına sahiptir.

Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki


MADDE 8-­‐ (1) Memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir.

Sözleşmeden doğan davalarda yetki


MADDE  10- (1)  Sözleşmeden  doğan  davalar,  sözleşmenin  ifa  edileceği  yer  mahkemesinde  de açılabilir.

Buradaki sözleşme, BORÇLAR HUKUKU’NA aittir; aile, kişivarlığı ve miras hukuku sözleşmeleri buraya girmez.

Sözleşmenin ifa yeri sözleşmeden açıkça anlaşılıyorsa sorun yok, aksi takdirde BK  m.  73’e  bakılır.

Mirastan doğan davalarda yetki


MADDE  11- (2)  Terekede  bulunan  bir  mal  hakkında  açılmak  istenen  istihkak  davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.

(3) Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.

Sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki


MADDE  15- (1)  Zarar  sigortalarından  doğan  davalar,  sigorta,  bir  taşınmaza  veya  niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse,  rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir.

(3) Bu hüküm deniz sigortalarından doğan davalarda uygulanmaz.

Karşı davada yetki


MADDE 13- (1) Kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde, asıl davaya bakan mahkeme, karşı davaya bakmaya da yetkilidir.

Haksız fiilden doğan davalarda yetki


MADDE  16-­‐  (1)  Haksız  fiilden  doğan  davalarda,  haksız  fiilin  işlendiği  veya  zararın  meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki


MADDE   14- (1)   Bir   şubenin   işlemlerinden   doğan   davalarda,   o   şubenin   bulunduğu   yer mahkemesi de yetkilidir.

İş Davalarında Yetki


İşyerinin bulunduğu yer mahkemesinde de açılabilir.

Soybağına İlişkin Davalarda Yetki


Taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.

Kesin Yetki Kuralları


Mirastan doğan davalarda yetki


MADDE  11-(1)   Aşağıdaki   davalarda,   ölen   kimsenin   son   yerleşim   yeri   mahkemesi   kesin yetkilidir:

a) Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar.

b) Terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar.

Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki


 Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar

 Taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

o Tescil Davaları
o İstihkak Davaları
o Yolsuz Tescillin Düzeltilmesi Davaları
o Ortaklığın Giderilmesi (İzale-­‐i Şüyu)
o Paylaştırma (Taksim) Davaları
o Önalım (Şufa) Davaları
o Müdahalenin Önlenmesi

 İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.

 Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.

Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki


MADDE  14- (2)  Özel  hukuk  tüzel  kişilerinin,  ortaklık  veya  üyelik  ilişkileriyle  sınırlı  olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

Sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki


MADDE  15- (2)  Can  sigortalarında,  sigorta  ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir.

(3) Bu hüküm deniz sigortalarından doğan davalarda uygulanmaz.

Davalının birden fazla olması halinde yetki


MADDE 7- (1) Davalı birden fazla ise; ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.

İflas Davasında Yetki


İflas davası borçlunun işlem (muamele) merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılır (İİK m. 154).

Yetki itirazının ileri sürülmesi


MADDE  19- (1)  Yetkinin  kesin  olduğu  davalarda,  mahkeme  yetkili  olup  olmadığını,  davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.

(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.

(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.

(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.

Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler


MADDE  20-(1)  Görevsizlik  veya  yetkisizlik  kararı  verilmesi  halinde,  taraflardan  birinin,  bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde,  bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.

(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.

Yetki sözleşmesi


MADDE  17-(1)  Tacirler  veya  kamu  tüzel  kişileri,  aralarında  doğmuş  veya  doğabilecek  bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle  yetkili  kılabilirler. 

Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.

Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları


MADDE 18- (1)  Tarafların  üzerinde  serbestçe  tasarruf  edemeyecekleri  konular  ile  kesin  yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.

(2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak  yapılması,  uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.

Adana boşanma avukatı
Adana boşanma avukatı
Adana boşanma avukatı
Adana ceza avukatı
Adana ceza avukatı
Adana ceza avukatı
https://avukat-mustafa-akcal-hukuk-burosu.business.site/

28 Ağustos 2018 Salı

MOBBİNG NEDENİYLE FESHEDİLEN İŞ SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAK DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ

… İŞ MAHKEMESİ’NE

DAVACI                             :

VEKİLİ                             :

DAVALI                             :

VEKİLİ                             :

KONU                       : Mobbing (psikolojik taciz) nedeniyle feshedilen iş sözleşmesinden doğan alacaklarımızın tahsili istemine ilişkindir.

DAVA DEĞERİ                 :  
(Malvarlığı haklarına ilişkin davalarda)        ... - TL. ücret alacağı (çalışılan son ... ayına ilişkin ödenmeyen ücretler)
                                                                       ... - TL. kıdem tazminatı
                                                                       ...-  TL. bayram tatil ücreti
                                                                       ...-  TL. fazla çalışma ücreti   
                                                                             Toplam: ...- TL.
AÇIKLAMALAR               :

1-) Müvekkilimiz …../…./….. tarihinde davalının sahibi olduğu ….. mağazasında kasiyer olarak görev yapmaya başlamış, dava tarihine kadar da söz konusu işyerinde çalışmıştır (EK 1) (EK 2).

2-) Ancak davalı taraf, müvekkilimizin işe girmesinden kısa bir süre sonra en ufak aksaklıkları bile bahane ederek, diğer çalışanların önünde müvekkilimizi azarlamış, hatta bahse konu tartışmalar sonrasında büyüyerek şiddetli kavgalara ve hakaretlere kadar ulaşmıştır (EK 3).

3-) Sayın Mahkemeye izahına çalıştığımız bu durum çerçevesinde, davalının mağazaya gelen bir müşterinin yanında kendisine hakaret etmesi dolayısıyla …./…./…. Tarihinde işyerinde baygınlık geçiren ve hastaneye götürülmek istenen müvekkilimize davalı taraf, karşı çıkmış ve hastaneye gidilmesine izin vermemiştir. Müvekkilimiz ancak iş çıkışı arkadaşı yardımıyla ….Araştırma Hastanesi’nin Acil Servisine gidebilmiş, yaşadığı buhran neticesinde …. isimli psikolojik ilacı kullanmaya başlamıştır (EK 4).

3-) Diğer taraftan davalı yan, müvekkilimizin yaşadığı buhranı ve tedavi sürecini öğrendikten sonra da müteaddit defalar müvekkilimizi istifaya zorlamış ve işten çıkış belgesinde de müvekkilimizin bu yönde beyanını almıştır (EK 5). Söz konusu sürecin sonunda müvekkilimizin iş sözleşmesi .../.../... tarihinde ihbar önellerine uyulmaksızın ve haklı ya da geçerli bir neden gösterilmeksizin feshedilmiş, müvekkilimizin kıdem ve ihbar tazminatları ödenmemiştir.

4-) Davalı işveren tarafından iş sözleşmesi haksız bir şekilde feshedilen ve … ... Noterliği’ nin …/…/…. tarih ve … yevmiye numarası ile işverene çekilen ihtara rağmen alacakları ödenmeyen müvekkilin yasadan doğan işçilik alacaklarının tahsil edilebilmesi için işbu davayı açmak zorunluluğu doğmuştur (EK 6).

HUKUKİ NEDENLER      : 4857 S. K. m. 5, 17, 1475 S. K. m. 14, 6100 S. K. m. 107, 266

HUKUKİ DELİLLER        : 1-) .../.../... tarihli iş sözleşmesi.
                                                 2-) Müvekkilimize ait SGK Dökümü,    
3-) Tanıkların isimleri ve adresleri ile tanıklık edecekleri konuları gösterir tanık listesi,
  4-) ……. Araştırma Hastanesi’nin …./…./…. Tarihli raporu,
  5-) …./…./…. Tarihli işten çıkış belgesi,
  6-)…….Noterliği’nin ….. yevmiye numaralı ihtarname sureti

SONUÇ VE İSTEM                        : Yukarıda açıkladığımız nedenler ile uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığında fazla çıkması halinde arttırılmak üzere (tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere) kıdem tazminatı yönünden akdin fesih tarihi olan …/…/… tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faiz ile; diğer alacaklar yönünden işleyecek yasal faiz ile asgari toplam …..-TL olarak tahsiline; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkilimiz adına vekaleten talep ederiz. …/…/…

EKLER:        1-) .../.../... tarihli iş sözleşmesi.
                        2-) Müvekkilimize ait SGK Dökümü,    
3-) Tanıkların isimleri ve adresleri ile tanıklık edecekleri konuları gösterir tanık listesi,
4-) ……. Araştırma Hastanesi’nin …./…./…. Tarihli raporu,
5-) …./…./…. Tarihli işten çıkış belgesi,
6-)…….Noterliği’nin ….. yevmiye numaralı ihtarname sureti
7-) Bir adet onaylı vekaletname örneği.

Davacı Vekili
        Av.